Otomobil traduction Anglais
1,106 traduction parallèle
Neden endişeleniyorum ki... Otomobil kulübümüzün şampiyonu. Güvenlik puanlamasında da ilk sırada.
I don't know why I worry about him, he's the champion of our car club... and first in safety points too!
Ayrıca aynı otomobil kulübüne üyeyiz.
Besides, we're all members of the same car club.
Otomobil, ilerlemeyi temsil eder, kelimenin tam anlamıyla.
The automobile represents progress, in the most profound sense of the word.
Otomobil yarışları çok sıradan olmaya başladı.
Automobile races are becoming most commonplace.
En üstün özelliklerle donatılmış bir otomobil yapmalısınız.
You must build an automobile to the most precise specifications.
Burada gazete işletiyoruz, bir gazete, otomobil galerisi değil!
We are running a newspaper, a newspaper, not an automotive agency!
Başarınızın, yanlış otomobil seçmiş olduğunuz gerçeğine dayandığını düşünürsek bu biraz şüpheli bir onur.
A rather dubious honor when you consider that the accomplishment is predicated on the fact that you chose the wrong automobile.
Ama siz, otomobil ve parçaları hakkında bilgili olduğunuzu iddia ediyorsunuz.
But you, on the other hand, claim full knowledge of the auto and its workings.
Çocuklar, bu 6 silindirli bir otomobil ortalama olarak- -
Boys and girls, this is a six-cylinder automobile with an overhead cam that can...
Bir otomobil birçok parçadan oluşur.
An automobile is made of many parts.
- Ne marka otomobil kullanıyorsun?
- What are you driving?
Barlini geçen sene otomobil yarışlarına başarılı bir geçiş yapan ve Formula 1 Dünya şampiyonu olma potansiyeli bulunan eski bir motosiklet şampiyonu.
Barlini's the former world champion motorcyclist who made a very successful switch to car racing last year and is certainly a potential world champion in Formula 1 racing.
Yeniden otomobil kullanabilecek misin Scott?
Scott, will you be ready to drive?
İki yıldan uzun bir zamandır Formula 1'de otomobil yarıştırıyor.
He's been racing Formula 1 cars for more than two years now.
Otomobil yarıştırmak ortaya tam anlamıyla bir ürün çıkartmıyordu.
Racing cars are not merely another product.
- Aslına bakarsan buradasın çünkü benim iş ahlakıma göre otomobil kullanıyorsun.
- In a sense you're here because you drive a car the way I conduct my business.
Otomobil paramparça oldu.
The car it's completely wiped out, you see.
Britanya Grand Prix'sinde yarışacak olan 24 otomobil şu anda gridde ve pilotlar takım patronlarından son direktifleri alıyorlar.
There are 24 starters in this British Grand Prix. They're on the dummy grid now getting last-minute instructions from the team managers.
Orada fazla hırpalanıyorsunuz, otomobil yere çarpıyor.
Well, it's just so damn rough up there, that the car flicks all over the place.
Otomobil o hızda ilerledikçe, hava delikten giriyor ve inanılmaz bir çekim gücü yaratıyor.
As the car goes through, the air rushes back into the hole and creates a hell of a draft.
Güçlü teknelerin yerine erişmek için otomobil borç alıyor yapmak gerekli kısa zaman için yalnız, bayım.
To reach place of power motorboat, it is necessary to make borrowings of automobile for short time only, sir.
Araba tamircisi olsaydınız otomobil endüstrisini geliştirmekle uğraşır mıydınız?
If you were an engineer would you try to reform the car industry?
Bir otomobil de var dışarıda!
- Oh, nothing. I came to tell you Don Felipe has a car.
Bir Otomobil!
Come see! A car? That's great.
Büyük John'un Otomobil Pazarı.
Big John's Car Lot.
Büyük John'un Otomobil Pazarına gelin.
Come on in to Big John's Car Lot.
Ara sıra Moran'ın ekibi için otomobil teknisyeni olarak çalıştı.
Has worked occasionally for the Moran gang as an auto mechanic.
Bu bir otomobil anahtarı.
This is an automobile key.
Bir otomobil anahtarı.
And an automobile key.
Bazıları otomobil veya silah dergileri okur.
Some people read automobile books or rifle magazines.
Uçak, otomobil.
Airplane, automobile.
Otomobil.
Automobile.
Bir otomobil için çok tuhaf bir ad.
That's a curious name for a motor car.
İki otomobil sendikası lideri olan yoldaş Martiniano Martin'in deneyimi tüm Arjantin işçi sınıfının bir örneği oldu.
The experience of comrade Martiniano Martin leader of two automobile unions, was identical to that of all the Argentinean proletariat.
Vaka - otomobil kazası.
Occurrence : Automobile accident.
Bir otomobil kazası gibi aptalca bir şeyde ölmeleri saçma.
For them to die in something as useless as an automobile accident.
Bir Moskoviç otomobil alacağım.
I'm going to buy a Moskvitch car.
Bir otomobil yürüttüm.
I've borrowed a car.
Ekim'de, Paris'te Otomobil fuarı var.
In October in Paris there's the automobile show.
Gerçek otomobil düdüklerini hiç duydun mu?
You ever heard real streetcar bells?
Altımdaki 18 beygir gücünde bir otomobil.
This is an 18-horsepower automobile.
Şimdi de evden uzakta, ilk defa otomobil kullanmasını öğrenmiş, buradasın.
Here you are, a night away from home, you've learned to drive an automobile for the first time.
- Otomobil.
- The automobile.
Hangi otomobil?
Which automobile?
Eve, Patrona otomobil ve arkasında iyi bir atla döneceğimize emindi.
He was absolutely sure wed go home to Boss with the automobile and a good horse tied behind it.
Otomobil kimindi?
Whose car was it?
Bu gerçekten güzel bir otomobil.
Lieutenant...
Ya da bir otomobil? Belki bir otomobil?
That'll be fine.
Başka otomobil gördünüz mü? Hayır, sanmam.
Yes, I'm sure he does, Lieutenant.
Ne söylüyor anladın mı? "OTOMOBİL'i takip et"!
Didn't you hear the gentleman?
İşittiğiniz bir otomobil de olabilir.
- Yes, yes.