English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ O ] / Oturabilirsin

Oturabilirsin traduction Anglais

749 traduction parallèle
Michel, Michel, orada nasıl oturabilirsin?
Michel, Michel, how can you sit there?
Ţalteri indirdiklerinde kucađýmda oturabilirsin.
Sit on my lap when they throw the switch.
Buraya oturabilirsin.
Sit down over here.
İstediğin kadar oturabilirsin.
You can stay as long as you like.
Bu güzel evde oturabilirsin.
You can live in this fine house.
Ayrıca oturabilirsin.
You may also sit down.
Samur kürkler giyebilirsin Kulüplerde ön sıralarda oturabilirsin
You can dress in sables At nightclub front tables
Oturabilirsin.
You can sit down.
Buraya kadar gelmişken, bizimle yemeğe oturabilirsin.
But since you're here, you might as well stay.
- Tabii oturabilirsin.
- Of course, you may.
Açlıktan ölene dek bir bankta oturabilirsin.
You can sit on a bench till you're three-quarters starved.
Belki de şoför kabininde oturabilirsin.
Maybe you can ride in the driver's cab.
İstediğin yere oturabilirsin.
Sit down anywhere.
Boş bir yer bulup, oturabilirsin.
Take the empty seat over there.
Julia, yanıma oturabilirsin.
Julia, you can sit next to me
Şuraya oturabilirsin.
You can sit there
Oturabilirsin.
You may sit down.
Sen öne oturabilirsin.
You can sit in the front.
Yerine oturabilirsin.
Go back to your seat.
Babanın eski koltuğuna oturabilirsin.
You could take your father's old seat.
Kurulumuza gelip bizimle oturabilirsin.
You will come to the council and sit with us.
Buraya oturabilirsin.
Here. Sit down.
İstersen ziyaretçi balkonunda oturabilirsin.
You may sit in the visitor's gallery, if you like.
Oturabilirsin.
You may stand down.
- Şuna oturabilirsin.
- Use this. - Thank you.
Oturabilirsin.
You can sit down now.
Artık, oturabilirsin, tatlım.
And now, dear, if you'll just sit here.
Dikilebilirsin, oturabilirsin, baş aşağı durabilirsin, uzanıp yatabilirsin, ama bana gerçeği söyleyene kadar hareket etmiyoruz.
You can be standing, sitting, lying down, head down or with your feet up, but we don ´ t move till you tell me the truth.
Burada oturabilirsin, evlat.
You can sit here, son.
Sen... buraya oturabilirsin.
You... you sit here.
Buraya oturabilirsin.
You can sit down here.
Üzerinden yürüyüp oturabilirsin.
You can walk and sit on it.
Oturabilirsin.
You may be seated.
Oh, oturabilirsin.
Oh, you may sit down.
İşte, bu sandalyeye oturabilirsin.
Here, I'll let you take the real chair.
Buraya oturabilirsin.
We can sit over here.
Şimdi oturabilirsin, Ralph.
You can sit down now, Ralph.
- Oturabilirsin.
- You can sit down.
- Yine de oturabilirsin.
You may still sit.
Hayır, Oraya oturabilirsin.
No, you can sit there.
İstersen oturabilirsin.
You may sit in it if you like.
Oturabilirsin.
- As you wish. Sit down.
Şimdi oturabilirsin.
Now you can sit up.
Elbette, otur dostum, buraya oturabilirsin.
Sure, sit down, my friend, you sit right down there.
Locamda oturabilirsin.
You can sit in my box.
İstersen oturabilirsin, ama yiyemezsin.
You can sit down, if you like, but you can't eat.
Farklı pozisyonlarda oturabilirsin.
You can sit in so many different positions.
Şu küçük, gözden ırak kulübede oturabilirsin belki.
Perhaps you could live in that little shack off to the side.
Üşüdüysen ateşin yanında oturabilirsin.
If you're cold, you're welcome to sit by the fire.
Oturabilirsin.
Sit down.
Oturabilirsin.
Stay seated.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]