Outlook traduction Anglais
327 traduction parallèle
Genç adamın dünya görüşü biraz bulanıklaşmış o kadar.
The young man's outlook has merely become somewhat confused.
İş dünyası üzerine bir demeç istiyorduk.
We'd like a statement on the business outlook.
Bu yıl Oxford'da dünyaya bakışım değişti.
Well, this last year at Oxford, I've rather changed my outlook on things.
Hayat görüşüm, Nazilere karşıydı.
My outlook of life is against the Nazis.
Zeki Tabiat Ana, mide sularını öyle dikkatli ayarlamıştır ki boğazda yanma hissi, mide ekşimesi, ya da aşırı tüketilen yiyecek ve içecekler yüzünden meydana gelen sindirim sistemi bozuklukları bir insanın hayatını karartabilir.
But first, a word about Castola Rex. Wise Mother Nature has balanced the chemical contents of the gastric juices so carefully that heart burn, acid stomach, or an upset digestive system resulting from over indulgence in food and drink can blight a person's whole outlook on life. But why suffer when Castola Rex,
Ama sanırım bunu, düzenli yaşamama, adam akıllı görünümüme ve yardımcı olan arkadaşlarıma borçluyum.
But I guess I owe it all to clean living, proper outlook and the help of my friend.
Çocukların geriye kalanlarını topla ve kasabayı kolaçan etmelerini sağla.
Get the rest of the boys, post'em on outlook around town.
Ailesinin metanetli görüntüsünü miras almış.
She's inherited her parents'stoic outlook.
Sıcak bir banyo ve soğuk bir içki hayata yepyeni bir gözle bakmamı sağlıyor.
Why, a hot bath and a long, cold drink... always gives me a brand-new outlook on life.
Benim hayatıma bakış açını hafifçe anladım.
It's possible that I have a slight inkling as to your outlook on life.
Size göre Majesteleri, uluslarası dostluğun genel görünümü nedir?
And what, in the opinion of Your Highness, is the outlook for friendship among nations?
Paris uçak değiştirmek için değil, dünya görüşünü değiştirmek içindir.
But Paris isn't for changing planes. It's for changing your outlook.
Bengal'in ücra köşelerinde yaşıyor olabiliriz Ama bu dünyaya bakış açımızın dar olması anlamına gelmiyor.
We may live in a remote corner of Bengal but that does not mean that our outlook should be narrow
Abinin köşesinde yazmayı bıraktıktan sonra bir ara uğra da sana hayatın kırılgan düzeni hakkında bir ders vereyim.
Visit me when I'm not writing your brother's column and I'll revise that delicate outlook of life.
Dar görüşlülerdir.
Narrow in their outlook.
Binbaşı, annemin çok basit bir hayat görüşü vardı.
Major, my mother had a very simple outlook on life.
- Her şey pespembe
- The outlook is rosy
Bay Xavier, resim yapmaya başladığımdan beri tüm bakış açım değişti.
I tell you, Mr. Xavier, since I took up my painting... my whole outlook is different.
Bir köylü mantalitesine sahip olduğumu mu?
I have a middle-class outlook?
O sergiler ufkumu genişletti.
They certainly changed my outlook.
Manzarayı görelim.
I'm gonna broaden my outlook.
Deneyleri seviyorum insana değişik bir bakış açısı kazandırıyorlar.
I like operations, they give you a sense of outlook.
Filozoflar ve yönetmenler içinde bulundukları neslin bakış açısını yansıtırlar.
Philosopher and filmmaker share a way of being, an outlook on life that embodies a generation.
Sadece hayırsever bir tanıdığımı tavsiye etmek istemiştim.
I only wanted to recommend a man I know who has a philanthropic outlook.
Yağmurlu bir hava insana hep sıkıntı verir.
A showery outlook is depressing.
Aramıza yeni bir üye katıldığı için çok şanslıyız, kendisi özellikle militan ve bireyci bir kişiliğe sahiptir.
We are very fortunate in having with us a recent recruit, whose outlook is particularly militant and individualistic.
- Umutlu görünüyor.
- Outlook hopeful.
- Ama arkadaşınız için durum kötü.
- But the outlook for your friend is grim.
Durum kasvetli.
To the logical mind, the outlook is somewhat gloomy.
Bu çok sağlıklı bir bakış.
That's a very healthy outlook.
# Görünüşü değiştirmek #
# A change of outlook #
# Görünüşü değiştirmek Kalbi değiştirmek #
# A change of outlook A change of heart #
Saint Augustine'e göre "Aydınlanma" bakış açısı ve miattır.
"Illumination" is a term and outlook of Saint Augustine's.
Bakış açısı ve miat uzun zaman boyunca geçerliliğini korudu tüm orta çağ psikolojisince.
Both the term and the outlook survived for a long time, the whole of medieval philosophy.
Altı ay kadar önce benim tarihi prensipler bildirgem açıklanıp uygulamaya konduğundan beri ekonomik durumumuz belirgin şekilde iyileşmiştir.
Since my historic statement ofprinciples was delivered and acted upon some six months ago, our economic outlook has improved dramatically.
Yarın ve perşembe gününe baktığımızda ise, geceleri yağmursuz ancak soğuk bazı bölgelerde de ayaz ve sisli bir hava bizleri bekliyor.
The outlook for tomorrow and Thursday, dry but cold at night with frost in places and fairly widespread fog.
Binder'in karısı ve çocuğunun hayaletini çektiğimiz kayıtları incelediğimde ölüme bakışımı tekrar gözden geçirmeye başladım.
When I studied the pictures that were shot of the ghost of Binder's wife and child, I began to reexamine my whole outlook on death.
Ama sen onunla konuştuktan sonra değişeceğine eminim.
I'm sure he'll soon change his outlook once you have a talk with him.
Hayır, benimkini etkiliyor.
No, it affects my outlook.
bu güçlü gelenekler bizim bakış açımızdan çok farklı ama.
A strong tradition is what makes our outlook so different.
Sana diyeyim, Mike, hayata yeni bir gözle bakıyorum.
I'll tell you, Mike, boy, I'm gettin'a whole new outlook on life.
Her zaman saygı duymadım. Ama Manhattan'a taşındığımdan beri, olgun bir görünüm kazandım. Sigara ve içki içmiyorum ve küfür etmiyorum.
I didn't always respect womanhood, but since I moved to Manhattan, I got this new, mature outlook. I don't smoke, I don't drink, I don't curse.
İyimser bakış açına Sıkıca sarılmalısın
You've gotta hang onto Your optimistic outlook
Daha sakin bir atmosfer yaratmaya çalıştım.
I've been trying to create a serene outlook.
Haftasonu hava açık ve... sıcaklık 28 derece dolaylarında olacak.
For the weekend, the outlook is for clear skies... with temperatures in the mid-60s.
İnsanın bakış açısını dahi değiştiriyor.
Changes your whole outlook on things.
Bu işe yanlış açıdan bakıyor.
He got the wrong outlook on this thing.
Yanlış açıdan bakıyorsun.
You got the wrong outlook.
Hangi mevsime ait olduğumu öğrenir öğrenmez görüntümü değiştirdim.
As soon as I found out what season I was... it changed my outlook.
Keyifli görünümlerini çok çekici bulacağınıza eminim.
Their sybaritic outlook is appealing.
Yaşa, Yaşa!
We are very fortunate in having with us a recent recruit, whose outlook is particularly militant and individualistic. Exactly. Rah, Rah!