Pacemaker traduction Anglais
351 traduction parallèle
Kalbinin düzenli atışını sağlayan cihazı var. "Pacemaker", kalp pili.
He has a pacemaker, and his heart works perfectly.
Kalp pili kullanırsanız, olağan ziyaret diye bir şey yoktur.
When you have a heart pacemaker, no visit is routine.
Kalp pili böyle bir şey.
This is a pacemaker.
Her sene bu enerji pillerinin değiştirilmesi gerekir. Yoksa cihaz düzgün çalışmaz, kalbin iş görmemesine yol açar.
Every year, these energy cells have to be replaced or the pacemaker becomes erratic, causing the heart to malfunction.
Kalp pili yapıp bu adamın göğsüne yerleştirebiliyorsam... mikrodalgaları da bir uyduya gönderebilirim!
If I can build and install a pacemaker in this man's chest... I can damn well bounce a microwave off a satellite!
Kalp pili.
Pacemaker. FACE :
Kalp pilini ayarlamam gerekiyor.
I need to readjust his pacemaker.
Kalp pili. 15 bin dolara mâl oldu.
No, it's a pacemaker. Cost me 15 grand.
- Kalp pilim.
- My pacemaker!
Pilim!
Pacemaker!
Kalp pillerini duydun değil mi?
You know what a pacemaker is for the heart, right?
Ancak aramızda kalsın, Bayard yarış hızını ayarlamak için seçildi.
But between us Bayard is intended for a pacemaker.
Hızına yetişemiyor gibi.
He seems to be missing his pacemaker.
Polis falan mı çağırmak istiyorsun'?
You want to blow your pacemaker or somethin'?
Fakat küçük bir üçlü by-pass ve kalp piliyle Krusty kendine geldi. Ancak, o değişken bir palyaçoydu.
But a quick triple bypass and a pacemaker later, Krusty bounced back.
Ee, benim bir kalp pilim yok ki.
So, I don't have a pacemaker.
Kalp krizinden hemen sonra, kalp pili takıldığı zaman.
It was after his heartattack... - when he had a pacemaker put in.
Ama Krusty, kalp piliyle onun yanına bile yaklaşamaz.
But Krusty couldn't go near the thing, not with his pacemaker.
O bir kalp pili vardı.
She had a pacemaker.
Hastaya bir miligram atrofin yapın ve kalp pili takın.
Let's give him a milligram of atropine i.V. And get ready to insert a pacemaker.
Pervaneli şapkasını kalp ritmi düzenleyicisine bağlattı.
He tied his hat with his pacemaker.
Eğer kalp pili takıyorsanız, sakın peşinden tuvalete gitmeyin.
If you're wearing a pacemaker, do not follow him into the bathroom.
Kalp ameliyatı izine bakın, doğum lekesi sığır kafatası ve şu ünlü lüzumsuz fazla memesi.
Look at that pacemaker scar, the cattle skull birthmark... and his famous superfluous nipple.
Kalp pili mi?
- A pacemaker?
Onu dış pacemaker'a bağlayalım.
Let's hook him up to the external pacemaker.
Tamamı ile boka battık. Her tarafımızda çürükler bazı yaşIıların kalp atışları durdu ve hamile kadınların suyu geldi. Hepsi bu kadar.
We got cuts and bruises, a few concussions, some guy's pacemaker stopped and a pregnant girl's water broke.
Ben de damar üstü bir kalp şokuna başladım.
So I float a transvenous pacemaker, get capture.
Pacemaker'a ihtiyacı olabilir.
All right, he may need a pacemaker.
Daha geçen anneme, yeni kalp pili taktıracağıma söz verdim.
I just promised my mom a new pacemaker.
otele döndüm ve kapıcı biraz kalbimi yağladı, bilirsin işte, ben tesadüfen, benim adım Joe Berlin.
I went back to the hotel and... had the concierge oil my pacemaker and, you know, I... Incidentally, my name's Joe Berlin.
- Kalp pilim sorun çıkarıyor.
- Pacemaker's acting up.
Transvenüs kalp pili hazırlayın.
Prep a transvenous pacemaker.
Üçüncü kez kalp pili taktırıyor.
Niles, Big Willy's eighty-five, he's on his third pacemaker.
Krusty'ninki gibi göğsünde dikiş izi var.
Hey, you got a pacemaker scar, just like Krusty.
Kalp pilimi kontrol ettirmem lazım.
I've gotta go have my pacemaker checked.
Sende kalp pili yok.
You don't have a pacemaker.
Kalp piliymiş, kıçımın kenarı.
Pacemaker, my ass.
Bak, bir kalp düzenleyicisi var.
Look, he's had a pacemaker.
Neden kalbine o alet takıldı sanıyorsun budala?
What do you think you got the pacemaker for?
Deri altı kalp pili hazırlayalım.
Let's set up for a transcutaneous pacemaker.
Transven kalp pili ve floroskopu getir hemen.
Get the transvenous pacemaker and the fluoroscope now.
Bay Munder'a kalıcı kalp pili takacağız.
Mr. Munder is going up for a permanent pacemaker.
Harika bir vaka geldi, Takayasu Arterit'i olan... ... çift odacıklı, kalp pilli bir adam.
We got a great case, a guy with Takayasu's arteritis on a dual-chamber pacemaker.
Bu bir hızlandırıcı.
It's a pacemaker.
Hastanın kalp atışları, kan basıncı, pulse-ox, magnezyumun verildiği saat... ... ana damarın açılması, pacemaker'ın çalışması.
Heart rate, blood pressure, pulse ox, time of magnesium injection central line placed, pacemaker captured.
Hemen hastayı entübe etmiş ve transvenöz pacemaker'a takmıştı.
She had the patient intubated and on a transvenous pacemaker.
Pacemaker takacağım.
I'll float a pacemaker.
Transtorasik kalp pili.
Get a transthoracic pacemaker.
Pacemaker verin.
Get the external pacemaker.
Kalp pilim.
My pacemaker.
-... çalıştığını söylüyordu.
His cardiologist said he ran down the batteries on his pacemaker quicker than anyone he'd ever seen.