Painted traduction Anglais
3,626 traduction parallèle
Uzun zamandan beri mi resim yapıyorsunuz?
Have you painted for long?
Kilo alıp, yüzünü boyamış ve kendine Vahşi Balthazar demeye başlamış.
He put on weight, painted his face and started insisting on being addressed as Balthazar the Berserker.
Yeni boyanmış.
It's just been painted.
Gövdeleri küçük Meksikalılar tarafından elle boyandı.
Bodies hand painted by little Mexicans.
Şu yukarıdaki tablonun söylediği gibi biri mi?
Is he the one that painted that saying up there?
Veya boyasaydın.
Or painted it.
Ve sonra Macaulay Culkin... yüzünü kaplan gibi boyattı.
And then Macaulay Culkin got... His face painted like a tiger.
Onların resmini yaptım.
I painted them.
Arkamda görmüş olduğunuz tabloyu kendisi yaptı.
He painted the painting you see behind me.
- Evet, bir aile tablosu istiyoruz.
Yes, my family and I would like our portrait painted.
- Gerçeği resmettim.
! - I painted the truth.
Kendi gerçeğimi.
I painted my truth.
O yaptı bunu.
He painted this.
- Kim yaptı bunu? - Giancarlo.
- Who painted that?
Sayfaları çevirirken, kadın vücutlarından bu arabanın parlak kıvrımlarına geçiyor.
And flipping past the flesh to the shiny painted curves of this car.
Sen kafayımı yedin?
Are your brains just painted on?
Hip-hop, benim baş yapıtım fakat kimse tamamiyle boyamadı.
Hip-hop is a masterpiece, but nobody painted it all.
Birler ve sıfırlarla bir sürü resim boyamış bizi kandırabilmek için.
She painted pictures with the ones and zeros to lure us in here.
Onları Bishop'la aynı kefeye koymamaya dikkat etmeliyiz.
We must be careful not to paint them with the same brush that we've painted Bishop with.
Kapıda beş numara yazıyor.
There's a number five painted on the door.
Seni iyi benzettiğimi düşündü mü?
Did she think I painted a good likeness of you?
Onu her yaz boyardık.
We painted it every other summer.
Azgın boğa girebilir, ama eğer mantıklı Benedick girerse o boğanın boynuzlarını söküp alnıma takın, boynuma da büyük harflerle "Kiralık beygir" yazısı gibi bir yazı asın, ama "İşte evli Benedick" yazıyor olsun.
The savage bull may, but if ever the sensible Benedick bear it, pluck off the bull's horns and plant them in my forehead and let me be vilely painted, and in such great letters as they write, "Here is good horse to hire," let them signify under my sign, "Here may you see Benedick the married man."
Ne demek tavanı boyadın?
What do you mean that you painted the ceiling?
Konuştuğum diğer insanlar çok daha farklı bir tablo resmettiler.
Other people I've talked to, they've painted a very different picture than you have.
Kenarlarında güvenlik kameralarında gözüktüğü gibi boyalı hatlar yok.
There's nothing painted on the side of the trucks in the surveillance videos.
Üzerine yılan çizilmiş camsız bir kamyon.
A windowless van with a snake painted on it.
.. ve o kokuyla başbaşa kalamam biz çocuk yapmaya çalışırken.
Oh, and l`m having my apartment painted, and it`s not good for me to be around the fumes when we`re trying to have a baby.
Shrek'i sarıya boyamışlar.
They just painted Shrek yellow.
Evet, kaldırım kenarlarını boyardım.
Yeah, I painted curbs.
Eğer zamanını dolabı için harcamazsa,... çalışabilir ve Toledo kazanır.
See, if she doesn't have to spend time in her closet, then curbs get painted and Toledo wins.
Sonra kafanızı kaldırma şansı buluyorsunuz ve kafanızın bir karış üstünde 14 yaşında yarı çıplak bir kız var. Hırıldayıp duran Wolverine tarafından kovalanıyor havada.
When suddenly you chance to look up and there, right smack above your head, is a half-naked 14-year-old girl being chased through the air by a snarling Wolverine, which is suddenly locked in a death battle with two silver-painted Polacks,
Sanki koridor boyunca yüzünün tablosu var.
So there might as well just be a mural of her face painted along the hallways.
Yüzlerine yapılmış boyalar, korkunç büyüklükteki ayakkabıları.
Their painted-on faces, their freakishly large feet.
Söylenene göre, Dempsey'in alt kattaki ofisi yonca yeşili rengindeymiş.
Apparently Dempsey's downstairs office was painted shamrock green.
Eşekleme yaparken resimlerini çizdiren Mısırlılara kadar gidiyor bu.
All the way back to the Egyptians who had pictures painted of themselves donkey ticking.
Ama bu arada, çalışma odamı boyatıyorum.
But, at the same time, I've just had the home office painted.
Devriyeyken ben de birkaç ev boyamıştım.
You know, I painted a few houses when I walked a beat.
Hitler sürekli Alman çobanlarını çizermiş.
Hitler painted German shepherds all the time.
Geri elde etmek için bir fırsat gördüm ama fark ettim ki bu hepimizi delirtiyor.
I painted this. What? I painted it and I loved it, so I saw an opportunity to get it back, but now I'm realizing that this painting is making us all crazy- - crazy.
Bana verdiği eski tablolardan birinin üzerinden geçtim.
I just painted over one of the old paintings that he gave me, so...
Yüzü yeşildi.
Well, he was painted green.
Yeşil boyalı biriyle kavga etmiş.
He got into a fight with somebody who was painted green.
Ama devriyeyi Kore Mahallesi'ndeki tüm boya atölyelerine yolladım ve sonunda aradığımız arabayı boyayanı buldum.
But I had patrol hit up every paint and body shop in Koreatown, and finally found the one that painted the tuner car that we were looking for.
Gördüğün gibi, kayalar plâstik köpükle kaplı.
You see, the rocks were just painted styrofoam.
Keşke alsaydın tahtaları boyardık oğlum.
I wish you had We'd have painted those boards.
Yok vallahi abi. Adamlar boydan boya boyamışlar duvarı. Hem bunlar boya mı bırakırlar adama Yaşar abi?
I swearthere wasn't any They painted the whole wall.
Onları Harrison Yerden kendisi yaptı.
Harrison Yerden painted those himself.
Beni çizmemişsiniz.
You have not even painted me.
O zaman ne çizerdi?
And instead he painted...?
Yalnızca resmini çizdi.
He only painted her.