Painting traduction Anglais
8,740 traduction parallèle
Sen onun tacirisin, yani resim sende!
You're his dealer, so you have painting!
Resim onda mı bul.
Find out if he's got that painting.
Resmi bulmuş mu?
Has he got the painting yet?
Resmi güvene almalı, bu kâbustan ivedilikle kaçmalıyız ve en kısa sürede beni bölmelisin.
We must secure the painting, escape this nightmare posthaste and you should interrupt me as soon as you can.
Goya'yı bulduğunda Bronwen beni aradı ve ben de Spinoza'yu aradım, sonra o her şeyi ayarladı resmi senin Rolls'unda kaçak yolla çıkarmak dahil.
You know, Bronwen called me when she discovered the Goya, and I called Spinoza, and then he arranged for everything, including the smuggling of the painting in your Rolls.
Tüm geleceğimiz, o kahrolası resmi almamıza bakıyor.
Our very future rests on getting our hands on that blasted painting.
Siz aşağı inersiniz, yüzünüzü gösterirsiniz biraz sonra benimle arkada buluşursunuz, birlikte binanın yanından tırmanırız camdan içeri girer, resmi alırız.
You go down, get your face seen a bit... then you meet me'round the back later, we climb up the side of the building, break through the window, grab the painting.
O resimde banka kodu falan yok.
There are no bank codes on that painting.
Jock, resmi ver bana.
Jock, give me the painting.
- Resimden uzak durun.
- Back away from the painting.
- O resim sahteydi. - Sahte mi?
That painting was a fake.
Georgina bunu öğrenir ve resmi Bronwen'den çalan Emil'e söyler.
Georgina finds out about it and tells Emil, who goes to steal the painting from Bronwen.
Emil'e vurur ve resmi alır.
He boffs Emil on the bean and takes the painting.
Spinoza, sonrasında resmi Rolss'için içine saklar ve ben de bilmeyerek Krampf'a götürürüm.
Spinoza then secrets the painting into the Rolls and I unwittingly smuggle it to Krampf.
Dük, resmin Tavşan'da olduğunu söyledi ama onu bulamıyorum.
The Duke told me that Bunny has the painting, but I can't find him.
Gerçek resmi göstermeye çalışıyordu bana!
He was trying to show me the real painting.
Çünkü Martland o pis ellerini bu resme atarsa muhteşem bir sanat eserini yok edecek.
Because if Martland should get his grubby hands on that painting, he would destroy a magnificent work of art.
Resmimiz, Sedgwick'in Cuma Müzayedesine girdi, değil mi?
Our painting is entered in Sedgwick's Friday auction, is it not?
- O resmi istiyorum.
- I want that painting.
Bize resmin yerini söyle yoksa kafanda koca bir delik açılır.
Tell us where painting is, or you have big hole in your head.
Resmi ver bana.
Give me the painting.
Ne resmini?
What painting?
Leydi Mortdecai'dan bir teklif, görünüşe göre kendi resmine teklif yapıyor.
A bid from Lady Mortdecai, who seems to be bidding on her own painting.
Empresyonist tablo gibi bir şey.
- [Scheffe] It's like an impressionist painting or something.
Her şey mermerdir.
And there's a painting of Frank Sinatra on the cross like he's Jesus. Everything is marble.
Norman Rockwell tablosu gibiydi.
It was... It was like a Norman Rockwell painting.
- Şu an pantolonumun altında resim yapan ufak bir Georgia O'Keeffe var.
There's a Georgia O'Keeffe painting in my pants as we speak.
Bu gece boyamayı bitirdikten sonra güzel bir uyku çekin.
After you guys are done painting tonight, make sure you get a good night's rest.
Alet çantasını saklaman lazım, tablodan da uzaklaş.
You gotta hide the toolbox, you gotta get away from the painting.
Astığınız tablo neydi?
What's the painting you put up?
Senin evindeki tablo gibi, değil mi?
Like the painting in your house, right?
Bir adamın, duvara yazı yazdı diye idam edilmesini istiyorlar.
They want to have a man executed for spray-painting graffiti.
Doktor. Bu kasabada bir adamı, duvara yazı yazdı diye idam etmemi isteyen insanlar var.
Look, Doctor there are some people in this town that want me to execute a man for spray-painting graffiti.
Portreyi güvene al da gidelim artık burdan.
Secure the painting and let's get out of here.
- Bak, resmin ben de...
- You see, I have the painting...
Resmimi ver!
Give me my painting!
Nasıl olduysa Avrupalılar insanları, simaları resmetme isteği, gerekliliği duydu.
For some reason, Europeans developed the wish, the necessity, of painting people, faces...
Louvre Müzesi'nde ressam ve idareci. Napolyon iktidara gelmeden kısa süre önce tavan pencerelerini tasarlayan ve resmeden kişi.
He was an artist and director of the Louvre shortly before Napoleon came to power, designing and painting the skylights in the ceiling.
Resim sanatı günlük hayatın bir parçası olmuştu.
And painting became a vital part of everyday life.
Bu tablo 1880 yılından.
This painting is from the year 1880.
Louvre'daki birçok tablo resim çizen kadınları tasvir eder.
Many paintings in the Louvre depict women engaged in painting.
# Rüyalarımı parlak renklerle boyuyor #
Painting my sleep with the colours so bright
Muhtemelen gece boğazımıza çöküp... yüzünü kanımızla boyamayı planlıyor.
Probably planning on slitting our throats tonight... And painting pictures of it all over his face.
Bu arada boyun ısıran koruyucu arkadaşın Jackson Pollock'un resimlerindeki renkler gibi otoparkın yerlerini boyuyor.
By the way, your neck-biting custodial buddy is doing his best impression of a Jackson Pollock painting - in the parking garage.
Şu resim...
That painting...
Onu Sans Souci'nin salonundaki berbat bir kuş tablosunun arkasına sakladım.
I hid it in that ghastly bird painting in the lounge at the Sans Souci.
Ben, bu resmi Sheila'dan satın aldım.
I... I just bought this painting from Sheila.
Bir kuş resmi için mi?
For a painting of a bird?
Evet, belki de karın sadece boyamasıyla uğraşmalı.
Yeah maybe your wife should stick to painting.
Resmi getirmek için ne gerekiyorsa yap, Johanna'yı bana bırak.
Do what it takes to bring the painting back, and leave Johanna to me.
Sanırım bu yasal.
What about music and painting?