Paper traduction Anglais
23,366 traduction parallèle
Kyle bize gazete getiren çocuk.
Kyle's the kid who delivers our paper.
Kağıt üzerindeki işaretler.
Marks on a paper.
Gazetedeki şu şey, sana güvenen kadına yalan söylüyorsun, ve en kötü kısmı da Connor isimli şu adam.
This thing in the paper, you lying to the woman who trusts you, and the worst part is that man Connor.
Yazdırmam gerekiyor... kağıda.
I need to print... on paper.
Kağıt yazıcımızın olduğunu sanmıyorum.
I don't think we have a paper printer.
Bu kelimeleri kağıda döktüm, çünkü eğer sana söyleseydim, gitmeyebilirdim.
I put these words on paper because if I said them to you,
En azından gazetede öyle yazıyor.
It says so in the paper.
- Gazeteyi okudun mu?
- So have you read the paper?
Bu belgeyi almak için çabalayım duruyordum ya.
Shit, just grinding, trying to get this paper, man.
Hemen gazeteye git ve ardından buraya dön.
Get back to the paper quickly and then come back here.
- Eğer kağıdı imzalarsan çalışabilirsin.
He's not an employee. You are if you sign that paper.
Kağıdı imzala ve sonsuza kadar TPR'ın bir çalışanı ol.
Sign that paper, and you will be a forever employee of T.P.R.
Gazete için haber yapmak iyi bir fikir olur dedim. Ayrıca bu, birbirimizi daha iyi tanımak için oldukça güzel bir fırsat.
I thought it would be a good idea for a story for the paper, plus I thought this would be a great way for us to really get to know each other.
Buradaki hiç kimse gazetede resminin olmasını istemez anlıyor musun?
No one here is eager to get their picture in the paper, you got me?
Hangi kısımda olmasını istemezler?
And which part of the paper?
Belgemi göreceksin.
You'll see my paper.
Azat belgesine kavuşmak için gerekenler hakkında daha çok bilgi edinmek istiyorum.
I want to hear more about what it takes to get that paper make you free.
O kâğıdı hemen burada yazın.
Write that paper, right here.
- Raptiyeyle bile girmem ben içeri.
I wouldn't go in there with a fucking paper clip.
Makalede çok büyük bir hikaye bile değildi Ya da haberlerde.
It wasn't even too big a story in the paper or on the news.
Bir an once dus alip kutuphaneye gitmeliyim.
I got a paper due in Cognitive Robotics, so I got to hit the shower, then the library, so- -
Özgür olduğunu bildiren bir kâğıt parçası.
It's the piece of paper that states you're free.
- Köle sahipleri bu kâğıda inanır mı peki?
And slave masters will believe this paper?
Yani davamın içine sıçtığı yetmezmiş gibi bir de kanıt mı oluşturmuş?
So, it wasn't enough for him to fuck with my case, he had to create a fucking paper trail?
- Yarın imzalı bir ifadesini yollarım.
I'll get you something on paper tomorrow.
Hayır, ufak bir sıyrık için zavallı adamı meşgul etme sakın.
No, do not bother that poor man about a nothing paper cut like this.
Herhangi bir gazeteye gidip bunu yayınlamalarını bekleyemem.
I can't just go to any paper, hoping that they publish this.
# Parayı vurana kadar duramam # #
♪ I can't stop till my paper's right ♪
- Benim istediğimi bana verecek evrak nerede peki?
Where's the paper that gets me what I want?
Bunlar sadece kâğıt üstündeki aptalca ve hayal ürünü kelimeler.
It's just a bunch of silly old make-believe typed words on paper.
Çünkü bir ölümün anısı kalıcıdır, kâğıdın üzerindeki mürekkep gibi derinlere işlemiştir.
Because the memory of a death is a thing that stays, pressed deeply in place like type on paper.
Küçük harcamalar gibi düşün. Tuvalet kağıdı olur, kumandanın pilleri olur veya yiyecekler olur.
Just, like, incidentals, like toilet paper or remote control batteries or, like, food, man.
Amerika'da kalma izni istiyorum.
I want paper for America, you know?
Chip, Dale garajdan o eski kâğıt mendilleri getirin.
Chip, Dale, get some of those old, uh, paper napkins in the garage.
Kâğıt kesiği kadar zehirlidir.
About as poisonous as a paper cut.
Ama sonra gazetede bu resim vardı. Ve onun aynı adam olduğunu söyledi.
Yeah, but then there was this picture in the paper and Greg said it was the same bloke.
Bayan Rider, bu, gazetede gördüğünüz adam mı?
Mrs Rider, is this the man you saw in the paper?
Çek vermek istemiyorum çünkü arkada kanıt bırakmış olurum.
And I don't... I don't want to give her a check because then it's gonna leave a-a paper trail.
Charles'ın davranışından ders çıkarması için ve ödevinden kaldığı için uzaklaştırma aldı.
Charles received a suspension as a lesson for his behavior and a failing grade on the paper.
Gazete ek iş yapanlar konusunda katı.
Paper is strict when it comes to moonlighting.
Ver ona kâgidini.
Give him back his paper!
Geçen yıl, bir Polonya gazetesi onun biyografisi yazmış.
Last year, a Polish paper did a profile on him.
Tuvalet kağıdım bitti de, bir Rite Aid görürsen içeri girip bana tuvalet kağıdı almalısın.
I am totally out of toilet paper, so if you could find a Rite Aid. You have to go in and buy the TP for me.
Onun kağıt imalathanesi Alp'lerin kuzeyindeki ilk kalıcı olandı.
His paper mill was the first permanent one north of the Alpen.
Anlattığını bize söylüyor geziye çıkıyoruz, döndüğümüzde gazetede ölüm ilanları kilisede cenaze töreni oluyor, öyle mi?
She tells us she told him. We go away, we come back, and their obituary's in the paper? There's a big service in the church?
- Büyük bir evrak üzerinde uğraşıyorum.
Um, working on this big paper.
Tanrım, onun teni tamamen siyahtı ve kağıt gibi pul pul dökülüyordu.
God, his skin, it was all black and flaking off like paper.
Kameraları ve giriş kayıtlarını hallettim.
I took care of the cameras and the paper trail.
Kağıda bir miktar yazacağım.
I'm gonna write a number on a piece of paper.
- Elinde kâğıt var mı? Üzerine yazabileceğim bir şey?
Paper, do you have paper?
- Paper plane kokteyli.
Paper plane.