Pass traduction Anglais
29,470 traduction parallèle
30 gün çabucak geçer bay havez.
30 days can pass just like that, Mr. Chavez.
Ama acin geçecek.
But your sting will pass.
Yetkin yoksa geçemezsin.
No pass, no entry.
Bu Uncanny Valley hipotezini yıkacak bir şey ve diğer bir deyişle ; insan olarak tanınacak.
It's one that can cross the uncanny valley and come out the other side... pass for a human.
Zeki, şakalara gülüyor, onu tanıması için programladım ama Turing testini hiç geçemedi.
She's bright, she laughs at the jokes I programmed her to recognize, but she's never pass the Turing test.
Bütün ameliyatlara giriş kartın yok mu?
Don't you have an all-access OR pass now?
Dezenfektanı ver bakalım.
Well... pass the disinfectant.
Aptal bir süs köpeği gibisin, kimsenin umursamadığı bir köpek, salak sonuçta.
You're like a stupid golden retriever that everyone gives a pass to because it's a dog and it's an idiot.
Ayrıca, başka bir çocukla öpüştükten sonra bana açık çek denen bir şey verdi ancak bu ismine rağmen kütüphaneye ücretsiz erişim sağlamıyor.
Besides, after she kissed that other boy, she gave me what they call a "hall pass," which, despite the name, does not give me free access to the library.
Millete bunları düğün çiçeği olarak yutturabilir miyiz?
You don't think we could pass them off as celebratory, can we?
Hiç fikrim yok ama mesajını ileteceğim.
I have no idea, but I will pass on the message.
O boğaza çekilmeleri.
The way they were being drawn into that pass.
Şifreyi değiştirdim.
I changed the pass-code.
Bayılmandan korkuyorum.
I'm afraid you're gonna pass out.
Ajan Rossi'nin Jason Gideon'u öldüren adamı haksız yere vurmasını onayladın, cezalandırmadın ama 10 yıl aynı suçtan Ajan Greenaway'i kovmuştun.
You rubber-stamped the unjustified shooting, by Agent Rossi, of the man who killed Jason Gideon, giving him a pass for the same crime you expelled Agent Greenaway for 10 years ago.
Söylememi istediğiniz başka bir şey var mı?
Uh, anything else you'd like for me to pass on?
Daniel'a da bir mesaj iletmemi istedi.
He asked me to pass a message on to Daniel, too.
Meşaleyi devredip geri çekilmeyi de bilmesi gerekir.
And they need to know when to pass the mantle and step away.
Yani, orada kamp kuruyorsa bir gün ara vermesi gerek.
I mean, he'd have to have a day pass if he's camping there.
Bunu söyleyeceğim için üzgünüm ama Emma giriş sınavını geçemedi.
But I'm so, so, so sorry to tell you, Emma didn't pass the entrance exam.
Yaşam için serbest geçiş alacak.
He should just get a free pass for life.
Geçiş?
A pass?
Ne için geçişe ihtiyacı olsun ki?
What's he need a pass for?
Lanet bir geçişe ihtiyacı yok hele senin gibi bir domuzdan.
He doesn't need a damn pass, especially from a grunt like you.
Aklımda başka bir zaman buraya gelmiştim.
I come here in my mind to pass the time.
O zaman bitti sanırım. Bir saniye.
- Oh, so... it's a pass, then.
Çoğu zaman 60'ını da reddetmem gerekiyor.
Most weeks I pass on all 60.
Gerçekten mikserin başka birileri tarafından kullanıldığı gerçeğini göz ardı mı edeceksin?
Are you really gonna stand there and try and pass yourself off as someone who ever used that mixer?
Ve sana vazgeçmen için bir şans vereceğim.
And I'm willing to give you a pass just this once.
Kalsın.
Pass.
İnsanların hayatını berbat eder ve sonra acayip halde bırakırsın.
You mess with people's lives and then pass it off as quirky.
Evet, klasik Serrano baygınlığı.
WHITE JOSH : Ah, yes, the classic Serrano pass-out.
- Kahveyi uzatır mısın?
Could you pass the coffee? Yeah.
Metal dedektörden geçebilir.
You can pass through a metal detector.
Abuddin halkı, hükümetin onlara ne yapacaklarını söylemesine alışkındır.
The people of Abuddin are used to the government telling them what to do. The anger will pass.
Benden pas.
Pass.
Biliyorum seçimlerim bazen çok aptalca oluyor ve sen onları düzeltmek için hep orada oluyorsun ama bu sefer bana inanmana ihtiyacım var.
I know my choices suck sometimes, and you like to be there to head them off at the pass, but this time... I need you to believe in me.
Yok, geçiş yerinde yemekler soğumasın diye.
No, it's for the pass-through, to keep the plates warm. [knocks] What? No.
Eğer işleri batırırsak, tabaklarımız yolda ısı olmadan ölecek.
If we get slammed, we'll have plates dying on the pass without heat.
Bunca zahmet vermene rağmen denetimden geçemezsek çok kötü hissedeceğim.
I'd hate for you to have gone through all this trouble, and we don't pass the inspection.
- Devredilemezdir, haadi bana bira ver.
Non-transferable, pass me the beer, already.
Sanırım bakmayacağım.
I think I'll pass.
Dean Winchester evrendeki en büyük kötü ile karşılaşıyor ve pas mı geçiyor?
Dean Winchester meets the biggest evil in the universe, and he takes a pass?
Cüzdanın içinde o gece kullanmadığı CTA kartı bulduk bu yüzden vurulmadan önce nerelerde bulunduğunu belirleyemedik.
Inside there was a CTA pass which he didn't use the night of the shooting, so we couldn't build a time line of where he was - prior to the incident.
Oyun değişikliği komutu verdim.
So I audible to a pass, right?
Geç.
Pass.
İnsanlar çözemeden nesilden nesile aktarıyormuş.
People pass it down unsolved for generations.
Kabul edemeyeceğim Todd.
Yeah, I'm gonna to pass, Todd.
İşte sana kafa izni.
Here's your hall pass.
Pard -...
But I'm afraid it's a pass.
Geçeceksiniz.
You'll pass.