Peaceful traduction Anglais
3,577 traduction parallèle
- Hayır, huzur içinde olmasını isterdim. - Yumuşak ve nazikçe.
No, I'd want it to be a peaceful gentle, you know.
Mehmet bizim barışsever siyasetimizle tanışsın.
Let Mehmet see our peaceful policies.
Beni başka yerde bulamazsan muhtemelen burada bulursun. Çok huzurlu değil mi?
If you can't find me anywhere else... you'll probably find me here... lsn't it peaceful here?
- Sessiz, kolayca yaparız. - Böyle konuşma.
- We can do it so it's peaceful, easy.
Somali Yarımadası'ndaki ülkeler arasındaki barışı geliştirmek için çalışmalarda bulunmuş Etiyopya başbakanı Joseph Bekele bölgenin geleceği hakkında ve ülkeler arası yeni çıkacak çatışmalardan endişeli.
Ethiopia's prime minister, Josef Bekele who has worked for a peaceful development between countries in the Horn of Africa, is worried about the future of the region, and fears new violence between countries.
Huzurlu... görünüyor.
Hum looks... peaceful
O huzurlu.
He's peaceful.
Burası çok sessiz ve huzurlu.
It's so peaceful and quiet here.
Savaş sona erdiğinde, karısı ve kızlarıyla huzurlu bir hayat yaşama niyetiyle, küçük köyüne dönmüş.
And when the war was ended, he returned to his little farming village with all intentions of living a peaceful life with his wife and daughters.
90'lı yıllarda Kuveyt barış dolu bir yer sayılmazdı.
I mean, Kuwait wasn't exactly a peaceful place in the early'90s.
Ama müvekkilinizin bir kadını boğacak türde bir adam olmadığını ya da dingin bir kişiliği olduğunu jüriye göstermek isterseniz onun tanıklık yapmasına izin vereceğim.
But if you tell a jury that your client is not the kind of guy to choke a woman, or that he's just generally a very peaceful individual, I'm letting her testify.
Azıcık daha huzurlu bir hayat yaşayabileceği bir insan olmak için can atıyordu.
He craved on sort of a soul level to be a little bit more peaceful.
Yani, aslında epey huzur verici.
I mean, it's... It's quite peaceful, actually.
Sen bu resmi huzur verici bulmuyor musun?
You don't see this image as peaceful?
Rahatsızlık değil, sadece sessizlik, adeta huzurlu bir sessizlik gibiydi.
Not uncomfortable, just silence, and it was almost like a peaceful silence.
Nefes alışını duyuyordum ve kendimi rahat hissediyordum.
You know, I could hear him breathing and I just felt pretty peaceful.
Sessizce bitirmek istiyorum. Diğer türlü işler zor hale gelecek.
A peaceful toning-down of an otherwise tiresome existence.
Ona huzurlu bir hayat şansı tanıyalım.
Give him a peaceful life.
Burası tuhaf bir şekilde huzurlu.
It's strangely peaceful in here.
Sanırım bu sebeplerden biri bana huzurlu bir uyku için izin verir..
The part that allows me a peaceful night's sleep.
Belki de sen yine Morigan'ın mahkumu olmaya devam etmelisin..
Maybe you would get a more peaceful night's sleep back in the Morigan's prison.
Burası sessiz, bilirsin, huzur verici.
It's quiet out here, you know, peaceful.
Burada seninle birlikte yaşamak tüm hayat hikayemin en güzel bölümüydü.
I mean, living here with you has been the most peaceful chapter of my story to date.
Ailem bizi bir huzur dolu çiftliğe taşıdılar!
A peaceful farm!
Dünya hala yerinde, hiç olmadığı kadar barışçıl ve sakin.
Earth is still there, peaceful and serene as ever.
Çok huzurlu görünüyor.
He looks so peaceful.
Homo sapiensler gelene kadar halkımız mutlu yaşıyordu.
Life for our ancestors peaceful until homo sapiens arrive.
Çok huzurlu gözüküyor.
He looks so peaceful.
Dün gece yatağında yatarken çok huzurlu görünüyordu.
S.. She looked so peaceful last night, asleep in her own bed.
Bu barışçıl bir protestodur ve burada olmaya her türlü hakkımız var.
This is a peaceful protest and we have every right to be here.
3 Temmuz 1986'da işten eve dönerken barışçı bir grev... barışçı bir protesto yapılacağı duyurulmuştu.
On July 3 1986, I was coming home from work, when they announced a peaceful protest.
Huzur dolu.
It's peaceful.
- DAHA BARIŞÇIL ŞEYLER.
- Something more peaceful.
HİÇ GÜZEL DEĞİL.
It is not peaceful.
İstediğin.. Gerçek huzurlu bir dünya Sadece General sana verebilir.
What you want, a truly whole, peaceful life, only he can give you.
Eğer gerçekten huzurlu bir hayat istiyorsan.. Sadece General sana verebilir.
What you want, a truly whole, peaceful life, only he can give you.
- Baksanıza, huzur dolu.
Well, it's peaceful.
Burası huzur dolu.
This is peaceful.
Ama en azından huzurlu.
Or at least, a peaceful one.
Yavaşça yaslanın.
You are both very peaceful.
Anlaşılan huzur içinde... Boğulmuş.
Apparently it's peaceful... to drown.
Burası gayet sakin bir mahalledir.
An entirely peaceful residential area.
Kamu protestoları organize ediyoruz, barışçıl protestolar yapıyoruz, çocukları sokaktan almıyoruz.
We organize public protests, peaceful protests, not snatching kids off the street.
Senin şu barışçıl protestolarının bazılarını inceledik.
Well, we've looked into some of your peaceful protests.
Listeye göre git.. yoga yap meditasyon yap
So you just stick to that list. But apart from that, you just relax. Meditate, be peaceful.
Sen gittikten sonra buradaki hayatım aynı şekilde devam ediyor. Gayet sakin.
After you left my life here is the same as before very peaceful.
Bu nihai yolculuğunda, senin ve Karen'ın iyi bakıldığını bilmek ona büyük bir huzur verecektir.
Nothing could make his eternal slumber more peaceful than knowing that you And Karen were properly taken care of.
Çok huzurlu görünüyor.
- She looks very peaceful.
Ne kadar huzurlu.
It's so peaceful.
Normalde huzur dolu bir kasaba olan West Broome'daki aileler çocuklarını trajik şekilde kaybetmenin acısını yaşıyorlar.
While the parents of the formerly peaceful community of
Sireni aç!
* And it's peaceful in the deep * * feed you where you cannot breathe * * no need to pray * * no need to say "now I am under" * * and it's breaking over me * Just put the siren on!