Photography traduction Anglais
1,249 traduction parallèle
Benim fotoğrafçılığım, A.C.'nin tiyatroculuğu gibi.
It's like my photography or A.C.'s summer stock.
Chuck, ABD'de, Kirlian resimlemesi üzerinde çalışmalarda bulundu.
Chuck did some of the pioneering work in Kirlian photography in the U.S.
Kızılötesi cihazlar kullanıyorlar.
Infrared photography.
Fotoğrafçılığı öğrenebilirdim.
I could learn photography.
Fotoğrafa bakıyoruz ve o çevreye yabancı olabilecek objeleri tespit ediyoruz.
We're looking at the photography and we spot objects that are foreign to the environment.
Yani, o fotografçı kadınla mı bir ilgisi var?
I mean, is that what that photography woman is into?
yapım tasarım Ludmila KUSAKOVA kamera Gennady KARYUK
Production Designer Ludmila Kusakova Director of Photography Gennady Kariuk
Ne resmin, ne edebiyatın ne de fotoğrafçılığın yapamadığını sinema yaparak gerçekleri halkın gözlerinin önüne serecek.
Not painting, not literature, not photography, but the cinema will reveal truth to the common folk.
Fotoğraf Yönetmeni :
Director of photography :
görüntü yönetmeni Chung Kwang-Seok ışık direktörü Bak Hyun-Won
director of photography Chung Kwang-seok lighting director Bak Hyun-won
- Fotoğraf malzemeleri. Tinerler.
- Photography supplies.
Lütfen elinizi, kolunuzu, aksesuarlarınızı arabanın içinde tutun ve fotoğraf çekmeyin.
Please keep your hands, arms and accessories inside the car, and no flash photography.
Ignatz hukuk, Gustave ise tıp okumaya karar verdi.
Photography. Ignatz decided to study law, Gustave, medicine.
Ama ben hiç ilgilenmedim bile.
I was only interested in photography.
Ben de bir fotoğrafçıyım.
I'm a photography buff myself.
Fotoğrafçılık.
Photography.
Lütfen, resim çekerken flaş patlatmayın.
No flash photography, please.
DIRECTOR OF PHOTOGRAPHY :
DIRECTOR OF PHOTOGRAPHY :
Fotoğraf :
Photography :
O, fotoğrafçılığa çok düşkündü.
He was very fond of photography.
Profesyonel fotoğrafçılık. Tüm zamanların en iyi işlerinden biri.
Professional photography, one of the all-time great rackets.
Flaşlı resim çekmek yok yoksa cehenneme gidersiniz!
No flash photography, or you'll go straight to Hell!
Yüksek lisans öğrencisi. Fotoğrafçılık.
Grad student, Photography.
Fotoğrafçılık okuyor demiştin.
You said he studies photography.
Bayan Sherman, çizim hocası The Modern'daki bir fotoğraf sergisine gitmemizi ödev olarak verdi.
Mrs. Sherman, my drawing teacher assigned us to look at a photography show at The Modern.
"Ücretsiz Özel Sahne Çekimi."
"Free boudoir photography."
Mesala, sanal fotorafçılık.
Holo-photography, for example.
Moma'da ki fotoğraf sergisini gördün mü?
You've seen the photography exhibit at MOMA?
Bay Fellig, Siz fotoğraf konusunda benden daha fazla bilgi sahibisiniz. Bu sadece bir ışık parlaması.
Mr. Fellig, I know... that you know more about photography than I do but this is just a lens flare.
Fotoğraf konusunda sizden daha fazla bilgi sahibiyim.
I do know more about photography than you do.
Görüntü Yönetmeni :
Director of photography :
Teatral fotografiyle neler yapıyorsun diye sordular.
They asked me how you were doing in theatrical photography.
Eğer birisi sana nasıl olduğumu sorarsa onlara harika olduğumu söyle Teatral fotoğrafçılığa bayılıyorum ve gece kulüplerinde fotoğraf çekmekle bir daha asla işim olmaz.
Listen, anybody asks you how I'm doing, you tell'em I'm doing marvelously well... I adore theatrical photography... and I will never again be interested in nightclub photographic concessionairing.
Ve sen altı ay önce kulübü bıraktın ve teatral fotoğrafçılığa geçtin bu sürede toplamda kaç müşteri geldi?
And since you left the club six months ago to go into theatrical photography... how many customers have you had altogether?
Jake, bence sen önce teatral fotoğrafçılık hakkında bir şeyler öğrenmelisin.
Jake, I think you should learn a little something about theatrical photography first.
Bu sabah Küba üzerinde alçak irtifadan fotoğraf çekmeye başladık.
We're commencing low-level photography runs over Cuba this morning
Bunlar U-2'nin çektiklerinden daha detaylı.
It'll be more detailed than the U-2 photography
Sayın başkan bu sabahki fotoğraflar geldi, efendim.
Mr. President This morning's photography is in
Fotoğrafçılıkla ilgilenirim.
Photography is.
-... değil mi Henry?
Photography is your hobby, isn't it?
- Tam aradığım şey.
Photography and pharmaceuticals by Fritzie.
Travis, bir görüntü yönetmenine ihtiyacın olduğunu söyledi.
Travis told me that you need the director of photography.
Çok görsel bir kişilik fotoğrafçılığa ve kameraya çok bağlı biri.
Well, he's a very visual person, very into photography and video.
Bu reklamda boy gösteren yüksek sanat fotoğrafçılığı dünyasına yabancı olmayan New York Rangers'ın hokey yıldızı Steve Borque.
Starring in this commercial is hockey superstar Steve Bourque of the New York Rangers, who is himself no stranger to the world of high-art photography.
Moda dünyasının ilgi gösterdiği bayan tenis turnuvalarının çekimlerini fotoğrafçılığın parlak zekalı ve anlaşılmaz prensi Bruce Taylor yapacak.
Women's tennis, in particular, has become so fashionable that it will be the subject of a "Vanity Fair" piece shot by none other than that elusive, brilliant, and so branche prince of contemporary photography, Bruce Taylor.
- Yani bu fotoğrafçılık...
- I mean, it's photography.
Fotoğrafçılıkta şairane bir yapı var değil mi?
There's a certain poetry in photography, don't you think?
Bütün televizyonlar olayı çözdü. Ama, işte bu resim, bu tek klişe, onun tek şahidi olarak kalacak olan.
Television stations from all over the world covered this event... but is this image, this single photography... which has become synonymous with the drama of that historic moment.
Kısa sürede her şeyin değiştiğini göreceksiniz.
So your photography will die out. Shortly you'll see how everything will change.
Fotoğrafçılık sanatını sever misin?
Do you like photography?
Buna "ruhî fotoğraflama" diyoruz.
It's called'spirit photography'.