Pill traduction Anglais
3,748 traduction parallèle
Gabe, hapın etkisi ne kadar sürüyor?
Hey, Gabe, how long does the pill last for?
Vincent, başka bir hap daha almayacağına dair bana yemin etmelisin.
Vincent, you have to swear to me that you're not gonna take another pill.
Ve başka bir hap aldığını düşünürsek, merdivenleri kullanman daha iyi olur.
And considering you took another pill, you should probably take the stairs.
En azından hap, espri anlayışımı ortadan kaldırmadı.
Yeah, well, at least the pill didn't take away my sense of humor.
Ve bunun için bir hapa veya manyetik giriş kartına ihtiyacımız yok.
And we don't need a pill or a magnetic access card to do that.
Ama eğer bir hap daha alırsan, çocukları da, köpeği de alırım.
But if you take another pill, I'm taking the kids and the dog.
Her ikimiz de küçük bir hapın, haşin tarafını bastırmasının gerçek olamayacak kadar iyi olduğunun farkındaydık.
We both knew that taking one little pill to suppress your grittier side was too good to be true.
Evet, almaya devam edersem berbat, ölümcül bir yan etkisi olan küçük bir hap.
Yeah, one little pill that has one nasty, fatal side effect if I keep taking them.
Belki de bu hap senin üzerinde daha çok işe yarar. Çünkü, sen dostum, tam-kapasite biyolojik başkalaşım içindesin.
Maybe the pill works better on you because you, my friend, are in a full-swing biological metamorphosis.
Genetiği değiştirilmiş doğru nesil için, Muirfield bu hapı, tüm hayvan DNA'larını durdurmak için yaratmış.
For the right generation of the genetically altered, Muirfield created that pill as a one-stop block of all animal DNA.
Hap / tedaviyi bulan sensin.
You're the one who figured out this pill-slash-cure.
Logo Tayvanlı bir uyuşturucu karteline ait. Narkotiğe göre adamlar 18 aydır Hawaii'ye extacy sokuyorlarmış.
The logo on the pill suggests that it was produced by a Taiwanese drug cartel the DEA believes has been smuggling Ecstasy into Hawaii for the last 18 months.
Tespih böceği kokluyorsun.
That's the pill bug you're smelling.
Eğer kliniğinde uyuşturucu satılıyorsa ve Hallie bunu fark ettiyse ve biri onu susturmak için öldürdüyse şimdi, şu an konuşmaya başlaman lazım.
If your clinic was a pill mill and Hallie found out about it and someone killed her to shut her up, Now... right now... would be the time to tell us.
Uyuşturucu satmıyoruz.
[scoffs] It's not a pill mill.
Sen daha yeni bir doz almadan bu şeyi satıp bütün internete yayabilirim.
I can sell this thing and have it all over the Internet before you can snort another pill.
Her bir hapı 3,000 rupee'ye satacaksınız
Each pill is for 3,000 rupees.
Bu hapların olayı nedir ki tanesi 3,000 rupee?
What's the big deal about this pill that it costs 3,000 rupees?
Ve bu küçücük hap bu kadar değerli ha?
And this one pill is worth so much?
Her bir hapın hesabını vermek zorundayız.
Each pill is accounted for.
Tüm sorunlarını unutmak için bir hap atıver.
Take a pill to forget your problems.
Bir hap at ve uyu.
Take a pill to go to sleep.
Problemlerini unutmak için bir hap al.
And take a pill to forget your problems.
Ereksiyon mu lazım, al bir hap.
Need an erection, take a pill.
Problem mi unutman lazım, al bir hap.
Need to forget your problems, take a pill.
Bir hap al ve tüm problemlerin unutulsun.
Take a pill and your problems are forgotten.
Sadece bir hap al.
Just take a pill.
Kötü muameleden tutuklanmış.
Pill-head... he's been arrested for battery.
Hap kutumu da getir.
And get my pill case.
- Bu sabah haplarını içtin mi?
- Have you taken your pill this morning?
Bugün haplarını içtin mi?
Did you take your pill today?
Herkes bana : "Haplarını içtin mi?" diye soruyor.
Everyone always asking me, "did you take your pill?"
"Haplarını içtin mi?" Ben de buna son verdim.
"Did you take your pill?" You know, so I stopped.
Sıkıcıdır.
Kind of a pill.
Evet, bana doğum kontrol hapı lazım, lütfen.
Yes, I need a morning-after pill, please.
Doğum kontrol hapına ihtiyacımız vardı ama sanırım almak içim kimlik gerekiyor.
Well, we needed the morning-after pill, but I guess you have to have ID to buy it.
İkimizin de yoktu, o yüzden de eczanedeki bir bayandan bize almasını istemiştim.
Neither of us have ID, so... I asked some lady at the pharmacy to get the pill for us.
- Ona hapını vereceğiz.
- We give her the pill.
Hap konusunda bir karara varamadınız mı?
Did you guys decide about the pill yet?
Anlarsın ya doğum kontrol hapı denmesinin nedeni var?
Well, it's called the morning-after pill for a reason, you know?
Bana hap verdiğinizi bir öğrenirse resmen çıldırır.
I mean, if she ever found out that you guys gave me the pill, she'd go crazy.
Şu hap meselesini üstlendiğim için üzgünüm.
I'm sorry about the way I handled the pill thing.
Sizi haberdar etmem gereken acı bir gerçek var ve kabullenmesi de biraz güç.
There's a harsh reality I need to inform you of, and it's a bitter pill to swallow.
- Hap saldırısı!
Pill attack!
- Doğum kontrol hapı kullanıyorum.
I take the pill, it's safe.
Söz veriyorum.
- I swear, I take the pill, it's safe.
Öyle demiştin.
You told me you take the pill!
Doktor bir hap verdi. Ama asabiyet, huysuzluk, çabuk öfkelenmek gibi yan etkileri var.
The doctor wants to put me on this pill, but the side effects could make me irritable, moody, quick to anger.
O hapı içmeyeceğim, tamam mı?
Look, I'm not gonna take the pill, okay?
Hapa gerek yok, ben seninle 18'lik bir delikanlı gibi konuşabilirim.
I don't need a pill. I could still talk to you like a teenager.
Hani hap kullanıyordun?
You take the pill.