Pixel traduction Anglais
86 traduction parallèle
Ve benim ekranımdan tüm bunları görebilirsiniz.
And my pixel screen displays for you
Dijital arka planı, piksel hafıza bankasına gönder.
Put the digital matte in the pixel memory storage.
Bir piksel, bin kelimeden iyidir.
A pixel is worth a thousand words.
Bir noktadan büyükmüş gibi görünüyor ama aslında bir pikselden daha küçük.
'This looks like more than a dot,'but it is less than a pixel.'
Burada bir piksel hatası var gibi.
It looks like an errant pixel.
- Pikseller yüzünden, biliyorum.
Pixel matrix, yeah.
- Hayır, pixel bozulur.
- No, it will over-pixilate.
Onların görüntüleme programları piksellerin ara değerini bulur.
Their programs generate pixel interpolation based on Bayesian analysis.
Bütün kareleri incele.
Study every pixel.
- Pixel'e gel.
- Meet me at Pixel.
Piksel yoğunluğu aynı değil.
The pixel density's not the same.
O biziz! İnsan tarihinde şimdiye dek ne olup bitmişse işte, görüntüdeki bu noktada olmuştur.
Everything that has ever happened in all of human history has happened on that pixel.
Tıklama başına ödeme,.. ... yönlendirme başına ödeme, manşet reklamlar, piksel etiketleme.
There's pay-per-click, pay-per-lead, banner ads, pixel tagging.
Pikselleri teker teker koyuyor.
Does it one pixel at a time.
Şu mega piksel hikayesi falan, başımı döndürüyor.
All that mega pixel stuff makes my head spin.
Dünya'nın her yerinde insanlar neye yardımcı olmak için çalıştığını biliyordu ve onun üzerinde çalışıyordu gelecekteki bu inanılmaz görüntüde tek bir öğeye sahip olduklarını bilerek.
So that people all over the world knew what they ought to be working on and were working on it in their own way knowing they only had one sort of pixel in this incredible mosaic of an image of the future.
Ve o tek bir öğeyi bu mozaiğe katarak sürdürülebilir geleceğin inanılmaz güzel görüntüsünü oluşturacaklarını biliyorlar.
And that they could contribute that pixel to that mosaic knowing that in the end that incredibly beautiful image was a sustainable future.
Piksel çerçeve oranı kaç?
What's the pixel aspect ratio?
Bizdeki görüntü flu. Her kötü pikselin yerine yandaki temiz bir piksel koyuyorum.
See, our image is blurry, so I'm replacing each bad pixel with a clear one from a neighboring frame.
Edward'ta babasının ölümünün pikseline kadar mükemmel bir kaydı var.
Edward has a pixel-perfect record of his father's death.
Senin tillahını bilgisayarla yapıyorlar ulan. Piksel piksel ederim seni. Benim adım Arif.
They make Dino-gods through computers nowadays don't make me separate you pixel by pixel.. my name is Arif.
- Grayson is güvende. Marky çoğunluğun desteğini almış durumda ama onunla Pippa arasında çok ufak bir fark var.
Marky is the favourite for the chop, but there's only a pixel between him and Pippa.
İnsanlar sonunda piksel sayısı veya yenilenme hızı kazanacak sandı ama ikisi de aynıydı.
People thought it would come down to pixel rate or refresh rate, and they're pretty much the same.
Piksel karışması.
Pixel blending.
Sankur'un olduğu yerde giyiminde- - Tahmin et ne?
In Sankur's clothing, there's an area where it looks like- - You guessed it- - Pixel blending.
Adamlarımız piksel ve parçaları gözden geçirdi.
Our guys went over it from the last bit and pixel.
CRT'lerin tüp mekanizmasından dolayı LCD'ler ile kıyaslanamayacak bir çözünürlük elde edilir.
The CRT's deep-pixel cell structure produces a resolution you just can't match with an LCD.
Anahtar tırtık programı da aynısını yapar. Fotoğraftaki her piksel ölçülebilir kamera uzaklığını tanımlar. Biz de anahtarın her girinti ve çıkıntısının ölçüsünü tam olarak hesaplarız.
Each pixel in the photo represents a set distance from the camera which we can measure, allowing us to accurately gauge the height and depth of each key cut.
Pikseller asla gerçeğinin yerini tutamaz.
Pixel will never replace the real thing.
Piksel. Ne olduklarını biliyor musun?
Pixel... you know what they are?
Hologramdan veya pikselden biraz daha iyi, değil mi?
It's a little bit better than hologram or pixel, isn't it?
Gerçek görüntü yayınlanmadan kurgulanmış.
The real feed never went to pixel. It was edited.
Onun o hayali bedeninin her bir pikselini özleyeceğim.
I know I'll miss every pixel in her imaginary body.
Eğer her defasında tek kare ile "Bil bakalım kim?" oynamayı seviyorsan.
Mm, great if you like playing "Guess Who?" one pixel at a time.
Tarama yazılımı tarafından, piksel seviyesinde doğrulanmış.
This was verified by the scanning software at a pixel level.
Sonra, kızılötesi spektrumdaki her pikseli görülebilir renk spektrumundaki bir piksele çevirdim.
Then I translated each pixel of the infrared spectrum into a pixel of the visible color spectrum.
Her gece, ekip devrimsel bir 1 milyar piksellik dijital sensör kullanarak, gökyüzünün geniş bir bandını tarıyor.
Each night, using a revolutionary billion-pixel digital sensor, the team scans a vast swathe of the sky.
Piksel, adreslenebilen en küçük ekran elemanıdır.
The pixel is the smallest addressable screen element.
Her pikselin kendi adresi vardır.
Each pixel has it's own address.
Bu resim sabitlenmiş piksel dizisi üzerine yerleştirilmiş.
This image has been laid on top of a fixed pixel array.
On milyon piksel, 2.7 piksel yoğunluğu.
Ten-million effective pixels, 2.7 pixel density.
Bu resimde güzel olan şey uzayın karanlığında asılı duran şu tek ışık pikselidir.
And the beautiful thing about this picture is this single pixel of light suspended against the blackness of space.
Çünkü bu piksel, şu nokta Gezegen Dünya'dır. Gezegenimizin en uzaktan çekilmiş resmi. 6 milyar kilometre uzaklıktan.
Because that pixel, that point, is planet Earth, the most distant picture of our planet ever taken at six billion kilometres away.
Dünya gibi gezegenler çok küçük ve uzak böylece dijital kamera sadece yüz bin piksel çekebilir.
Earth-like planets are so small and so far away that their images only fill one thousandth of a single pixel of a digital camera.
Pikselleri değiştirdiğimizde ise kamera salınımı resmi mahvedecektir.
If that pixel moves even slightly, the camera shake will ruin the picture.
Ancak bir pikselin görüntüsünü bozmadan uzak mesafeden günler-yıllar önceki görüntü nasıl düzeltilir?
But how can you possibly keep one pixel perfectly still over the days and years it takes to track an object in distant space?
Bilim adamlarının gökyüzünün 3D haritasını çıkarmasına yarayacak milyar-piksellik kamera.
Its billion-pixel camera will give scientists a 3D map of the sky.
O sadece puzzle'ın bir parçası.
He's just a part, a piece, a pixel.
Sen olmadan "mega" ile "piksel" arasındaki farkı nasıl anlarız ki, değil mi?
Yeah, I mean, how are we supposed to tell a mega from a pixel without you, right?
Tek pikseli bile sihirli tıklamamla büyütebilirim o kadar parlak ve berrak olur ki bakmak için güneş gözlüğü gerekir. Bu film değil, Sally.
I can amplify a single pixel, click it up with my magic and make it so bright and shiny you need sunglasses to look at it.
Bu olayın tüm noktalarını çeksen iyi olur.
You had better be getting every pixel of this.