Plains traduction Anglais
877 traduction parallèle
... en iyi keşif eri, en iyi nişancı, bozkırdaki en iyi adam.
... the best scout, the best shot, the best man on the plains.
Ovaların Prensi onunla başlasın.
Let the new Prince of the Plains cut his teeth on it.
Ovaların Kralı'nın ahlaki ve öğretici nişancılık gösterisini izlemek için yaklaşın.
Step up for a moral... ... and educational exhibition of marksmanship by the King of the Plains.
- Ovalarda yaşamamış.
- Never on the plains.
Yaylalarda, dağlarda yaşıyor........
He come from the plains, the mountains.
İri yarı hödüğün tekidir ama hiç gözünü bile kırpmadan here türlü tehlikeye balıklama dalar.
A burly ruffian, but he can maul the toughest traitor on the plains into a pulp without even working up a sweat.
Başka bir şey daha bölgeye giden odun kafalı hacılara da benim mi süt annelik yapmam gerekiyor?
Yeah. Another thing, another thing... Am I supposed to be wet nurse to them woodenhead pilgrims a-crossin'the plains?
- Otlaklar konusunda benimle dalga geçtin.
You've made me the joke of the plains.
ve Büyük Bozkır'daki çayırlıklara.
And to the grasslands of the Great Plains.
Silahlarımızı St. Louis üzerinden... Hays City ve bütün Büyük Bozkır'a dağıtacak olan kişi.
Who will distribute our rifles through St Louis... to Hays City and all the Great Plains.
Bu bozkırlardaki kadınlar vücutlarına saplanmış Kızılderili okları ile yatıyor.
Women lying on these plains with Indian arrows in them.
İspanya'daki yağmur düzlüklerde kalıyor.
The rain in Spain stays mainly in the plains.
İspanya'daki yağmur düzlüklerle kalıyor.
The rain in Spain stays mainly in the plains.
Dediklerine göre, İspanya'da yağmur düzlüklerde kalırmış.
The rain in Spain, they say, stays mainly in the plains.
Ovaları terk edecekler.
They will give up the plains forever.
Tüm ova boyunca sürücülere, kazıcılara direk dikenlere ve tomruk kesenlere günde iki dolar ödenecektir.
Across the plains the pay for drivers, diggers... pole men and timber cutters is two dollars a day.
Bir deve kuşu avlamak için en iyi yer düz alanlardır.
Now, the best place to hunt the wild ostrich... is out on the wide open plains... on the broad, flat land of the...
Bazen, düzlüklerden yılan gibi sinsice, yılan gibi süzülerek gelen bir hırsızdır O Bazen de... beni bağışla Laura Belle Zengin ve Tanrı korkusu olan bir evden de çıkıp gelebilir O.
Sometimes he comes ghosting over the plains... in the shape of a sneaking rustler... and sometimes... begging your pardon, Laura Belle... he stakes out the home... to the worthy and the God-fearing.
Burayı bir birlikte yarattık.
We roamed the plains together.
Şu ovaları ve tepeleri görüyor musun?
Look. You see them plains and hills?
'Pony Express sürücüleri Custer'ın ki gibi bir katliam daha yaşanırsa yapılacak taşıma işlerinin yıllarca geri gideceğini düşünüyordu.'
Pony Express riders know that one more such defeat as ( Buster's, and it would be 100 years before another wagon train dared to cross the plains.
Kardeş Brigham halkımızı ovalara doğru yönlendirdiğinden beridir hep güçlü olmak durumunda kaldık.
We've had to be tough. Ever since Brother Brigham led our people across the plains.
Sokaklarda dolaşın, Tanrı'yı arayan tek bir kişi bulmaya çalışın.
Run to and fro through the streets, search in the great plains for one man who seeketh the Lord.
İspanya'daki birliklerimiz geldiğinde Atilla düzlükleri işgal ediyor olacak.
When our troops from Spain arrive, Attila's will have occupied the plains.
Seni o küçük poni üzerinde antilop kürkü eteğinle boncuklarınla ve saçlarındaki tüyle ilk gördüğümde dünyadaki hiçbir şeyin böyle güzel olamayacağını düşündüm.
You know, the first day I saw you... riding across the plains on that little paint pony... with the antelope-skin shirt and the beads... and the feather in your hair... I thought there was nothing in the world so beautiful.
White Plains'de içiyormuş.
Katy said he'd been drinking up in White Plains somewhere.
Askerler, burada, Axios'un bu düzlüklerinde babam Philip tarafından bir araya getirildiniz. Dünya kurulalı beri hiçbir ordunun daha ulaşamadığı, en büyük şerefe ve zenginliklere nail olmak için topladı sizleri. Pers İmparatorluğu'nu fethedip, yok etmek için.
Soldiers, you were assembled here on the plains of Axios by my father, Philip, to be led to the greatest glory and riches that any army since the world began has ever yet achieved... the conquest and destruction of the Persian Empire.
Ben Persli Darius, kralların kralı konuşulan her dilin ülkesinin kralı, Asya'da sahip olduğu her ulusun Babil düzlüklerinde bir araya gelmelerini emretmiştir.
Every nation of Asia have I, Darius the Persian, king of kings, king of lands of every tongue, ordered to be assembled on the plains of Babylon.
Sanırım bizim oralarda aynı büyüklükte bir iki tane kıyıdaki ovalarda da birkaç tane daha büyük çiftlik var.
There are one or two others as big, I suppose, up where we come from... and some larger ones on the coastal plains.
Moab düzlüklerinden dağlara çıktı ve Tanrı ona Ürdün nehrinin ardındaki ülkeyi gösterdi.
And he went up from the plains of Moab unto the mountain of Nebo, and the Lord showed him all the land that was beyond the river Jordan.
" White Plains'de, 3 kişi iniyor, 1 kişi biniyor.
" At White Plains, three got off and one got on.
Bana White Plains'de kaç kişinin indiğini sormayacak mısınız?
Aren't you going to ask me how many people got off at White Plains?
Ama White Plains'de 10 harf var.
But there are ten letters in White Plains. No.
Biliyor musunuz? Peki ya yalnız iki kere gitmiş olsaydınız?
You see, I've only ever been to White Plains three times in my whole life.
White Plains, New York.
White Plains, New York.
Ovalar, tepeler... bu tür yerler.
Plains, mountains, that sort of thing.
Ovalar boyu gitmek.
Driving across the plains.
Önümde, binlerce kilometre uzanan boş vadiler dağlar, çayırlar, çöller.
Before me stretched for thousands of kilometers of empty plateaus, mountains, plains, desert.
Sonra bir gün adam sürekli olarak saatine bakar ve herhangi bir yerinde ruj izi olup olmadığını sorarak 19 : 14 trenine yetişmek için aceleyle çıkar.
Then one day he keeps looking at his watch and asks you if any lipstick's showing then rushes out to catch the 7 : 14 to White Plains.
santral, White Plains, New York, lütfen.
Operator, I want White Plains, New York. Mr. J.D. Sheldrake.
Pekala, Ovalardaki Kızılderililer 9.cu Süvari Alayını ilk gördüklerinde, kışın en soğuk zamanlarıydı, ve askerlerin hepsi, soğuktan korunmak için Bufalo derisinden paltolar giyiyorlardı.
Well, when the Plains Indians first saw the troopers of the 9th Cavalry, it was in the dead of winter and they were all wearing buffalo coats to keep them warm.
Kölelerin başlarını topraktan kaldırdıklarını görmek... diz çöktükleri yerden ayağa kalktıklarını görmek... dudaklarında bir şarkıyla... dimdik ayakta... haykırarak... dağlarda koştuklarını duymak... ovalarda şarkılar söylediklerini duymak.
To have seen slaves lift their heads from the dust... to see them rise from their knees... stand tall... with a song on their lips... to hear them... storm through the mountains shouting... to hear them sing along the plains.
Geri dönüp New York'a mı döneyim, devam mı edeyim bilmiyorum.
DRIVING THROUGH PLAINS, DRIVING THROUGH THE DESERT,
Tanrının lütfuyla Aragon Kralı Ramiro, Leon ve Astruias kentleri, Kastilya kralı Ferdinand'a, ve onun tüm kuvvetlerine Calahorra önünde meydan okuyor.
Ramiro, King of Aragon by the grace of God... does this day challenge Ferdinand, King of Castile, Leon and Asturias... to meet him in battle on the plains of Calahorra with all the forces he can command.
Ben Yusuf, bizimle Sagrajas önlerinde savaşmak istiyor.
Ben Yusuf has challenged us to meet him on the plains of Sagrajas.
Yanan ormanlardan açık düzlüklere kaçan terörize olmuş vahşi hayvan sürüleri kuruyup çamurlaşmış su gölcüklerinin yakınında ölüyorlar.
Terror-stricken herds of wild animals fleeing from the blazing forests to the open plains are dying of thirst around mud-caked water holes.
Dağların çok ötesinde, engebeli arazilerin gerisinde huzursuz bir şekilde kıpır kıpır olan "Doğu insanını" terk etmişlerdi.
beyond the rolling plains... people who were restless in another way.
Batıda ise, ovaları geçip Rocky Dağları'nı aşacak olan Birlik Pasifik.
forging westward across the plains with the Rockies still to come.
Avrupa'nın kaderi, step olarak da bilinen geniş bereketli ovalardaki dengeye bağlıydı.
The fate of Europe hung in the balance on the vast fertile plains known as the Steppes.
500 Kızılderiliyi sadece 9 gün içinde def ettik.
We stood off 500 Plains Indians for nine days.
Ben White Plains'e bütün yaşamım boyunca yalnız üç kere gittim. Ama orada yalnız 3 kişi inmişti.
But only three got off there.