Poetic traduction Anglais
858 traduction parallèle
Şairane bir ruh haline büründüğüm için kusuruma bakma.
Forgive me if I'm going poetic on you.
Film daha çok şiirsel hale geldikçe, sitili daha karmaşık ve deneyleri daha cüretkar oldu.
As it progressed became more and more poetic, it's stile became more complex, its experiments more daring.
Korulukların sen olmadan şiirsel hiçbir anlamı olmadığını söylüyor.
Without her, my woods are no longer poetic.
Bayan, böyle edebi şeyler satarken insan biraz romantikleşebiliyor.
You see, miss, when selling literature, one gets poetic.
Kırk yılda bir böyle kuralsız bir şekilde konuştuğum için beni bağışlamalısınız.
And you must forgive me if I take poetic license once in a while.
- Böyle kuralsız konuşmamı bağışlayın.
- Pardon my poetic license.
Burası ise tamamen zekâ, düşünce maharet ve şiirsellikle dolu.
Here, it's all intellect, thought, subtle and poetic
Bu yüzden kalbim şiirsel laflara, allı pullu cümlelerin ardına saklandı.
Therefore my heart has hidden behind poetic words and tinsel phrases.
İLAHİ adalet.
It's poetic justice.
"Şiirsel dünyalar kendi içlerine kapanır ve unutulur."
"Poetic worlds close in on themselves and are forgotten."
- Evet. Biraz daha şaşaalı bekliyordum.
I expected something a little more poetic.
- İşte bu şaşaalı.
- Now that's rather poetic.
Şiir lisansı olduğunu bilmiyor musun?
Don't you know there's such a thing as poetic license?
Ne şiirsel!
How very poetic.
Dizelerinden bile daha şiirsel.
Much more poetic than his verses.
Dünyanın en büyük ehliyeti hem de, şair ehliyeti.
Just the greatest licence in the world, poetic licence.
Sanıyorlar ki, alan sorunlarının sebebi kendilerini şiirsel olarak dile getirmek.
They seem to be under the impression we hold field problems just to allow them to express their poetic souls.
Galiba seninkiler yine şiirsel olmaya başlamışlar.
I understand those boys of yours have been getting poetic again.
Ancak gece elbisesine ihtiyacım var.
No, Venice is more poetic. But I'd need an evening gown.
Sana bir hikaye anlatacağım, şairane kısa bir hikaye.
I'm going to tell you a story, a poetic little story.
- Gördün mü? Ne kadar şairane.
- You see, I promised you this was poetic.
Şiirsel.
Poetic.
Şiirsel?
Poetic?
Fakat bu vakada, takdiri ilahi gibi duruyor.
But in this case, it seems like poetic justice.
Ben buna takdiri ilahi derim işte.
Now, that's what I call poetic justice for everybody.
Hayır, söylediğiniz şey neredeyse şairaneydi.
No, what you said was almost poetic itself.
Biraz abartmışlar, okadar.
That's a very poetic image.
Bu şiirsel oyunu başlatma şerefi sana ait, sevgilim.
To you, my dear, shall go the honour of starting this poetic drama.
Güzel, çünkü okurlarımız nazik ve şiirsel kör çocuğun katilleri için elektrikli sandalye bekliyor.
Good, because our readers are expecting the chair for the killers of this gentle and poetic blind boy.
Baba, bu şiirsel anı nasıl bozacağını iyi biliyorsun.
Papa, you know how to ruin a poetic moment.
Fred ağdalı şiirlerine başladı.
If Fred's going to start waxing poetic now...
Bu şiirsel çöküş berbat...
This poetic decadence is awful...
Corot, şairane büyüsü, ormanlarının ışığı ve gölgesi.
Corot, his poetic charm, the light and shade of his woods.
- Şiirsel.
- Poetic.
Daha başından, olayların şiirsel bir esinlenmeden yoksun olduğu açık.
From the start, the action reveals a poverty of poetic inspiration.
şu soruya cepaplamak için filmini yazdım, hiç bir kronolojiyi yada mantığı takip etmeden, fakat kendim politika sebeplerimi ve şiirsel duygularımı.
In order to answer this question I have written this film, not by following any chronological or logical thread, but rather by following my political beliefs and my poetic sentiments.
İlahi adalet ha?
Poetic justice, huh?
Hoş tiplerdi - eh - ilahi adalet işte.
Nice types - well - poetic justice.
Sonra Agnano böyle daha güzel ve daha şairane.
Agnano is better, more poetic. - Come Filumena.
Nişanlın şair ruhlu bir edebiyat adamı.
Your fiancé is a man of letters. A poetic soul.
İlahi adalet derler ya.
You know... "poetic justice" it's called.
Bu çok şairane.
Well, that's very poetic, Jackson.
Ne kadar şiirsel.
How poetic.
Buradaki geçici halkı ele alan şiirsel bir deneme yazısı.
A poetic essay that deals with the transient population.
Oldukça şiirsel baylar.
Quite poetic, gentlemen.
O şairane tavrını bizim üzerimizde mi deneyeceksin?
You getting poetic on us?
Resimleriniz konuları bakımından gerçekçiler ama konu seçiminde daha şiirsel betimlemelerle ilgilenmelisiniz.
Your pictures are realistic in treatment... but deal with poetic imagery in choice of subject.
Bu hakkında çok şey anlatıyor, şair ruhlu olduğunu mesela.
Well, that tells a lot about you, that you have a poetic nature.
- Ben de şair ruhluyumdur.
- I have a poetic nature, too.
Şairleşme.
Don't get poetic.
- Ne kadar şiirsel.
- How poetic.