Ponzi traduction Anglais
221 traduction parallèle
Bir Ponzi entrikası olduğunu sanmıştım.
I thought it was a Ponzi scheme.
Yaşlı bir çiftle güzel vakit geçirdim, bilirsin kutlama yapıyordum... biraz içki, biraz ekstazi, ve Bonnie'nin tamamı.
I'd just run this great Ponzi on some elderly couple, so, you know, I'm celebrating. Some single malt, a little X and a whole lot of Bonnie.
Bazen elinde bir şişe şarapla gelirdi, bilirsin... ben de eşlik ederdim.
Sometimes he'd come up with some Ponzi, you know, and- - and I would just go along.
Sadece şaraptan.
It's just another Ponzi.
- Ponzi düzeni.
- A Ponzi scheme.
Charles Ponzi, "Sarı Çocuk" Weil gibi adamlara.
People like Charles Ponzi, "Yellow Kid" Weil.
Aslında bir dolandırıcılık.
C'S basically a ponzi scheme.
Eski dolandırıcıların hepsini yaladım yuttum mesela Charlie Ponzi, Sarı Velet Veil, Limoncu Chappie, Koca Kıçlı Velet.
I've studied all the old time grifters, Charlie Ponzi, Yellow Kid Weil, Limehouse Chappie, the High Ass kid.
Yaklaşık bir yıl önce, onun yaptığı şeye para yatırmıştım.
A little over a year ago, I invested in what ended up being a ponzi scheme he a
Yatırımcılarının parasıyla, saadet zinciri kuran kızı olan bir bankerdi.
He was the banker whose daughter ran a ponzi scheme with his investors'money.
- Gerisini biliyoruz, buna saadet zinciri deniyor.
- We know the rest. It's called a ponzi scheme.
Kimlik hırsızlığından saadet zincirliğine uzanan dolandırıcılıklarında kullandığın isimler.
All aliases you've used in scams ranging fro identity theft to ponzi schemes.
Kenneth, büyük bir saadet zinciri yapmış.
That Kenneth's entire business was a giant ponzi scheme.
Bütün olay sanki büyük bir "Ponzi oyunu" gibi patlamış. Ve burada sadece oyuna getirilmiş yatırımcılardan bahsetmiyorum.
Up until about three weeks ago this whole thing was blown as a big Ponzi scheme, and I'm not talking crooked investments.
Bana milyar dolarlık fonları koca bir saadet zinciri olduğunu itiraf eti.
He then confessed to me that his billion-dollar hedge fund was a giant Ponzi scheme.
Wiswall saadet zincirini yayacaktı, Bay Clayton'ın malvarlığına el konacaktı, ona gittin ve onu da kulübe üye ettin.
Knowing that Wiswall was going to blow the whistle on the Ponzi scheme, thus freezing Mr. Clayton's assets, you went ahead and clubbed him too.
Çünkü onun gibi kızlar duygusal saadet zinciri uygularlar.
Zero. Girls like her run emotional Ponzi schemes.
Ponzi planı için ayırdığım bütün parayı kaybettim Charlie.
Lost all my money in a ponzi scheme, Charlie.
Tam bir saadet zinciriydi.
It was a ponzi scheme.
Gördünüz mü, bu da saadet zinciri.
See, that's another ponzi scheme.
Bu da başka bir saadet zinciri.
michael : well, that's another ponzi scheme.
Bu onların paravan şirketlerine bütün dünyaya sınırsız kredi dağıtmalarına izin verdi ve ve dünyada görülmemiş devasa piramit dolandırıcılığı şemalarını kurdular.
This allowed their front companies to issue unlimited credit to the world and to set up colossal Ponzi schemes, the likes of which the world had never seen.
Bu olay bay Tobin'in binlerce kurbanın parasına mal olan Wall Street tarihindeki en büyük yatırım dolandırıcılığını yönettiğine dair geçen ayki itirafının ardından oldu.
This follows Mr Tobin's confession last month to operating the largest Ponzi scheme in Wall Street history, bankrupting thousands of victims.
Yatırım dolandırıcılığı mıydı?
That it was a Ponzi scheme?
Ponzi entrikası.
The Ponzi scheme.
- Ponzi entrikası.
- The Ponzi scheme.
Bu olay Bay Tobin'in Wall Street tarihindeki en büyük dolandırıcılığı yönettiğine dair itirafının ardından oldu.
This follows Mr Tobin's confession to operating the largest Ponzi scheme in Wall Street history.
Louis Tobin Şükran Gününde onu aradı. Ponzi entrikasını itiraf ettiği gece.
Louis Tobin called her on Thanksgiving, the night he confessed to the Ponzi scheme.
Louis Tobin dolandırıcılığı itiraf ettiği gece onu aradı.
Louis Tobin called her on the night he confessed to the Ponzi scheme.
Ama dolandırıcılık ortaya dökülmeden önce farklı bir vasiyetname düzenlemiş.
But before the Ponzi scheme unravelled, he had a different will drawn up.
Hepimizi bu dolandırıcılığa bulaştıran kişi.
He's the guy who got us all in on the Ponzi scheme.
Louis Tobin'in dolandırıcılığında 2 milyon dolar kaybetmiş ama basına konuşmuyor.
Lost almost two million in Louis Tobin's Ponzi scheme, then he shot his mouth off to the press.
Ponzi'nin planı ortaya çıktığında Carol Tobinle görüştük,
After the Ponzi scheme went public, we interviewed Carol Tobin,
Üç yıl önce, şu Ponzi numaralarından birini çekti olay ortaya çıkınca çoğu kişinin başı yandı.
Three years ago, he started one of those Ponzi schemes and when it collapsed, a lot of people lost their asses.
Herşeyimi kaybettim.
I lost it all in a Ponzi scheme.
Peter, biz saadet zinciri dalaveresi ile batmış bir Nazi denizaltısı bulduk.
Peter, we found a Nazi submarine dredged up by an infamous Ponzi schemer.
Bay Wagner ve ortağını işlettiği yatırım fonu Bernie Madoff'un Ponzi dalaveresinin en büyük yatırımcısıydı.
Mr. Wagner and a partner ran a mutual fund, which was one of the largest feeders to Bernie Madoff's Ponzi scheme.
Tanrım, sizi yetiştirmek, duygusal bir yıkım gibiydi.
My God, raising you girls was like some kind of emotional Ponzi scheme.
Saadet zinciri kusursuz işliyordu.
The Ponzi scheme needed everything it could, huh?
Geçmişe bakınca, bu çok büyük bir ulusal, - - Sadece ulusal değil, global bir saadet zinciriydi.
I think this was, in fact, in retrospect, a great big national — and not just national, global — Ponzi scheme.
Charles Ponzi mi?
Charles Ponzi?
Charlie Wright 10 milyar dolarlık saadet zinciri sahtekarlığıyla suçlanıyor.
$ 10 billion ponzi fraud scheme.
lewis scanlon'un harika ponzi şemasında masum bir destekçi.
The innocent bystanders In lewis scanlon's great ponzi scheme.
Aynı Ponzi Şeması gibi!
You know, kind of like a ponzi scheme!
Ponzi scheme yöntemiyle mi?
Ponzi scheme?
"İsveç'in Charles Ponzi'si" olarak bilinen adamın, bir ülkesi olmayabilir, ama bir tane ülke satın alacak parası da olabilir.
The man who is now being called "Sweden's Charles Ponzi", may not have a country to call home, but does have enough money to buy one.
Bütün olay bir saadet zinciriymiş.
The whole thing was a Ponzi scheme.
Yasadışı ticari faaliyetten dolayı federal hapishanede 9 yıl yatmış.
Did nine years in federal prison for running a Ponzi scheme.
Pekala, bana kimsenin bir düğünü engellemek istemediğini bir Ponzi entrikası çevirmediğini, birini kansersin diye kandırmadığını ya da haklı sebebleri olan intikam peşinde bir üniversiteliye dönüşmediğini söyleyin.
Okay, whoa, just tell me that no one's trying to stop a wedding, run a Ponzi scheme, give anybody fake cancer, or turn into a justifiably vengeful townie?
Geçen sene yaptığım ilk işti.
It's a sophisticated Ponzi scheme...
çıkarcı... dolandırıcı.
Ponzi schemer!