English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ P ] / Positivity

Positivity traduction Anglais

109 traduction parallèle
Gösteri kendini asla sorgulanamayacak olan genis ve ulasilamaz... bir gerçeklik olarak sunar.
The spectacle presents itself as an enormous, indisputable... and inaccessible positivity.
Ağzına kadar pozitif enerji dolu.
She's brimming with positivity.
Agzina kadar pozitif enerji dolu.
She's brimming with positivity.
Artık duygulara önem veren bir kadın kazandım.
If you weren't so concerned with pretensions and appearances... you'd be able to appreciate the positivity and emotional centeredness... I provide a woman.
İyiliği nefesinle al kötülüğü nefesinle ver.
[Inhales Deeply ] Inhale the positivity, [ Exhaling] exhale the negativity.
İyiliği nefesinle al kötülüğü nefesinle ver.
Inhale the positivity, exhale the negativity.
Tamam. Bu olumlu bir şey.
Okay, a little positivity.
- İnan ben Bayan Pozitifim.
- Bruce, I swear, I am Miss Positivity.
- İyimserlik.
- Positivity.
Onları göklere çıkarıp... olumluluk platformuna yükseltmeliyiz.
We got to hoist them high... to put them on a platform of positivity.
"Olumluluk platformu" na ne demeli?
What about "platform of positivity"?
Sonuç olarak benim için kuantum fiziği bu yüzden son derece materyalist bir teoridir. Kuantum fiziğinde maddenin olumluluğuna ihtiyacınız yoktur.
Why, for me, quantum physics is ultimately a deeply materialist theory, where you don't need any positivity of matter.
Olumlu tavır, Drama.
Positivity, Drama.
Her şeyin olumlu yanını bulmayı öğrenmelisin.
You got to learn to find positivity in every situation.
İmkansız, Turtle. Unut bunu.
There is no positivity here, Turtle, forget it.
Pozitif.
Positivity.
Tanrı aşkına, biraz daha olumlu olamaz mısınız?
Jesus Christ, can I get a little fucking positivity here?
iyimserligi seviyorum, ama bu olmayacak.
I love the positivity, but it won't happen.
Onu dinleme, Johnny, ben iyimserliği severim.
Don't listen, Johnny, I love the positivity.
Bugün pozitif olunmasına ihtiyacım var.
I need positivity today.
Bana acıdığın için iyi davranmana ihtiyacım yok.
I don't need your pity positivity.
Ben olumlu düşünmenin gücüne inanıyorum.
I really believe it. I believe in the power of positivity.
Sende bilirsin iyimserlik geride kaldi.
You know, positivity goes back centuries.
- Biraz iyimser olmayi deneyebilirler.
- They could use some positivity.
Umut ve olumlu olmak!
Hope and positivity!
Ama iyi durumdayım. Star Wars'taki zenci Jedi gibiyim.
But I'm about positivity, like that black Jedi guy from Star Wars.
Sonu gelmez pozitifliğim ve saç örmedeki ansiklopedik bilgim bir şeyi ifade ediyor.
The only place my relentless positivity and encyclopedic knowledge of hair braiding meant something.
Vücudunda pozitif enerjinin dolaşmasına sevindim.
I'm glad your positivity's flowing again, Robert.
Bu pozitif tutumunu bütün dünyaya göstermek istiyordu.
Wanted to imprint this stamp of positivity on the world.
Bence, hayattaki yolunu gerçek hislerini olumluluk ve kibarlık maskesi altına gizlerek çiziyorsun, ama altında çirkinlik ve kinle dolusun.
I think you've made your way in the world by concealing your true feelings under a mask of positivity and niceness, but underneath, you're a seething mass of ugly, bitter resentment.
Bence işimizde hepimiz pozitif yönlere odaklanmalıyız.
I think we should all focus on positivity in our work.
Pozitif olmak. Çok iyi.
Positivity, that's very good.
Pozitif olmak.
Positivity.
O yüzden sana biraz pozitiflik getirdim.
And that's why I brought you some positivity.
Olumlu ve iyimser bir görüntü yansıtmalıyız.
We have to present the appearance of positivity and optimism.
Hadi dostlar, biraz iyimser olun.
Come on, let's have some positivity, people.
"ne zaman 2 kalp birleşirse, orada positifliği etrafında yayılır."
"When two hearts connect there spreads positivity around."
Halkla İlişkilerin altın kuralı.
If we're open and honest about the issues, the positivity follows.
Evet, burada o olumlu bakış açıları falan yaşanıyor.
Yeah, there's, like, positivity and stuff going on here.
Bir kere olsun iyimser ol be.
Try some positivity for a change. Damn.
- İyimser ol E. İhtiyacım var buna.
- Positivity, E, I need it.
... mevsimsel pozitiflik
a genuine aura of seasonal positivity.
Hatta daha fazlasını, çünkü fazladan pozitiflik için yeniden programlandık biz.
Probably more, because we've had to reboot for extra positivity.
Yada olumluluk hakkıda, bu kadar önemliyse?
Or positivity, for that matter?
O yüzden şimdi davranışlarım üzerinde çalışıyor daha pozitif düşünüyorum.
So now I'm, like, trying to work on my attitude, and project an air of positivity.
Olumluluğa ihtiyacı var.
He needs positivity.
Pozitiflik spektrumunda neredesin?
So, uh, where are you on your positivity spectrum?
"Olumluluk" senin sözlüğünde yok, değil mi?
"Positivity" just isn't in your vocabulary, is it?
Olumlu düşünmekten midir nedir?
All this positivity and whatever.
Senin optimistliğini eleştirmemeliydim.
I should never have criticized your positivity.
Ben hâlâ kaptan olduğum ve sen de olumlu takıldığın için önceden sevmediklerinle tutumunu genişleteyim dedim.
Yes, since I'm still the captain and you've turned over this new leaf of positivity that extends itself to those you previously disliked.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]