Puppet traduction Anglais
1,910 traduction parallèle
Bir kukla mı?
It's a puppet?
Bu şerefsizlerin kuklası olmaktan sıkıldım.
I am sick of being a puppet to these sons of bitches.
O yüzüğü benim parmağıma geçirdiğin an senin kuklan oldum! Öyle değildi.
The moment you put that ring on my finger I was your puppet!
Kız arkadaşın yönetimi ele geçirdi.
Your girlfriend has installed a puppet regime.
O bir kukla değil.
- She's not a puppet.
Cameron senin kişisel çorap kuklam olduğunu düşünüyor.
Cameron thinks you're my personal sock puppet.
Hayal kurmaya devam et, Etten Kukla.
Dream on, meat puppet.
Cuz, bir kukla gibi görünüyordu.
Cuz I looked like a puppet.
Ellerimde kukla oldu.
He is but a puppet in my hands.
O bir kukla.
He's a puppet.
Kukla oynatıcısı Frankeştayn Kai'nin.
The puppet master... for Kai the Frankenstein.
Uther artık benim için kukladan farksız.
Uther is like a puppet on a string.
Oradan FBI'ın kuklası gibi mi gözüküyorum?
Do I look like an FBI puppet to you?
Yani, şimdi kukla sizsiniz.
I mean, you're the puppet now. No.
Stern, sana hâlâ kukla gibi mi davranıyor?
So, Stern still treating you like a puppet?
Aslında Kennedy bir kukla olması beklenen biriydi.
Now Kennedy was brought in as somebody who was expected to be a puppet.
Amerikan başkanlık sistemine dair akılda tutulması gereken bir diğer şey, bunun bir kukla makamı olduğudur.
The other thing about the American presidency, you've got to remember, is that this is a puppet post.
Otomatikman bir kukla makamına dönüşmektedir.
It's automatically gonna be a puppet post.
Bütün bunlar bir kukla olduğunun delilidir.
All this is the mark of a puppet, and that means that he is a puppet.
Aslında diğerlerinden çok daha fazla kukladır.
Actually, more of a puppet than anybody else.
Bayan Clinton'un olabileceğinden çok daha fazla kukla...
More than a puppet than Mrs. Clinton would have been.
Hatta McCain'den bile fazla kukla.
Even more of a puppet than, than McCain.
Jimmy Carter'den beri sahil olduğumuz maksimum kukla O'dur.
He's the maximum puppet that we've had, certainly since, since Jimmy Carter.
Haziran 2008'de Obama'nın seçkinlerin favori kuklası olduğunu tespit ettik.
By June of 2008 we had already figured out that Barack Obama was the elites'puppet of choice.
Bu adam sadece yeni bir kukla.
But he's just a puppet.
Ondan sonrada elitler törensel güç koltuğuna yeni bir kukla koyacaklar ve ondan yeni bir kurtarıcı inşa edecekler, tabi o da eskiyene dek.
At that point the elite will put a new puppet in the ceremonial seat of power and build him up as the savior, only to tear them down again.
Yani evrendeki en güçlü şey hala bir kukladan ibaret.
The most powerful thing in the universe is still just a puppet.
Tek farkım ipleri görebilen bir kukla olmam.
I'm just a puppet who can see the strings.
- Millenium Falcon'u ve uzaktan eğitim parçasını yerine koyun... yoksa bu kuklayı yok edeceğim.
- Put down the Millennium Falcon and the training remote... or I will destroy this puppet.
Tüm o soytarılığın amacı bu değil mi?
Isn't that the whole point of your little puppet show?
Kukla mı?
A puppet?
Çünkü bitkisel hayatta.
HE'S A MEAT PUPPET.
Kenara atılmış bir kukla gibi istenmeyen bir oyuncak gibi.
Chucked in like a puppet, like an unwanted toy.
Oraya eriştiğinde, casus ya da acma Lepold'un kuklası olma.
When you get there, don't be a spy or Uncle Leopold's puppet.
Bak, dostum hatırlar mısın, babam hayattayken ön bahçede kukla gösterisi yapardı.
Hey, man, you you remember when when my father was still alive, and he used to put on those puppet shows in the front yard?
Beni bu gergin adamı bir insan kuklası yapmam için tutmak istiyorsun öyle mi?
You want to hire me to take this uptight man and make him a human puppet?
Gül kukla gül.
Laugh, puppet.
Yıllardır kukla kullanmamı istiyorlar.
Oh, they've been trying to puppet me for years.
Charlemagne adında bir kuklayla sabah programında yardımcı sunuculuk yaptı.
I mean, he co-hosted a morning program with a puppet named Charlemagne.
O zaman... Gidip kukla bulun.
Well, then... get a puppet.
O iğreti kukla herife cidden acıdım.
I actually felt sorry for that animatronic puppet asshole.
- İpleri tutan kuklacılar.
- Puppet Master that keeps the strings.
Bu şehirde her şey dört dörtlük olmalı. Öyle.
Things must be pretty hunky dory in this puppet town.
Ayrıca eskiden onun babası Montezelos Markisi'nin elindeki bir kukla olduğunuzu da biliyorum.
And I also know that you were a puppet in the hands of her father, the Marquis of Montezelos.
Bana bir kukla gibi davrandı.
He treated me like a puppet.
Görünmez eller tarafından oynatılan, başkalarının merhametindeki aciz bir kuklaydım.
A mere puppet, manipulated by invisible hands at the mercy of some other will...
- Sen şapkalı bir kuklasın.
You're a puppet in a hat.
Ben yazmışım. Bakın, kuklalı bir kitapmış.
Look, it's a puppet book!
Ama sadece onun kuklasıydım.
But I was her puppet.
Kennedy'nin bir seks manyağı olduğunu ve bununla maniple edilebileceğini düşündüler.
They thought that Kennedy was a sex maniac who could be manipulated through all of this, but it turned out that through his personal suffering, Kennedy had discovered a personal sense of himself which went beyond just being a puppet and he began to think
Bir kukla aracılığıyla yaşayarak kaçmaya çalışabilirsiniz.
You can try to escape by living through a puppet.