Quality traduction Anglais
5,311 traduction parallèle
Tecrübesi vardı sanki.
Kind of an experienced quality.
Ailesinin hayat standartlarını geliştirmek için yaptı.
He saw it as a way of improving the quality of life for his family.
Parasını ödeyemeyeceğim maldan uzak duruyorum.
Lab quality. I try not to do any dope I can't pay for, is what it is.
- Bunlardan hiçbirine iyi diyemem ama hemen yan tarafında kaliteli bir şeylerim olabilir.
I wouldn't call any of them good, but I happen to have some quality ones to your right there.
Yani eminim Pacino biraz kaliteli zaman geçirmek ister.
I mean, I'm sure Pacino would want to spend some quality time.
Ama senaryo bakımından sürekli daha kötüye gidiyor.
But the quality of writing has really gone downhill.
Ama bence bu çok kaliteli bir şey.
But I think that is a great quality.
Görüntü pek iyi değil ama bir eşleştirme yapmaya yetiyor.
The quality's not great but good enough to make a match.
Kötü kalitede çekecek biliyorum.
I know it's going to be bad quality.
Ya kaliteli malları vereceksiniz ya da paramı geri vereceksiniz.
So I will expect quality merchandise or a full refund on the advance, Jeppie.
Thornhills kaliteli istiyorsa, onlara kaliteli ver.
You know, if the Thornhills want quality give them quality.
Merhamet dediğin zorla alınıyor artık.
- The quality of mercy is suddenly strained.
Her seferinde, kalite biraz daha düşüyor.
- The quality just gets worse.
- Tanıdıktır ancak şaşırtıcı özellikleri vardır.
It is familiar, but with the quality of surprise!
Kayıt kalitesi nedeniyle kesin konuşmak zor.
Hard to be certain from the quality of the tape.
Baba oğul olarak biraz vakit geçiririz diye geldin sanıyordum.
And here I thought you came for some quality father-son time.
Bu senin en dikkate değer özelliğin olmasa gerek.
I'm sure that's not your most noteworthy quality.
Bunlar Cezayir dokumasıdır. Ayrıca da efsanevi kalitesinin dillere destan olduğu ipektir.
These are woven in Algeria but the silk, I don't know, is of mythical quality.
Bu sadece bir çok gencin yaşam kalitesini ve hareketlerini engelleyen kişisel bir trajedi değil aynı zamanda bizim için de büyük ölçüde zorluk yaratıyor.
It's not only a personal tragedy for a lot of young people and interferes with their quality of life, their mobility, but it will lead to enormous complications for us.
Kimse Amerika'daki yemekleri ya da insanların besinlerini kontrol etmiyor. Bunun için yeterince ulusal çaba sarf edilmiyor.
And so that's why you don't see an enormous national effort to try to improve the quality of the American diet or people's food choices.
Kalitenin her zaman maliyeti olur.
Quality always costs.
Çıtayı yükseltmek budur işte.
Quality of life.
Çıtasına sokayım.
Quality of life, my ass.
Kıskanç olma, bu güzel birşey değil.
Don't get jealous, it's not an attractive quality.
Bunun karşılığını almaları gerekiyor.
This quality must be rewarded.
Karşılığını almaları gerekiyormuş.
This quality must be rewarded.
Günümüzde yapılan hiçbir şeyde kaliteli işçilik bulamazsınız.
You don't find quality craftsmanship in anything that is built today.
Geçen ay borçlularla birlikte Kraliyet Hapishanesi'ndeydim. Bu ay kalite, zümre ve öncülerin arasındayım.
Last month in the King's Bench Prison in the company of debtors, this month a guest of quality, rank and fashion.
Fakat sevgili Beechey, şahsi sıkıntıları çoğaldıkça tabloların kalitesi de azalıyor.
And yet, my dear Beechey, as his personal troubles increase, so the quality of his painting suffers.
Günahlarından pişman olan kişinin olmazsa olmaz özelliği, tevazudur.
An essential quality for a prodigal, sir, is humility.
Güzel ezgiler sizi geçmişe götürür,... ya da o özel ana.
The beautiful notes take you back to that quality company, or that special occasion.
Bu ufak bilginin biraz kötüye alamet olduğunu kabul ediyorum.
I admit there's a somewhat ominous quality to that factoid.
Gelecekte birkaç tane daha erkek arkadaşın olacaktır.
A few quality boys in your future.
Bir inancın gerçekliği risk alındığı zaman test edilir öyle değil mi?
Only a real risk tests the quality of a belief, right?
Yaşam kalitesini öncelikli düşünmeniz gerekli.
Quality of life should take precedence.
Yaşam kalitesi derken neden bahsediyorsun?
What are you talking about, "quality of life"?
Coronet Oteli'ndekine göre daha iyi kalitede hamamböceği teklif ettiler.
They offered a better quality of cockroach than the Coronet Hotel.
Buna ender bulunan bir şey denmezse neye denir bilmiyorum.
Well, if that is not a rare quality, then I don't know what is.
İçiniz rahat olsun genç bayan, oldukça kaliteli.
Rest assured, young lady, the quality is quite good.
Bir erkekte en sevdiğiniz özellik?
Your favourite quality in a man?
Kaliteli bezler ve soylu çarşafları.
Merchant in fine quality cloths and linens to the nobility.
Vasıflı iş geleceği.
Quality job prospects.
Kaliteli ünlü videoları arayan biri var mı burada?
- Psst. Anyone looking for some quality celebrity video?
Kalitesine baksana..
Look the quality!
Daha küçükken çocuğunla vakit geçirmek çok önemlidir.
Quality time is very important when they're little.
Soğuk algınlığı ilaçlarından, cam gibi kristal meth yapmak.
Glass quality crystal from over the counter cold meds.
Daha tam cam kıvamına gelmedi, ons başına 1800 $ alamazsın, hiçkimsenin bilmediği, yalnız benim bildiğim bir filtreleme işlemi daha gerekiyor.
This isn't glass quality yet, you will not get $ 1800 an ounce, not before putting it through my final filtration process which nobody knows but me.
En iyi kalite, iyi fiyat.
Very best quality, good price.
Araştırmasının kalitesine duyduğu güvene rağmen pes etti ve tezine, en büyük öngörüsünü yerle bir eden bir cümle ekledi.
Despite her confidence in the quality of her research, she caved and added a sentence to her thesis that undermined its greatest insight.
Evet, mantığın ve sağduyun benimkine karşılık geliyor, ama sende eklenmiş güzel olmak niteliği var.
Yes, your logic and common sense equal mine, but you have the added quality of being beautiful.
Kaliteli yulaf ezmesi, malum.
The quality oatmeal.