Quest traduction Anglais
2,074 traduction parallèle
Eniripsa maceranızda sizi korusun!
May Eniripsa watch over you during your quest.
Yüce rahibiniz güç kazanmak için sizleri kullanan kötü bir adam.
Your great priest is an evil man that used you in his quest for power!
MC Quest gelmiş.
We got MC quest out here.
Öyle mi, MC Quest?
That's what - MC Quest.
Ruhlarla konuşacaksın.
You're going on a vision quest.
" Baba, ruhlarla konuştum.
He's like, " Dad, I'm on a vision quest.
Ruhlarla konuşmuş. "Ruhmuş. Kızılderili kıçım!" dedim.
He's on a vision quest. I'm like, " Vision quest, my red butt!
Yüce yolculuğunda melekler rehber olsun sana. "
"Let angels guide thee on thy lofty quest."
"Yüce yolculuğunda melekler rehber olsun sana."
"Let angels guide thee on thy lofty quest."
"Radu sevgisinin gücünü tekrar toplamak için Razvan kalesini geride bıraktı."
" Radu left Castle Razvan on a quest to recover his true love's soul.
- Araştırmayı bitirmek için...
- Finish the quest...
Zafer için spordaki işlerim iyi gitmiyor..
My quest for sporting success do not go so well.
Sanki yeni ve büyülü bir yerde macera dolu yeni bir hayat başlangıcı arayan cesur öncüler gibiyiz.
It's like we're brave pioneers on a quest to start a new life in a magical new land.
Büyük Mosquita, maceranızla ilgili.
The Grand Mosquita is curious about your quest.
Merhaba. Bir misafir, Marie Lelay'i arıyorum.
Hello Looking for a quest, Marie Lelay.
Destansı bir görevdeyiz.
We're on an epic quest.
Görevimiz artık tamamlanabilir.
Our quest is now complete.
Bilgi güçtür, bu yüzden de bizim en büyük araştırmamızdır.
Knowledge is power and thus our greatest quest.
- Clemens'in aptalca macerası beni ilgilendirmiyor.
Privy to all his plans to find the source. I don't care about Clemens'idiotic quest.
Hepimizin bir misafiri var.
We all have a quest.
Şimdi ise Dark Stone, gizli Suikastçılar Birliği ölümüne bir mücadeleye girişti.
Since then many battles have been fought... in a quest to obtain the remains. Now the Dark Stone, a secret guild of assassins,... has entered the violent battle.
Amacına odaklanmaya karar verdi.
He decided to focus on this quest.
Mücadelenize katılacağız.
We will join your quest.
Dağ orada durdukça zirveye çıkana kadar macerası devam edecektir.
The mountain remains, it's unclimbed, and so the quest remains.
Tehlike odasındaki görevimiz için hazırlanmalıyız.
{ \ pos ( 240,190 ) } { \ $ We must prepare for our quest in the danger room. }
Her zaman doğruyu söyledim. Aradığımız cevabı bulacağım ya da onu ararken öleceğim!
I have always been true to my word, and I will find the answers we are looking for, or I will die in the quest!
Başım yıldızı gösteriyor, bu küçük gezegen yıldızın etrafında dönerken, küçük bir kütleye sahip olduğu için başımda, yani yıldızda küçük çekimsel kuvvet uygular dolayısıyla, Dünya çapındaki bir gezegeni bulmak çok zordur.
Roarke Horstmeyer is a cryptographic researcher at Caltech. Though he works with computers, he follows an ancient quest.
- Seni el üstünde tutacağım. Tekrar iş kurmana yardım eder, ağabeyinin şövalyeliğine destek çıkarım ve Shiring Kontluğu için size yardım ederim.
- I promise to take good care of you, to help rebuild your business and support your brother's knighthood and continuing quest for the Earldom of Shiring.
Kefalet ödemek için de umutsuzca mücadele ediyorsun. Kötüler ve adaletsizlerle, haksız mıyım?
And now you're on this hopeless quest for redemption, battling evil and injustice, right?
D'Hara tahtını aylar önce kabul etseydin ordu, seni öldürmeye çalışmak yerine görevinde yardım ediyor olurdu.
If you had assumed the throne of D'Hara months ago, the army would be helping you in your quest instead of trying to kill you.
Tahtı kabul etseydim, Gözyaşı Taşı'nı arıyor olmazdım.
If I'd claimed the throne, I wouldn't be on a quest to find the Stone of Tears.
Belki de sizinle gelip görevinizde yardım etmeliyim.
Maybe I should go with you, help with your quest.
Özsaygılı olma çabanda dostlarını hayatının dışında tutmaya mı karar verdin?
In your quest to be self-reliant, have you decided to cut your friends out of your life?
Boşa bir güç arayışına, sakat bir vücuda ve Dooku'nun ayakçısı olmaya.
A futile quest for power, a mutilated body, and your place as Dooku's errand boy.
Görevimden vazgeçmemi mi istiyorsun?
You're asking me to give up my quest.
Görev, bir adamdan çok daha önemli.
The quest is bigger than just one man.
Oraya ne kadar erken varırsak görevime o kadar erken dönebilirim.
The sooner we get there, the sooner I can get back to my quest.
Belki haberin yoktur ama Arayıcı bir görev üstünde.
Maybe you haven't heard, but the Seeker is on a quest.
Senin zaten bir görevin var.
You already have a quest.
Kehanete göre Richard Cypher görevine devam ederse Gardiyan'ın tüm yaşamı yok etmesine yardım edecek.
The Prophecy says if Richard Cypher continues his quest, he will help the Keeper destroy all life.
Göreve yeni bir Arayıcı'yla devam edeceğinizi sanıyordum.
I thought you'd be continuing the quest with the new Seeker.
Tamamlamamız gereken bir görev var.
We have a quest to get back to.
Görevin ertelendiği her gün Gardiyan güçleniyor.
Every day the quest is delayed, the Keeper grows stronger.
Görev daha önemliydi.
The quest was more important.
Görev benim sorumluluğum.
The quest is my burden.
Kahlan, görevimi bırakamam.
Kahlan, I can't abandon my quest.
Görevimizi bırakmaktan bahsediyorsun.
You're talking about abandoning our quest.
Sen de görevine dönsen iyi edersin.
Now, you should get back to your quest.
Görevini bırakmanı istemem.
I won't ask you to give up your quest.
Görevine geri dön.
Go back to your quest.
Bununla kendim baş etmeyi ne kadar çabuk öğrenebilirsem görevimin başına ve dostlarıma o kadar çabuk dönebilirim.
The quicker I learn to handle it on my own, the quicker I can get back to my quest, and my friends.