Questions traduction Anglais
35,817 traduction parallèle
William, sana bir kaç sorum var.
So. William, multiple questions.
Çok fazla soru soracaklar.
They'll have a lot of questions.
Bu soruların hiçbirini Life Mutual'a sormadım.
I did not ask Life Mutual any of those questions.
Şimdi, eğer sorunuz varsa...
And now, if you have any questions...
- Milyonlarca sorun olmalı.
You must have a million questions.
Milyonlarca sorum var ve cevaplamadan bırakıyorum. Sen de öyle yapmalısın.
I have a million questions, and I am letting them go unanswered, and I think you should, too.
ve öylece eski alışkanlıklarıma döndüm bir insanın bu kadar insanlık dışı bir şekilde nasıl davranlıcağı konusunu anlamaya çalışıyordum.
And so I turned to my old habits to chase away the questions of how a person could behave in so inhuman a way.
Sonra da ufak bir sorguya alırdım.
Then there'd be some questions, some light interrogation.
Kono, son on senemi avuç kadar bir hücrede Nugget diye bir müebbetlik ile geçirdim yani... yani karım hafta sonu kaçamağına gidiyoruz diyorsa, pek soru sormam.
Kono, I spent the last ten months in nine by 12 cell with a lifer named Nugget, so... when my wife tells me she's taking me on a weekend getaway, I don't ask questions.
Regan, sakıncası yoksa birkaç soru sormak istiyorum.
Now, Regan, I'd like to ask you a few questions, if I may.
Cevapladığınız soruları soracağım için beni bağışlayın Bay Rance.
Forgive me for asking questions you've already answered, Mr. Rance.
Sadece birkaç soru sormak istedim.
I just wanted to ask you a few questions.
Bu arada, Erkekler hakkında bazı sorularımızı var Seni ülkeye kaçıran kim?
In the meantime, we have some questions about the men who smuggled you into the country.
Başka sorunuz var mı?
Do you have any questions for us?
Ve şuan hayatım yanıtlanmamış sorularla dolu.
And now my life's... full of all of these unanswered questions.
Muhtemelen tonlarca sorunuz var.
All right, so I figure you guys got a ton of questions.
Başka soru sorma.
No more questions.
Silaha ulaşmanın bu kadar kolay olması beni de öfkelendiriyor, tereyağından kıl çeker gibi.
I am outraged at how easy it is to get a gun, no questions asked.
Sorusu olan varsa numaramızı biliyorsunuz.
If anyone has any questions, you know our number.
Bir kça soru sorabilir miyim?
Mind if I ask you a few questions?
Dinle, bana yardımcı olabileceğini, benim için birkça soruya... cevap verebileceğini umuyorum.
Listen, I'm kinda hoping that you can help out here, - answer a few questions for me.
Bu yayıldığında kafalarda cevap verilmesi gereken sorular yaratacak.
Once the story goes public, it's gonna raise questions that won't go away until they're answered.
Birkaç soru daha alabilirim.
Okay, I just have time for a couple more questions. - Yeah.
Başka sorunuz yoksa bu güzel toplantı için teşekkürler.
If there are no further questions, thank you all for very much for another exciting briefing.
- Nassar'la ilgili daha çok soru gelecek. - Dürüstlüğünüzle ilgili de.
Well, unfortunately, this is only gonna lead to more questions about Nassar's death.
Ben ve oğlum hakkında sorular sorduğunu biliyorum.
I know you've been asking questions about me and my son.
Federal savcıyla değil, benimle konuşmayı yeğlersin eminim.
And I know you'd rather answer my questions than a federal prosecutor's.
Sorularını sor. Başlayalım.
Just ask the questions, and let's get this thing going.
Ama benim işim soru sormak, seninkiyse onları cevaplamak.
But it's my job to ask questions and your job to answer them.
Kalan sorularınızı ordu yetkililerine ileteceğim.
- in the president? - What else is the White House hiding? I would direct any remaining questions you have to the Army criminal investigators, okay?
Zor olduğunu biliyorum, ama birkaç soru sorabilir miyiz?
I know this is difficult, but, uh, can we ask you a few more questions?
Aline o sorularla ne yapmaya çalışıyordu?
Where was Aline going with those questions?
Dalga geçecek veya Aline'in sorularını cevaplayacak zamanım yok.
I don't have time to joke around or answer Aline's questions.
Garip sorular sordular.
Just some weird questions.
Size davayla ilgili bazı sorularımız olduğunu söyledik, şimdi soruyoruz.
We told you we had some questions about the case, we're asking them.
Kulübesinde kalmasını istediniz, sözüm ona bir çözüm üzerinde çalışıyordu böylece zarar kök salarken, sorulara cevap vermek için müsait olmayacaktı.
You wanted him to stay in his cabin, supposedly working on a solution, so that he would be unavailable to answer questions while the damage took hold.
Gerekçeleri her ne ise, bildirisi gerçek, meşru konular gündeme getiriyor.
Whatever his motives, his paper raised real, legitimate questions.
Sen burada yoktun.
I went to Prosky's office, answered some questions. You weren't here.
Tahmin edeceğin üzere, sana soracak pek çok sorum var.
As you can imagine, I have many questions.
Eminim bazı cevaplar alma konusunda Bay Kleep sana yardımcı olabilir Raymond.
I'm confident Mr. Kleeb can encourage you to answer some of my questions, Raymond.
- İki polis gelip bazı sorular sordu.
- Two cops asking questions.
- Soruma cevap verirseniz sizinkini cevaplarım.
I'll answer your questions if you answer mine first.
Yerel polis birlikleri şuan sorulara cevap vermiyor ama komşuları Bay Harplin'in münzevi biri olduğunu söylüyor.
Now, local police are not answering questions at the moment, but neighbors say Mr. Harplen was a bit of a recluse.
Başka sorum yok, Sayın yargıç.
No further questions, Your Honor.
Sorularımı sevmediyseniz üzgünüm, Bay Dalal ama yine de onlara cevap vermek zorundasınız.
I'm sorry if you don't like my questions, Mr. Dalal, but you still have to answer them.
Sizi çok iyi anlıyoruz, ama sormamız gereken acil sorular var.
We completely understand, but we have urgent questions we need to ask.
Kaçacaksak, yardımına ihtiyacım var, ama lütfen dediklerimi yap ve fazla soru sorma, tamam mı?
If we're gonna escape, I'm gonna need your help, but I'm just gonna need you to do what I say and don't ask questions, all right?
Ona casusluk yapmak istemiyorum ama senin bir kaç soru sorup araştırma yapmanı istiyorum.
Um, so I don't want to spy on her, but I want to ask you some questions, do a little research.
Sadece bitmeyen sorular
Just questions that don't ever end
Bana kalsa, şu dakika seni salıveririm, ama yönetim telefon kayıtlarınla ilgili birkaç soru sormak istiyor.
If it were up to me, I'd let you leave now, but Oversight has a few questions about your phone records.
Hayır.
Could we possibly ask you a few questions?