Quit traduction Anglais
20,402 traduction parallèle
- Beni zorlamaya devam et de istifa edeyim.
Keep pushing me, I'll quit.
İstifa etmeyi tercih ederim.
I'd rather quit.
- Richard'a karşı çıkmaktan vazgeçeceğiz.
We quit out of solidarity with Richard.
Bırakmayı bırakmaya çalışıyorum.
I quit quitting.
Ama ben "Bırak gitsin." dedim.
I was like, "Bruv, quit."
Sırf teneffüsleri var diye ilkokulu bırakmış adamım ben!
In fact, I quit grade school because of motherfucking recess!
Bırakıyorum.
I quit.
- Ofise fazla uğramıyorsun.
Well, you quit coming to the office.
Anne olmaktan bıktın, bü yüzden de bıraktın ve tuhaf, yeni arkadaşlarınla birlikte parti vermeye başladın. İşten kaytarmaya başladın ve evet... Lori Harkness'in babasıyla seviştin.
You were sick of being a mom, so you quit and you started partying with your weird, new friends, and blowing off work, and, oh, yeah, having sex with Lori Harkness'dad.
Bırakmaya çalııyorsun!
You've quit trying.
Anneler bırakmaz! Hayır!
Moms don't quit!
Ve komi işten ayrıldı çünkü patron onu hırsızlıkla suçladı.
And the busboy quit'cause the boss accused him of stealing.
- Bunları kullanırdım sonra bıraktım.
Those are my brands. Then I quit.
İstifa ediyorum.
I quit.
İstifa edemezsin, yerine başka kimse yok.
You can't quit now. You're indispensable.
Ayrıca öğretmenliği bırakmaya karar ver
I also decided to quit teaching.
Sorduğum için kusura bakma ama istifa etmek Zorunda mısın?
Pardon my asking, but do you have to quit?
Öylece bu işten istifa edemem
I can't just quit this job.
Bir başka biri geçen hafta işi bıraktı... o yüzden mesailer çok yoğun
Another person quit last week so work shifts are tight.
Bu işi bırakacağım
I'm going to quit this job.
Ama işinden istifa etmeyeceğini söyledi
But she said that she didn't want to quit working.
O yüzden istifa etmedi
That was why she couldn't quit.
İşinde yüzde yüz başarılı olmak ve yüzde yüz iyi biri olmak... Eğer çözebilirsen ikimizde işlerimizden istifa edip bunun kitabını yazalım.
Being 100 % good at your job and 100 % good if you figure that one out, let's both quit and write that book.
Oynamayı kes.
Quit playing around.
Şoförlük günlerim bitti.
Well, my driving days are done. - You quit?
Pısırıklığı bırak ve konuş benimle.
Quit being a wimp and talk to me.
Birçoğunuz uzun süredir yapımcılığımı yapan Susan'ın dün gece birden bire istifa ettiğini biliyordur.
Now I know many of you are aware that my long-time producer, Susan, quit out of the blue last night.
- Mızmızlanmayı kes yoksa buraya Paulie'yi çağırırım hastanede yatmak için gerçek bir sebep verir size.
Quit your whining, or I'll have Paulie give you a real reason to be here.
Sonrasında bırakmak istersen tercih senin.
Then if you want to quit, you can.
Bırak rol kesmeyi.
Oh, quit with all the drama.
Bu adamlar vazgeçmeyecek.
These guys don't quit.
Aylaklık etmeyin bırak, dostum...
Quit screwing around, man.
Zorlaşınca, vazgeçiyorsunuz.
Once it gets hard, you quit.
Bana senden vazgeçmememi söyledi.
He told me I shouldn't quit on you.
Seriye bağladığımız için maçtan çekilip bırakmamızı istediler ama ben hayır dedim.
They wanted us to quit one day and forfeit the game,'cause we had so many runs, but I said no.
Biraz acele eder misiniz beyler?
Would you guys quit butt-fucking around?
Muhtemelen sırnaşmayı bırak diye öyle söylemiştir.
Um, Chip's he probably told you that so you'd quit sniffing around on him.
Bilmiyorum, belki de istifa etmeliyiz.
I don't know, maybe we should both quit.
Birimiz istifa etse de olur.
One of us quit?
Belki de sadece istifa etmeliyimdir.
Maybe I should just quit?
Çok fazla kredi kart borcum var istesemde istifa edemem.
I have so much credit card debt, I can't even quit if I want to.
- Yok, ben bıraktım.
- Uh, no. I quit.
Bırakacağıma dair söz verdirdi.
He made me promise him I'd quit.
Sigarayı bırakmamı isteyecek kadar beni umursayacak biriyle olmadım hiç.
I've never had a guy care enough about me to want me to quit smoking.
Okulu bıraktığını söylediler.
They said you quit school.
Okulu bırakıp bu adamlara sarp oluyorsun yani?
So you quit school and you latch onto these men?
Konuşmayı bırakın ve gidin.
Quit talking and go.
Şikayet etmeyi bırakır mısın, sözüm ona Yüce Bilim Adamı?
Will you quit your complaining, so-called Scientist Supreme?
Sanırım bize, bırakmaya çalıştığını söylemiştin.
I believe you told me you were trying to quit.
Biz bırakmayız!
We don't quit!
İçkiyi bıraktım.
Quit drinking.