Radar traduction Anglais
3,606 traduction parallèle
Komuta, burası radar.
" Con, sonar.
Radar, işaretimle mesafe için aktif bir ping gönder.
Sonar, one active ping for range, on my mark.
Son derece hassas radarların rehberliğinde endoatmosferik antibalistik füzelerin, tam uyumlu bir sistemi.
It's a fully synchronized system of endoatmospheric antiballistic missiles, guided by a highly accurate radar.
İyonosferdeki atomik füzelerin patlatılması ve radar sıralamasına göre dizilmesi rehberi.
It's a radar array that guides and detonates atomic missiles in the ionosphere.
Radar, burası komuta.
Sonar, con.
Komuta, burası radar. Torpidolar, 500 metrede, çok hızlı yaklaşıyorlar.
"Con, sonar." Torpedoes, 500 meters, closing now very quickly.
405, radarımıza girdiniz.
405, you're on our radar now.
Bir şeylerin kokusunu duymaya çalışıyorum.
- I'm trying to sniff out something. - No, he should go under the radar.
Hayır, o radarın altına gitmen gerek. Tüm görevim radar altında zaten.
The entire mission is already under the radar.
Ulusal Havacılık Hizmetleri sistemin...
National Weather Service Doppler radar indicated this danger. Storm was located seven miles...
Bunu radarın altında yapabiliriz anlamasının imakanı yok, yemin ederim.
We can do this under the radar, and there's no way he'll find out, I swear.
Radarda gördüğümüz şu şeyi!
That thing that we saw on the radar.
- Yani radarınızda değil miydi?
He was not on your radar?
Benim için radar ekranımdaki donuk bir görüntüden fazlası olmadı.
She was never more than a faint blip on my radar.
The Four Suns Kilise'si radarımıza yakalandı.
The Four Suns Church has flown totally under the radar.
Bu akşam yokum.
I'm off radar from tonight.
Michelle radar kulaklı olduğumu söylüyor.
Michelle reckons I got golden ears.
Radar kulaklı mı?
Golden ears?
D.C.T. zaten benim dikkatimde J.R. Öyle bir şey olmayacak.
D.C.T.'s already on my radar, J.R. That ain't gonna happen.
- Onları radarla bulabilir miyiz?
- Can we track them with radar?
Ama inan ki, ailesi izleniyordur.
You better believe his family's on the radar.
Hiç bir zaman radarda biz olmadık.
We were never under the radar.
Hedeften bize kilitlenmiş radar saptandı.
We have a radar log source for the target.
Radarda görünmüyorlar, efendim.
They are away from the radar, sir.
Tekrar radara girdiler.
You are back on the radar.
Resmi duyurusunu yapana kadar gizli tutmaya çalışıyoruz.
We're trying to keep that under the radar until he officially announces.
Benim dünyam sarsıldı ama sanki farkında bile değilmiş gibisin.
My entire world got rocked and it's, like, not even on your radar.
Küçük limanımızda yıllardır gözlerden kaçarak yaşayan insanlar var. Vergi ödememek için.
- There are people in our little harbour who've been living under the radar for years now, not paying taxes, see?
Evet, fazlasıyla gizli kalmıştı zaten.
Yeah, so much for under the radar.
Dünyanın önünü kesecek bir radarım var.
It's my radar to intercept the world.
- Radarınız... yani?
Your radar... meaning?
Sen kasabaya gelince radarı açtım tekrardan.
I started putting out feelers when you came to town.
... görünüşe göre.. üç metrekareye 8 cm yağmur düşecek gibi duruyor. Gökgürültülü ve sağnak yağışlı... -
Service but was looking at some of the Doppler radar estimates and it looked as if close to three inches of rain fell with a little thunderstorm complex...
ÇEK'in radarına nasıl yakalandık ki biz?
How did we show up on DFS radar?
Eğer içeri girersen ikimizin de sonu Rabbit'in radarında olur.
If you go down, we both end up on Rabbit's radar.
Tek bir nedenle bir uçak sinyal gönderen cihazsız ve radara yakalanmamak için uçar bunun nedeni de çok uygunsuz boktan bir yük taşımasıdır.
There's only one reason a plane flies without a transponder... and low enough to avoid radar, and that's because they're carrying a load of some very naughty shit.
Gey radarım ötüyor kanka.
My gaydar is pinging, bro.
Eğer şanslıysan, onun saçtığı tehlikeye dur diyebilirsin.
If you're lucky, you will stay off his radar.
Radar, 4728.
Radar on 4728.
Bundan böyle, her kız radarımda olacak.
Now, every girl will be on my radar.
Bir süreliğine gözlerden uzak kalmış.
Been off the radar for a while.
Bu işte radar seviyesinin altından uçmak istiyoruz.
It's ugly capitalism. Ya, and we want to fly under the radar with these things, ok.
Radarın altında kal.
Great lesson. 'Stay under the radar'.
Gözümün önünde olmanı istiyorum.
I want you on my radar.
Radar sistemi izlerini sürüyor.
The JSTARS are tracking.
Sonra radarda kaybetmişler
Then it fell off the radar.
- Dikkat çekmemek için.
Stay under the radar.
Yerel havaalanı radarında kısa bir süre görünmüş ama onları kaybetmişler.
Local airport radar had them for a short time, but they lost them.
Bu da aynı zamandaki hava sıcaklığı raporumuz.
And this is our Doppler radar from the same time.
- Hayır. Kimseye yakalanmamış.
He's flying under everybody's radar.
Harika.
- National Weather Service Doppler radar... - Peachy.