Raising traduction Anglais
3,481 traduction parallèle
O çocukları yetiştiriyor.
Yeah, she's raising her child.
Sermaye yaratıyoruz.
Raising capital.
İnsanların Noel ruhunu canlandırmaya tabi ki.
Raising people's Christmas spirits, of course.
Kardeşine el mi kaldırıyorsun?
Raising your hand on your sister?
Ranjaar kadınları erkek doğurarak, onları büyüterek zaman kaybetmiş.
Ranjaar's women waste their time giving birth to boys, raising them.
Gündüz çalıştığım için oğlumu geceleri büyütüyorum.
My day job kind of makes raising my son a night job.
Ve itirazların yapılacağı mercii orasıydı.
Which was the appropriate forum for raising any objections.
Ölümün yükselişi.
Raising the dead.
Genç kurt yetiştiriyorsun.
I mean, you're raising Teen Wolf.
Yüzyıl Savaşı'ndan beri bu hava bizonu sürüsünü besliyoruz.
We've been raising this herd of air bison since the hundred year war.
Şüphe çekmesini istemiyorsun.
You don't want her raising suspicion.
"Yalnız bir baba olarak oğlunu çok iyi yetiştirmişsin."
"What a great job you did raising your son as a single parent."
Bu iki kadın ülke çapındaki ailelere sıtmayla mücadele ve tedavi için para toplanmasını söyledi.
The women asked families across the country to join them in raising money for malaria prevention and treatment.
- Ve cesur, çalışkan ve cömert bir oğlan yetiştirmiş. - Hayır.
- And raising a son who was courageous and motivated and generous.
Bizi Sacramento'ya götürecek 50 bin doları toplama sürecindeydik.
We were just in the process of raising $ 50,000 to get us to Sacramento.
Tüfeğini bize doğrulttuğunu söylüyordu.
He was claiming he was raising his rifle against us.
Çocuklar maharetlerini sergileyip kanserli musevi kadınlar için para topluyor.
Really great. It's, like, a lot of kids doing crafts, raising money for Jewish women with cancer.
15 yaşından beri 6 kişilik aileyi geçindiriyorsun.
You've been raising a family of six since you were 15 years old.
- Evet anne. - Çünkü Tanrı şahidim, bu yaştan sonra bir velet büyütemem.
- Lord knows I'm too old to be raising an infant.
İkisini de yetiştirmek bir çözüm olabilir.
Raising them both could be a solution.
Kocamın çocuklarını yetiştirirken birçok problem yaşadım.
I had a lot of problems raising my husband's children.
Ama bana doğru elini kaldırdığını hatırlıyorum.
But I did remember she was raising her hand at me
Çocuğunu yetiştirirken aldatılmanla ilgili ifadeni okuyana kadar,... bununla kendi başıma ilgilenecektim.
I was just gonna deal with this myself until I read your testimony in the paper about being cheated out of raising your kid!
Yalnızca Çin'e hakim olmak için ölümsüzler ordusunu topluyorum.
I'm just a simple soul who's raising an undead army to conquer China.
İlk serinin adı : "Cehenneme Yükselen Çocuk".
First the series was entitled Child-Raising Hell.
Lâkin daha sonra, "Cehenneme Yükselen Ushio" oldu.
But later it changed to Ushio-Raising Hell.
Bir aile kurmak, gün be gün çocuklarını yetiştirmeye çalışmak hayatını fedakârlıkla vakfetmeyi gerektirir.
Like creating a family, dedicating oneself with sacrifice to raising one's children day after day.
Bu bozuk hükümet için altın fırsat olur toprakların hepsini alırlar.
It's a golden opportunity for this corrupt government.. .. to take away their lands. You're raising your voice at the wrong place.
Elim zayıfken artırdı, ona tuzak kurduğumda pas geçti.
Raising when I was weak, folded when I was trapping.
Luis, elini kaldırdığın için teşekkürler.
Luis, thank you for raising your hand.
Ayrı ayrı büyürken ben çok gençtim ve derdinin beni büyütmek olduğunu hiç anlamadım.
We grew apart when I was very young and I never understood his way of raising me.
"Yalnız bir baba olarak oğlunu çok iyi yetiştirmişsin."
What a great job you did raising your son as a single parent.
Joe Carroll'ın firarının ardından gerçekleşen bir dizi cinayet pek çok spekülasyona sebep oldu.
The recent string of murders in the wake of Joe Carroll's prison escape is raising all kinds of speculation.
Yok, yani... Tek başına bir aile yetiştirmek...
No, I mean, the single dad raising a family, and...
Bazı hayır işleri için para topluyordu.
He was raising money for some charity.
Ama bunun iki üç damlası ne zaman gerekirse ayağa kaldırır peşinden de huzuru bulursunuz.
But a drop or three will raise you up when you need raising and it's going to bring you peace after.
♪ Kıyameti koparmakta
♪ Raising Cain
Hatta motor az biraz arıza yapınca ortalığı velveleye veriyor.
Even raising a big ruckus when the engine is a little off.
Kiyoko'yu bekâr bir anne olarak büyütüyor ve zor bir hayat sürüyordu.
She was raising Kiyoko up as a single mother and was leading a hard life.
Genç bir kız yetiştirme konusunda çok kötü bir iş yapmak zorunda kalacaksınız tamam mı?
You're gonna have to do a very bad job at raising a teenage girl, okay?
Çocuk yetiştirmenin sırrının ne olduğunu biliyor musun?
Know what I found to be the secret to raising kids is?
Yani bu çocuğu kendi kendime yetiştireceğimden mutlu olmuşsundur.
So you must be really happy I'm raising this baby on my own.
Aslında biz bağış dünyasının nefes kesenlerinden olmaya çalışmıyoruz.
You know, we... We don't want any part of the cut-throat world of charity fund-raising.
Hakkını vereyim Elena, başka bir kadının bebeklerini büyütmek...
I got to hand it to you, Elena. Raising another woman's babies...
Bazen hayır işleri için beni çağırır.
He flies me out to do fund-raising events.
Çocuğu kerhanede büyüttü.
Raising that child in a cathouse.
Bir de neden sürekli elini kaldırıp salak gibi sorular soruyorsun?
And another thing- - why are you always raising your hand... and asking questions like a dork?
Neredeyse yok olma noktasından yani küllerinden yeni dönemin en önemli 8.yeni iş alanından biri olan Biotechnology ve medikal terapi konusunda zirveye oynuyor.
Raising from the ashes from near extinction to become the 8th next business of the new era in biotechnology and Medical Therapies.
İnsanlara kendilerini nasıl savunacaklarını öğretmen lazım. Ordu kurman değil.
You're supposed to be teaching people to defend themselves, not raising an army.
Onları kendi başına yetiştirmek kolay değil. Özellikle de bu senin kararın değilse.
It isn't easy raising them on your own, especially when you didn't have any choice in the matter.
Küçük bir adam yetiştirmek bambaşka bir şey.
There's something very different about raising a little man.