Rebound traduction Anglais
680 traduction parallèle
Geri sekme nedir, bilir misin?
Do you know what rebound is?
Ama bu gerçek aşk değil, sadece bir kaçıştır.
It's fine, except the rebound is rarely the real thing. ln fact, it's the bunk.
Belki, sıkıntıdan benimle çıkar.
Maybe get her on the rebound.
İntikam için evlenmek çok aptalcaydı.
Getting married on the rebound is stupid.
- Kimden intikam alıyorsun?
- Rebound from what?
Yeni ayrılmış kızlarla birlikte olurum, biliyorsun.
I'm a rebound man from way back.
O halde daha da fena! Böylesi pervasızlığı sürdürürsen gün gelir muhakkak geri teper!
- Then all the more reason your recklessness is sure to rebound on you.
O reddedilince elime düştü, ama o benim ve gerisi umurumda değil.
I got him on the rebound, UncleJervis... - but I got him, and that's all that I care about.
Yolda rastgele tanıştığım biri olmadığınız için sağ olun.
And thanks for not being someone I picked up on the rebound.
Geri sektiğinde onu geri alabilirsin.
Well, don't go away. You might get him back on the rebound.
Geri sekmek mi?
Rebound?
Doğası benim için gizemini koruyan bu düzenekler ışın yayarlar ama şurası kesin ki bu ışınlar bir engele çarpıp yansıyarak tekrar küçük kafalarına döner ve onları uyarır.
Anyway, this mechanism emits the rays, the nature of which escapes me... but one thing is absolutely certain, that these rays... come into contact with every obstacle in the way and rebound off that obstacle... back into their little heads and warn them.
Jollop'tan kötü bir ribaund.
A vicious rebound by Jollop.
Sekememesi çok kötü.
Too bad she can't rebound.
Ben beklemedeki bir hanımefendiyim.
I am a lady on a rebound.
Ayrıca içsel gücünü kullanarak yankı tekniğini de kullanır!
He also made use of the rebound force... to enhance his own power
Hafif kasılma ve gevşemeler, kandaki lökositin artması...
Okay, rebound tenderness,
- Ribaundu al!
- Hit the rebound!
Seninle kötü bir ilişkiden sonra çıkmaya başlamıştık.
I got you on the rebound.
Sadece seni unutabilmek içindi o.
She was just a rebound.
REBOUND
REBOUND ( PART 1 )
Babam bana hep şöyle derdi, Crockett, asla yeni bir ilişkiden dönen bir adamla takılma.
My father always told me, Crockett, never to get involved with a man on the rebound.
- Oh, olamaz!
rebound, shoots, scores! Oh, no!
Bu, o hisse senedinin kısa sürede yükseleceğini gösterir.
It means that stock is on its way to a quick rebound.
Şu teslimatları yapayım, gelip sana bakarım tamam mı?
I got to make a few deliveries and I'll check you back there, all right? On the rebound.
Tüm söylediğim, geri tepmede olduğunu düşünüyorum.
All I'm saying is, I think you're on the rebound.
Rebound.
Rebound.
Büyük olasılıkla nakil sırasında oluşan bir altuzay geçişi tepmesi.
Possibly a subspace transition rebound during transport.
Görüşürüz. Aptal herif.
Talk to you on the rebound... asshole.
"İşverenlerin yaptıkları açıklamalar, sadece korkuları yatıştırmaya değil," "satın almadaki teknik sıçrayışlara..."
Not only did the employment report allay recession fears, but also there was a technical rebound in buying...
Bir eğlence, bir teselli.
He's a diversion, a rebound.
Gwen'le tanıştığımda hala toparlanmaya çalışıyordum.
When I first met Gwen, I was still on the rebound.
"Onların hepsinin korkunç ayakları şişmişti.Ve bahar sanki çok uzaktı."
" They were all terribly footsore. No spring or rebound was left in them.
Seni havada yakalayacağım serseri!
I'm gonna catch you on the fuckin'rebound, punk!
Bana asılmanın mı boğulmanın mı daha iyi olduğunu sordu.
Straight up or rebound takes it out? Straight up's fine. You sure?
Rebound, gidin!
Rebound. let's go!
Rebound, evet!
Rebound it. yes!
Rebound yoktu.
No rebounding.
Evet, rebound yoktu.
Yeah. no rebounding.
- Rebound alabiliyor mu?
- Can he rebound?
Rebound alabiliyor, ha?
He can rebound. huh?
Rebound!
Rebound! All right. all right.
Ribaunt.!
Rebound.!
Kasılma veya gevşeme yok.
No rebound or guarding.
Elindeki sayının ikna edici olmadığını düşünüyor.
Yeah. He thinks your numbers aren`t likely to rebound.
Jim, ben herkesten ribaunt alabilirim.
Jim, I can rebound with anybody.
Sence Mickey'le daha önceki evliliğimden ribaund...
Do you think I married Mickey on the rebound?
Ribaund.
Rebound.
Kötü ilişkilerden çıkmış kızları tavlamaktan hoşlanıyorum.
I like to pick up girls on the rebound from a disappointing relationship.
Rebound.
Rebound it.
Rebound!
Rebound!