Reception traduction Anglais
3,509 traduction parallèle
Grissom adına resepsiyona bir not bıraktım ve gittim.
I left a note at Reception for Grissom and I walked right on out of here.
Banka kasasından Atley'in dosyasını almaya gelen herhangi biri için küçük bir İran karşılama partisi.
Ah, a little Iranian reception party for anybody that comes to collect Atley's file from the safety-deposit box.
Resepsiyonda bir gazeteci gördüm, güvenliğin onu dışarı çıkardığından emin ol.
I just saw a reporter in reception. Have security get him outta here.
- Kanyonda telefon çekmez ki.
- Well, he could've called. - There's no reception in the canyon.
Davetin tadını çıkar.
Enjoy the reception.
- Resepsiyona mı gidiyorsunuz?
Are you going to a reception?
Danışmadaki şu koca memeli sarışın...
The blonde from the reception... Big tits.
Bu arada, "Steve'e bayılıyoruz" karşılaması bekleme sakın.
By the way, don't expect a "we love Steve" reception.
Sana söyledim, burada resepsiyondan çıkmayacağım.
I told you, I'm not getting reception out here.
Evimizde annemin cenazesinden sonra tören yapmıştık ve çok yıkıcıydı.
We, uh, we had a reception at our place after my mom's funeral, and... it was miserable.
Semak'ın vefatından sonra hissedarlar ile bir toplantı olacak.
There is a reception to calm the shareholders after Semak's passing.
Eski sisteme göre hareket ederlerse hissedarlar bu bölgede olacaklar.
- You. Now, if they stick to past protocol, this is where the shareholders reception will also be held, in this area.
Hanımefendi, serviste bir sorun var.
Ma'am, there's a problem at reception.
Buraya girmene izin verdiler mi?
Reception let you come back here?
Jack düğün salonuna bakıyor.
Jack looks around the wedding reception.
Her kimse, sanırım gitti.
There's no reception!
Evet seni davette görmüştüm.
Yeah, I've seen you at reception.
Bütün param günü kurtarmaya gitti ve şimdi resepsiyondaki hiçbir şey yeterince yok.
I blew all my money on the save the date, and now I don't have enough for everything at the reception.
Arka tarafta bir kabul yeri, bodrum katına yeni döşemeler.
With a reception hall in the back, new footings in the basement.
Babam sürekli o kabul yerinden bahsederdi, felç geçirdikten sonra da planlarımı değiştirip, liseden ayrıldım ve evde kalıp onunla ilgilendim.
My dad always talked about that reception hall when he had his stroke and... I had to change my plans out of high school to stay and take care of him.
Gilmore'u konuşma yaptıktan sonra da orada gördüm.
I saw Gilmore at that reception right after the speech.
- Telefonum çekmiyor.
I can't get reception.
Benim Çerçi'de miskin miskin resepsiyonda oturacağına gelsin burda öte berisini satsın işte.
My cloth peddler should trade out here instead of loafing about reception.
Çekmiyor ama bu da bir başlangıçtır.
No reception, but it's a start.
- Bunu senin için bırakmışlar.
- They left it for you at the reception.
Tüm evcil hayvanlarımızın robot olmasına ne kadar var?
Martin? Oh, the reception's a bit patchy in here.
Tüm günümü telefon çekmeyen soğuk bir odada harcıyorum.
I spend all day in a refrigerated room with no cell reception.
Servisleri yok.
There was no reception in there.
Bu sıcak karşılamayı açıklıyor.
That explains the warm reception.
Burada oturabilirsin, resepsiyona söylerim.
You can stay here and I'll tell reception.
Bay Goldman resepsiyonu ve ofis personelini bazı hukuk şirketleriyle paylaşıyor, onlardan birinde Ann geçen yaz staj yaptı.
Mr. Goldman shares reception and office personnel with several other law firms, one of which used Ann last summer as an intern.
Merhaba, rica etsem bunu benim için resepsiyona bırakır mısın?
oh, hi! Could y'all drop this off. At reception for me?
- Şerif, sen bir şey söylemeden önce, geçen gece orada olmalıydım biliyorum, ve şey oldu- - kampımın olduğu yerde cep telefonum çekmiyordu.
Sheriff, before you say anything, I know I was supposed to be there last night, and the thing is I was - - where my campsite was, I didn't have any cell reception.
- Dalia'yı pamuk gibi kalbi olmadığını bilecek kadar tanıyorum. Ve anlattığı Wan'er hikayesi Shun Ju'daki şebeke kadar uyduruktu.
I knew Dalia well enough to know that she was neither peaches nor cream, and something told me her story about Wan'er was just as spotty as the cell reception in Shun Ju.
Gidip motorlu kızağa bakayım telefonumda sinyal var mı kontrol edeyim olur mu?
I'll go check on the snowmobile and see if I can get some reception on my cell phone, okay?
Bundan sonra muhteşem bir servis var.
There's a fabulous reception afterwards.
Resepsiyonda çalışıyorlar.
The cameras in reception are working.
Belki resepsiyonu olmayan bir yerdesindir.
Maybe you're somewhere without reception.
Rezervasyon yapıImayan lokantalara gitme. Ayrıca, cüzdanına uzandığı anda...
Just don't go anywhere that doesn't have reception, and when he reaches in his pockets...
Ama düğün ne olacak? Hem o kadar para da verdiniz?
B-But what about the wedding and all the money you put down for the reception?
Tabiki arkadaşınızın düğünü için küçük..... bir oda ayarlayabilirim.
Of course I can get a little room for your friend's reception.
Sadece arkadaşlarımızla küçük bir tören yaparız sonra sen dönünce de herkesi davet edip büyük düğünü yaparız.
We'll have a quick little ceremony with just our friends, and we'll still have the big reception with everyone when you get back.
İşte biz de bu akşam üzeri belediyeye gidip evlenmeye karar verdik ve düğünü de Howard dönünce yapacağız. - Süper!
So anyway, we decided to go down to City Hall this afternoon get married, and then have the reception when Howard gets back.
Aşağıda zamanı gelen bir Spor Ligi yemek resepsiyonu var ancak teşekkürler, Jess.
We are due downstairs for a Sports League lunch reception now, but thank you, Jess.
Brody Capitol Hill'de dört kişi ve Virginia İşadamları Resepsiyonunda 12 kişiyle daha konuştu.
Brody spoke to four people on Capitol Hill, and 12 more at the Virginia Businessmen's Reception.
- Sanirim nikahın büyük bölümünü annemin ayagini babamin kıçından uzak tutmaya calisarak gecirecegim.
- I'm guessing I'll be spending most of the reception trying to keep my mom's foot out of my dad's ass.
Tabi, nikah sirasinda sagdic konusmami yaparken teklif edecegim.
I'm doing it at the reception during my best man toast.
Christina'ya nikahim sirasinda evlenme teklifi yapmak istiyor ve Christina onu sevmiyor bile!
He's gonna propose to Christina during my reception, and she doesn't even love him.
Carl, yalvariyorum, nikahimda Christinaya evlenme teklifi etme!
Carl, I'm begging you, don't ask Christina to marry you at my reception.
Dr. Reid, resepsiyonda sizi Randall adlı biri bekliyor.
- Okay. - Thank you. Dr. Reid, there's a Randall in reception for you.
- Dr. Reid, Randall sizi bekliyor. - Smokinin güzelmiş ahbap.
Dr. Reid, Randall in reception.