English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ R ] / Reckless

Reckless traduction Anglais

1,953 traduction parallèle
Ne yaptıysam görev icabı yaptım, düşüncesiz olsa bile.
I did what I had to do on missions, even if it was reckless.
Hiçbir zaman kendini tehlikeye atacak birşey yapmaz.
She is never reckless.
Uygulamalara olan küstah saygısızlığın pervasızca yaptığın polis işleri, insanları buna...
Your blatant disregard for protocol, your reckless police work... It was bound to...
Pervasız bir terk edişle bombayı patlatıyorsun, ha?
- Wow. Just dropping the g-bomb with reckless abandon, huh?
Niye böyle düşüncesiz bir şey yapsınlar?
What? Why would they do something so reckless?
Bay Maxson, anlaşmaya yanaşmanızla... size yapıIan suçlamaların bir kısmı düşürülüp 18 aylık hapse çevrilecektir.
Mr. Maxson, in exchange for your cooperation, The charges against you Will be dropped to reckless endangerment,
Aptalca şeyler yapmayacağına dair bana söz ver.
Just promise me that you won't do anything reckless.
Sessiz ama atılgan.
She is quiet but reckless.
Siz bir pervasızlık yapmazsanız hallederiz.
We're gonna work this out. As long as you don't do anything reckless.
Biz ise sorumsuzca yapılmış bir takım hatalar olduğu kanısındayız.
We were thinking more along the lines of reckless endangerment.
Harika şehrinizde bu kadar pervasızca bir sürücü manevrası gerçekleştirdiğimiz için özür dilerim.
I'm sorry to perform such a reckless driving manoeuvre in your great city.
Pervasızlıkmış.
It was kind of reckless. Oh.
Tamam anladık. Pervasızlıkmış.
Okay, you got it- - reckless, it is.
Pervasız olan rüya değil.
The dream isn't reckless.
Pervasızım.
I was reckless.
Eski Ziva daha pervasız olurdu, saçları daha çılgın.
Classic Ziva would've been more reckless, hair would've been more wild.
Adam Gator'a olanlardan sonra iyice gözü kara oldular.
After what happened with Adam Gator, the two of them, they got reckless.
Örneğin, seni tanımlamak için en çok kullanılan beş sıfat,... "çıkarcı", "seksi",... "dayanıklı", "delidolu", "sürtük."
Top five adjectives used to describe you, for example. Manipulative, sexy, tough, reckless, bitch.
Şartlı tahliyen var ve polise saldırdın.. diptesin
Armed robbery, felony assault against a cop and reckless endangerment. You're on parole, so you just doubled down.
Neredeyse beni, dikkatsizlikten tehlikeye atmaktan suçlayacaklardı.
They almost charged me with reckless endangerment.
Tüm sabahı dikkatsizlikten tehlikeye atmaktan nezarethanede geçirdiğini mi söylüyorsun?
You mean that's where you've been all morning, - in jail for reckless endangerment?
Aptal, pervasız çocuklardık.
Stupid, reckless kids.
Bekçi köpeği istediğini söylemiştin, ve bu köpeğin gözü karadır.
Uh, you said you wanted a guard dog, and this guy... he's reckless... hi! He's...
Yaptığın şey dikkatsizceydi.
What you did was reckless.
Ama yaptığın şey düşüncesizceydi.
But what you did was reckless.
Kendi kafasının dikine gitti.
Reckless endangerment.
Bu Koloni İnşaa Grubu da hayli pervasızmış.
The Colony SEO is pretty reckless.
Neden ani şekilde böyle davrandın ki?
Geez, why were you so reckless?
En kötü ihtimalle, yaptığı kayıtsızlıktır.
- At worst, what she did was reckless.
Bana göre insan hayatına kayıtsız kalınmış bir laubalilik.
I say it's a reckless disregard for human life.
Smithson tarihinde hiç kimse, otoriteyi bu kadar pervasızca hiçe saymamıştır. Unut gitsin, Henry. Yapma baba.
Forget it Henry, no one in the history of Smithsonian has ever shown such a shocking and reckless disregard for authority.
- Çok cesurcaydı, gözü kara ama cesurca.
That was really brave - - reckless, but brave.
- Dikkatsiz sürücümüz nasıl?
- Hey. How's our reckless driver?
- Dikkatsiz biri değil.
- Uh, she's not reckless.
Dikkatsiz şoför psikopat bir katil mi çıktı?
Hey, so reckless driver turned out to be a psycho killer?
Rico'nun anlamsız yok etme iştahı olmasa ne olur? - Bilmiyorum.
Rico's appetite for reckless destruction?
Her halükârda, büyüleyici biri.
H's reckless, sir. And my opinion, dangerously so.
Bence sen tedbirsizsin.
I think you're reckless.
Bence sen kendi hayatında ve bugün hastanın hayatı hakkında tedbirsizlik yaptın.
I think you're reckless with your own life, and today, you were reckless with the patient's life.
Ama Adam'ın gözü kara sürüşü ona pahalıya mal oldu.
But Adam's reckless driving cost him.
Hırslı olduğunu biliyorum ama YOON'u kaçırmak düşüncesizlikti.
I know you're ambitious but kidnapping YOON was reckless.
Seçim için sağlığınızı riske atmak büyük düşüncesizlik.
Risking your health for the election is reckless.
Patavatsız olduğumu biliyorum.
I know this is reckless,
Bu benim kitabımda "kendini bilmez" olarak geçer.
I'd say that's the very definition of "reckless"...
Eğer acemi Asker'in kalbi, Kowalski'nin beyni yada Rico'nun önlenemez imha isteği olmazsa ne yaparız?
What if we didn't have young Private's heart, or Kowalski's brains or Rico's appetite for reckless destruction?
Lyman şirketinin ormanları yok etmesini önlemeye çalışıyoruz.
Yeah, we're trying to stop the reckless development of the forest by Lyman Enterprises.
Düşünmeden hareket etme.
Don't do anything reckless.
Bu çok bencilce ve korkunçtu. Panikledim ve bilirsin...
I know it was a reckless and careless and terrible thing to do, but, I mean, I panicked, you know.
Sizce bu yaptığınız pervasız bir hareket değil miydi?
Don't you think that was a rather reckless thing to do?
Tek hatırlaman gereken diğerlerinin ya dikkatsiz ya da beceriksiz olduğu.
The only thing you should remember is that everyone else is either reckless or inept.
Dikkatsiz ve tehlikeli davranış
Reckless endangerment.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]