English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ R ] / Regular

Regular traduction Anglais

8,815 traduction parallèle
İyi olansa biz normal polisler değiliz.
Good thing we're not regular cops.
Fakat biz mücadelesine sarılmış sıradan insanlarız...
But we're just regular people who're standing up.
Sürtükler gibi fıstık olmak güzel ama normal fıstıkla alakası yok.
Slutty hot is good, it's just not the regular hot.
Düzenli yaşam sayesinde de ilerleme kaydetmişti.
She thrived under the stability of a regular routine.
Adam Dale Carnegie gibi.
Dude's a regular Dale Carnegie.
Yıllardır gören olmamış. Willy Wonka gibi.
No one's seen him in years, a regular Willy Wonka.
Kitlesel yok oluş, gezegen tarihimizin önemli bilgilerindendir.
Mass extinction is a regular feature of our planet's history.
Danışmanlık ekibinizdeki düzenli olarak seks yapan ve cinsel yetersizliğini telafi etmek için esmer tenli insanların kıçını bombalamayan tek kişi olmaktan yoruldum.
I'm tired of being the only person in your administration who's getting laid on a regular basis and doesn't have to compensate for their sexual inadequacy by bombing the shit out of brown people.
Sıradan bir herifti.
He's just a regular bloke, you know?
Normal gorillerden bile korkarım ben.
I'm terrified of regular gorillas.
O sıradan bir polis sadece.
He's just a regular cop.
- Düzenli olarak görüştüğü biri yoktu.
~ No-one regular.
Normal odalardan farklı mı oluyor o?
Are they out of regular rooms?
- Normal yogaya bile gitmedim ki.
- Never even been to regular yoga.
Normal Kraang'den daha kötü ne olabilir?
What's worse than regular Kraang?
Klasik kahve olsun.
I'd like a cup of regular brewed coffee.
Artık sıradan bir ikigen olduk.
It's now just a regular biangle.
- Düzenli olarak.
- Regular hits.
Sıradan.
The regular kind.
Alınmayın ama kişisel güvenliğimi istedim, her zamanki adamlarımı.
No offense, I asked for my personal detail, my regular guys.
Keşlerin düzenli bir programı olduğu görülmüş şey değil.
Junkies aren't known for keeping a regular schedule.
Fırçayı da kırdım ama o normal olabilir tabii.
I broke a brush earlier, too, but that might have been regular.
Gerçek için onu zorlamayın. Şimdilik Homer'a sıradan 10 yaşında ki bir çocukmuş gibi davranın.
For now, just treat Homer just as you would a regular ten-year-old boy.
Onu o yetiştirmiş ve çalışan personele göre düzenli bir ziyaretçi.
She raised him, and, according to the staff here, he's a regular visitor.
Normal satrançtan daha mı heyecanlı?
More exciting than regular chess? !
İnsan boyutundaki heyecanlı sıradan bir satranç.
It's regular chess with human-sized thrills.
Müdavimler öğle yemeğini onun yanında yedi.
Regular visitors ate lunch in his wing.
Onunla düzenli aralıklarda görüşmeye götürüleceğim ve aramızda bilgi alışverişi yapacağız.
I will be taken up to meet with him at regular intervals and will be passing on... uh, passing on information.
Düzenli olarak Boulder City civarında çeşitli ATM'lere uğramış.
She made regular visits to several ATMs in your Boulder City neck of the woods.
Sıradan bir adam sanırım.
What did he look like? Oh, just a regular guy, I guess.
Sarah'nın normal yaşamından tüm eşyaları yasaklamıştım bu da tepemi attırdı.
I forbade any items from Sarah's regular life, - and that threw me off.
Bu akşam Woodlawn Colonels'a meydan okuyacaklar ve bu bir rutin olmalı, düzenli bir sezon maçı ve altı sayı avantajlılar.
Now, tonight, they square off against the Woodlawn Colonels, and this should be a routine, regular season ball game, as they're favored by 6 touchdowns.
Patlamış mısır, şekerleme falan normal bir çocuk gibi hissetmesine yardım ederdi.
Popcorn, candy, the whole shebang, just to help him feel like a regular kid.
Peki normal bir çocuk gibi hisseder miydi?
And did he? Feel like a regular kid?
Düzenli orduya dahil olmanız için yemin etmeniz gerekiyor.
You will need to take an oath to be integrated into the regular army.
Biz de sizin gibi askeriz.
We are regular soldiers like you.
- Olağanlardan değil, hayır.
Not a regular's, no.
40 şişe normal doksurubisin, 20 şişe liposomal doksurubisin.
40 vials of regular doxo, 20 of lipsomal doxo.
Sen büyük ihtimal sıradan şeker bir kızsın'dır değil mi?
You're probably just a regular, sweet kid, right?
Josh Maggie ile çıkarken normal yiyecekler yiyordu. Ve özel bölgelerini yıkıyordu.
When Josh was dating Maggie, he ate regular meals and washed his private parts.
Şunu söyleyeyim, burada bir hapishane ortamı yaratıyoruz,... yöntemlerimizden birisi de belirli aralıklarla sayımlar yapmak.
We are recreating a prison environment here, and one of the ways that we do that is by instituting regular counts.
Memur Bryson, kocamın restoranında düzenli bir müşterimiz.
Officer Bryson is a regular at my husband's restaurant.
Ama bence ona göre, küçüktür onlar.
But I bet to him, it's a regular cookie.
Şeyle ilgili yaşanmış şeylerle ilgili.
About what? About... things that have happened. Regular sessions.
Sıradan müfredattan sıkılınca ufkunu genişletmek istersin dedim.
Thought you might wanna expand your horizons when you get bored of the regular curriculum.
Araba sürmenin nasıl bir şey olduğunu merak ettim. Gap'tan kıyafetler alıp giymeyi, McDonalds'tan yemeyi. Normal bir liseye gitmeyi merak ettim.
I wondered what it would be like to ride in a car... wear clothes bought from the Gap, eat McDonald's, go to regular high school.
FRANCES ŞİMDİ KURT VE COURTNEY İLE YAŞIYOR
Frances now lived with Kurt and Courtney, but the couple had to submit to regular urine tests and a socia worker had to check up on them periodicaly to make sure they were raising their child in an acceptable manner.
- Düzenli olarak bir yakala, bir bırak.
Regular catch and release program.
Anlıyorum Ayrıca düzenli Flamingo üzerinde Cienzo s pizzacı de.
I understand that you're also a regular at Cienzo's Pizzeria on Flamingo.
Elf kulakları joker, joker kulakları normal kulak.
Elf ears are wild, joker ears are regular ears.
Bir özel dedektifin düzenli çalışma saatleri olmalıdır.
A private investigator must keep regular office hours.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]