Rengarenk traduction Anglais
235 traduction parallèle
Rengarenk kelebeklere dönüşürler.
That one will become a lovely butterfly
İyi eğlenin kızlar. Böyle rengarenk elbiseler giymek çok hoştur.
Have fun, girls, in your pretty dresses. ( Chuckles )
Tüm şehir süslendi ve rengarenk.
The city is all dressed up and full of color.
Başkent Elysium City palmiyeli bulvarlar... ve rengarenk boyalı evleriyle güzel bir metropoldür.
"Elysium City, its capital, is a beautiful metropolis... "... of palm-lined boulevards, handsome public buildings and colorful stucco homes.
Güzel bir bilezik gibi rengarenk miydi?
All different colours, like a pretty bracelet?
Eğer boğazımı doyurmazsan rengarenk bir yılan olacağım.
I'll be a ring-tailed sidewinder, if you don't raise my gorge.
Gerçek bir caz, ikimizin arasında... Melek, kelebek veya kuş cenneti gibi rengarenk.
That's real jazz, with us in the middle of it... like angels or butterflies or birds of paradise bursting with color.
Ama yangın gibi değil, rengarenk....
We still can't set it on fire, although....
Rengarenk değil mil?
There, aren't they colourful?
Hem de rengarenk bir biçimde!
In Technicolor.
Neden rengarenk bayrak taşıyorsunuz Bay Shahbandar?
Why do you fly the multi-coloured flag Mr Shahbandar?
Menekşeler, biberiye, rengarenk "bennüm" düğün buketim!
Pansies, rosemary, violence, mah wedding bouquet!
Rengarenk, şekil şekil.
All colors and shapes.
Ama şimdilik, çöl, sevimsizliğine tekrar bürünüyor ve rengarenk geçen birkaç hafta sanki hiç yaşanmamış gibi.
For now, the desert reverts to bleakness and those few weeks of color seem as if they never happened.
Rengarenk bir saray, hemen!
A colorful palace
Tüm pazar alanını devasa rengarenk sirk çadırına çevirmek istiyorum.
Turn the whole marketplace into a gigantic multi-coloured marquee.
Rengarenk güve!
Motley moth!
Ona Karanlıklar Efendisinin sahip olmasındansa... rengarenk Saruman'ın sahip olmasını yeğlemez misin?
Would you rather see the Dark Lord have it... or Saruman of many colors?
Ağaçlar rengarenk çiçekler açtı.
Flowers are in full bloom Full bloom
Deniz kenarında bir sürü ahşap soyunma kabini var... kapıları rengarenk.
At the beach, there are wood cabins with doors of all colors.
Kalbim rengarenk bir deniz kabuğu Sakin denizde kürek çeken
" My heart is like a rainbow shell That paddles on a halcyon sea ;
'İspanyol kalyonu dünyanın farklı okyanuslarından''toplanan rengarenk balığa ev sahipliği etmektedir.'
'The Spanish Galleon plays host to many colourful fish'that we have assembled from the different oceans of the world.'
Rengarenk kiremitli çatılarımız, tipik Arnavut kaldırımlı sokaklarımız ve çok zengin tarlalarımız var.
We have colorful tile roofs, typical cobblestone streets... and very rich fields.
İnsanlar... güzel atları... rengarenk giysili jokeyleri, ve- -
People go... because ofthe beautiful horses... and colorful jockeys, and- -
Ve şelaleler, yeşil yapraklar, dağlar, rengarenk hayvanlar ve kuş benzeri canlıların uçuştuğu harika bir yer görmüşler.
And they see a beautiful world of waterfalls, green leaves, mountains, coloured animals and birdlike creatures flitting about.
Muzaffer kornolar ve rengarenk danslar... çiçekler ve gülümsemeler, cesaret ve güç.
Triumphant fanfares and colorful dances... flowers and smiles, courage and strength.
"Bana rengarenk aşkın rüyasını verdi"
"he gave me the colourful dreams of love"
"Golf toplarının yuvarlandığı yerden sonra rengarenk afişler vardır orada yeni talimatlar bulacaksın, işte burada."
"Where tracks and golf balls roll and wind. Round colored banners of all kind. Here, new instructions you will find."
Bir çeyrekliğe, rengarenk çimento topları mı?
Multicoloured cement balls for a quarter?
Bütün çiçekler açmıştı... ve rengarenk yazın tatlı kokusuyla beraber... babamız eve dönmüştü.
All the flowers were in bloom and along with the color and the sweet smell of summer our father had come home.
Bana, rengarenk bir otobüsün içindeki çıldırmış bir keşifçiye inanacağını mı söylüyorsun?
You mean to tell me you're gonna believe what a crazy surveyor in a psychedelic bus says?
Bu nedenle kökleri derine inmeyen bitkiler dağın bu bölümünü geniş geniş kullanır. Yaz gelince rengarenk bir görüntü ortaya koyarlar.
So shallow-rooted plants have these parts of the mountains largely to themselves, and in summer they bring a rich display of colour.
Rengarenk sesler, Çeşit çeşit duygular.
So many colours of sound, so many changing moods.
Başının üstü rengarenk tüylerle süslenmiş, herkes dehşete düşmüş.
It's still beating above his head, bedecked with multicolored feathers. Everyone's in awe.
Missouri'de rengarenk giyiniyordunuz herhâlde?
Back in Missouri, you probably wore many colours.
Şöyle ki bir gün gelir her yeni olgunlaşan erkeğin hayatında önüne rengarenk ve güzel çiçekler çıkar.
You see there comes a time in every young man's life when he enters the fragrant garden of beautiful flowers.
Ancak bu ne onun hevesini, ne de burada saatlerdir bekleyen rengarenk hayranları- -
"... any of his enthusiastic and colorful followers... " "... some of whom have been queuing here since late last night. "
Şu rengarenk ufaklıklar yumurtayla dolular...
This little motley devil is full of eggs...
Rengarenk ağzı ve ötüşüyle kuluçkadaki bülbül yavrularının sesini taklit eder ve bülbülün karşı koyamayacağı yemek bulma gereksinimini oluşturur.
Its brilliantly-coloured gape, together with its call, that mimics the sound of a brood of warbler chicks, constitute a demand for food that the warblers find irresistible.
Uçuşan rengarenk kuşlara bakın.
Look at these brightly colored birds as they flit here and there.
Özel canlı rengarenk parıltısız, geri çekilebilir tank mı bu yoksa?
Is that a custom Living Color anti-glare, retractable-top tank?
orada, rengarenk bir eşarp.
A coloured dress there.
Ve güneş enerjili bu ayna elimdeki rengarenk fırıldağı döndürecek kadar enerji toplayabilir.
And this one solar collector can gather enough energy... to run this colorful pinwheel.
Rengarenk ibiklerini sergilerler rakiplerden biri geri çekilene dek.
They show off their colourful crests until one competitor backs down.
Karanlık çökmüştü. ABD Başkanı Grover Cleveland'in düğmeye basışıyla birlikte tüm fuar alanı, florasanların ve rengarenk projektörlerin göz kamaştırıcı ışıklarıyla aydınlanıvermişti. Dünyanın, o güne dek gördüğü en inanılmaz ışıklandırma gösterisiydi.
Night fell, President Grover Cleveland pressed a button and the fairgrounds exploded with brilliant tube lighting and multicolor searchlights the most incredible display of lighting the world had ever seen.
- Rengarenk.
- Technicolor.
Rengarenk giyinir. Dans etmeyi bilir. Annesine elbette çok bağlıdır.
He color-coordinates his clothes, he can dance, he's certainly very attached to his mother.
Rengarenk bir çiçek çelengi yapsam iyi olacaktı.
I should have done a colorful flower garland.
Kısa ama rengarenk geçmiş Bilgisayar endüstrisi herşeye hakimdi Windowsçular tarafından.
For most its short, but colorful history, the computer industry has been dominated by the Windows operating system.
Yine rengarenk, çevirme kolu olan bir kutu var. Kol çevirilince, büyük şok, bir soytarı çıkıyor.
Another colourful box with a crank that I'm expected to turn until - big shock - a jack pops out.
Yolu rengarenk güllerle süsleriz.
We could line the front path with multicolored roses.