Rights traduction Anglais
8,706 traduction parallèle
Medeni haklar hareketinin şiddet karşıtı önderi Dr. Martin Luther King Memphis, Tennessee'de vurularak öldürüldü.
Dr. Martin Luther King, the apostle of non-violence in the civil rights movement, has been shot to death in Memphis, Tennessee.
Medeni haklar hareketinin içinde yer aldığıma pişman değilim.
I wouldn't change being part of the civil rights movement.
Medeni haklar hareketi açısından ne kadar mesafe katettik?
In terms of the civil rights movement, how far have we come?
Medeni haklar filan yok!
There aren't any civil rights!
Medeni haklar hareketi filan yok.
There's no civil rights movement.
Yaklaşık 25 sene önce Taşkent'ten Andijan Bölgesine kadar uzanan bir boruyolu hattını yapma hakkını Amerikan şirketi Anneca Oil'e sattı.
Almost 25 years ago, my country sold an American company Anneca Oil, the rights to build a pipeline through Tashkent to Andijan region.
Anneca Oil hakları nasıl satıldı tüm detayları bilmek istiyorum ne kadara gittiğini, ikramiyeler yükümlülükler ve tüm katılımcılar dahil.
I need all the details of exactly how the Anneca Oil rights were sold for how much, including gratuities, contingencies and all the participants.
Yalan. Hakları o yıl onlara sattım ve hemen ilk boruyolunu yaptılar.
I sold the rights to them that year and they built the first pipeline right away.
Benim de haklarım var.
I have rights, too, you know.
Hakları olanlar sadece suçlular değil.
It's not just the criminals that have rights.
Film hakları, spin-offlar, talk şovlar, ticari satış.
Movie rights, spin-offs, talk shows, merchandising.
O halde, hastalarının haklarıyla kendini yeniden tanıtmak zorundasın. Bu seni, zamanında vücudum ve bedenimin bütünlüğü tehdit oluşturduğunda istenen tüm bakımı yapmanı sağlar. Nezaket ve saygı ile...
Well, then you have to reacquaint yourself with the patient bill of rights, which obliges you to provide any and all requested care in a timely fashion when the integrity of my health and body is threatened, doing so with courtesy and respect...
Hasta hakları izin alınmasını imkansız kılıyor.
Patient privacy rights make it impossible to get a warrant.
İnsan hakları avukatıdır.
Civil rights lawyer. He's funny.
Teknik olarak, Humanich'lerin hakları yoktur.
Technically, Humanichs don't have rights.
Bazen hakların için savaşmak zorunda kalırsın, Richard.
Sometimes you have to fight for your rights, Richard.
Size daha çok benzememizi istiyorsanız, bize de eşit hakları verin.
If you want us to be more like you, then give us the same rights.
Saygısızlık etmek istemem, ama hakkı var.
With all due respect, she has rights.
Sizi apaçık ortada yakaladılar.
You know, they had you dead to rights.
Hindistan'da haklar mı?
Rights.. In India?
Kişisel ağlarınızı size sağlamış olduğum haklar, varlıklar ve sorumluluklarınızı yerine getirmek için kontrol edin.
Confirm in your own network about the rights and obligations I entrusted you.
Sigorta şirketlerinin halefiyet hakkı var.
Now, insurance companies, they have subrogation rights.
Haklarımı biliyorum, size yardım etmek zorunda değilim.
I know my rights, I don't have to help you.
Fakat bunu yapmadan önce haklarından yararlandırıldığına ve usullere uygun sorgulandığına dair kanıt almamız gerekiyor.
But before we do, we need evidence that you were given your rights and were questioned according to protocol.
İdam işlemi sırasında, mahkeme haklarınız korunduğundan emin olmak istedi.
The court has asked me to make sure that your rights are protected during the execution process.
Shield Kilisesi, çok eşlilik, kıyamet paranoyaları, ritüelleştirilmiş büyük ve küçük insan tacizlerinin odak noktasıdır. Ayrıca, vekalet ücretinin olduğu bir ülkede, en göze çarpan insan hakları avukatlarının dördü de Kenyon'da.
The Church of the Shield is a cesspool of polygamy, doomsday paranoia ritualized elder and child abuse but he also has four of the most prominent civil rights attorneys in the country on retainer.
Bu, özel bir şirkete kayıtlı şahsi bir eşya ve siz kişilik haklarını çiğneme konusunda biraz hızlanmışken yasal sürece başvurmak yapılacak son şey olur.
This is private property held by a privately owned company, and as you're on a bit of a tear in the "trampling of personal rights" department, the last thing I'd be getting is legal.
Ben oraya girişin sadece erkeklerle kısıtlandığını sanıyordum.
Those gentlemen have exclusive rights to that Paradise.
- Avukatların kendini savunma hakkı yok mu?
Don't they defend lawyers'rights?
"Tüm insanların eşit yaratıldığını Yaradanları tarafından kendilerine devredilemez hakların verildiğini ve bu hakların arasında yaşam özgürlük ve mutluluğa erişme haklarının bulunduğu gerçeklerinin apaçık ortada olduğunu kabul ediyoruz." *
"We hold these truths to be self-evident, that all men are created equal..." ( men shouting affirmations ) "... that they are endowed by their Creator with certain unalienable rights ; "
- Haklarımı biliyorum.
I know my rights.
Bu insan haklarına aykırı, anlıyor musun?
That's a violation of his civil rights, you understand that?
Silahlanma hakkınızı kullanmanıza nasıl yardımcı olabilirim acaba?
How can I help you exercise your Second Amendment rights this evening?
Bizim de haklarımız var.
We got rights!
Haklarınız var.
You do have rights.
Haklarını okuyun.
Read'em their rights.
Yasal haklarımızla hareket edeceğiz.
We'll be acting within our legal rights.
Ne olacak ki? İki tane yumruk salladım. Yüzüne iki tane çaktım, o kadar.
I threw a couple of good punches... two rights to the face, and it was all over.
Bizim durumumuzun bununla alakası yok.
That deprives Norwegian citizens civil rights. It is a far cry from the situation!
Ama ilk önce o bana saldırdı yani vurmaya hakkım vardı.
But she attacked me first, which means I was within my rights.
Onu bağladım ve üniformalarım üzerimdeydi. Ve ona haklarını okudum.
I tied him up and I kept my uniform on and proceeded to read him his rights.
Kutzler, hakları kapsamında açıklama yaptı.
Kutzler was within his rights to be out.
Sana isim haklarını satmıyorum Malory.
I'm not selling you the naming rights, Malory!
Haklarını okuduktan sonra avukatını arayacağız.
We'll go ahead and call your attorney right after we get done reading you your rights.
Buradan sola dön, iki kere sağ yap kombinezon reyonunda olacaksın.
Take a left out of here, two rights, you'll be in Lingerie.
Babanızın size olan yükümlülüğünüzden vazgeçmesi demek.
It means that your father gives up his rights to you boys.
Sürpriz bir gelişme sonucu Mary Hart Show soygunun güvenlik kamerası görüntülerinin tüm haklarını aldı.
Well, in a surprising turn of events, the Mary Hart show has obtained exclusive rights to the security footage of the actual mugging.
Haklarımı biliyorum.
I know my rights.
Çoktan ellerinde olmayan ne tür haklar istiyorlar ki?
- and the pursuit of happiness. " ( cheering ) What kind of rights do they want they don't already have?
Bizim durumumuzun bununla ilgisi yok.
That deprives Norwegian citizens civil rights. It is a far cry from the situation!
Eşit Haklar Tasarısı için yürüyüşe katıldım kampüsün ortasında sutyenimi yaktım.
I marched for the Equal Rights Amendment,