Roam traduction Anglais
798 traduction parallèle
Sizleri çok uzak gezegenlere yolculuğa çıkarıcağız, Oralarda muhteşem yaratıklar geziniyor olabilir.
We'll take you on a journey to faraway planets, where amazing creatures may roam the lands.
Birinci sahadan, ikinci sahaya, üçüncü sahaya kadar gideceğiz.
From first base to second base to third base, we roam.
O hep hep orada, beni, sokağa çıkmaya zorluyor, sürekli beni takip ediyor.
Always always I have to roam the streets and I always sense that someone is following me.
Seni bulmak umuduyla şehirde dolanacağım
I'll roam the town In hopes that we'll meet
" Senin yerlerini dolaştım.
" I roam through your places.
Karartmadan sonra sokaklarda kedi ve köpekler dolaştırılmayacaktır.
No dogs or cats will be allowed to roam the streets after dark.
Nerelerde dolaştığının önemi yok.
? No matter where you roam?
Nerelerde dolaştığının bir önemi yok.
? No matter where you roam?
Dikkat et düşecek elinden şişin, emin ol mutlak, baladın sonunda bitiktir işin.
Something to turn on my fancy roam, free for a time till the rhyme's recall, then as I end the refrain, thrust home!
Biz fakir rahipler başkalarının sevgisi için dünyayı dolaşırız.
We poor monks roam the world for love of others.
Bir psikopatın dışarı çıkıp azman bir tavşanla etrafta dolaşmasına izin verdin.
You've allowed a psychopathic case to walk out of here and roam around with an overgrown white rabbit!
Gözün dışarıları da olursa "Joe'yi idare eder, ta ki daha iyisi çıkana kadar" diyorsan tatlım başka kapıya.
So if that little eye is gonna roam... If what you think is, "Joe's all right until something better comes along" honey, you'd better take another streetcar.
Niye hayvan avlamak için devamlı orman arşınlayayım?
Why should I hunt for animals And through the jungle roam
Serseriliğe meyilliymiş
He was inclined to roam
Ormanda senin gibi masum köpekleri arayan bedensiz kötü ruhların olduğunu bilmiyor musun?
Don't you know that there are evil spirits without bodies... roam the forest looking for unsuspecting dogs like you?
Deniz her şeydir,... aylak aylak dolaşabileceğim, uçsuz bucaksız, su dolu bir depo.
The sea is everything - - an immense reservoir of nature, where I roam at will.
Adam geceleri burada... dolaştığını biliyor mu?
Does Adam know that you... roam around over here at night?
Beni başkalarının kollarına attığını
How it always makes me wanna roam
Seni burada bırakacak ve hazine aramak için dünyayı dolaşacak kadar akılsız mıyım?
Am I a fool to leave you here and roam the world seeking for treasure?
Elde silahla bu savaşı sürdüreceğiz.
With pistol in hand we'll roam that battleground.
Ben dolaºirken
As I roam
- Seni dolaşasın diye mi bıraktılar?
- You mean they let you roam around?
Bu nedenle, kendi işimde, yedek bir tane olmadan etrafta hiç dolaşmam.
Therefore, in my work, I hardly dare to roam about without one spare.
d d Ve ne başkasının peşinden koşacak ne de âşık olursan d
# And never roam and love another
- d niye hiç başkasına yanaşmayacağımı... d
- # Why I'll never roam... #
Düşündüm de... şu sözünü ettiğin George Kaplan'ı bulmak için... Şikago'da dolaşman hiç güvenli olmaz.
I've been thinking it's not safe for you to roam Chicago looking for this George Kaplan you've been telling me about.
"Dünyanın sonuna doğru rastgele dolaşacağım."
I will roam aimlessly to the end of the world
Bert'le ben çocukken bu tepelerde koştururduk.
Me and Bert used to roam all over these hills when we were kids.
- Sürümüzün dolaşabileceği
Where ourpopulation can roam
Bir yer bulmadan, öyle sokak köpeği gibi dolaşamam.
I can't roam out like a stray dog before I find some place to go.
Gecenin bu saatinde neden koridorları arşınlıyorsunuz?
Why do you roam the late night corridors?
O kör olası çiçeklerini satarken sürtsün diye şu kahrolasıca Londra şehri.
The'ole ruddy city o'London to roam around in selling''er bloomin'flow'rs.
sürüklenen duygular şehri turlayan erkekler
Sentiments adrift Men roam the city
Kimimizi denizleri dolaşmaya iten muhteşem bir belirsizlik vardır.
There's such a magnificent vagueness that drives some of us to roam the sea.
Nerede olursam olayım benimlesiniz
You're with me no matter where I roam
On bin mil uzaklaşsam bile
Though I may roam 10,000 miles
Nereye gidersem gideyim benimlesiniz
You're with me no matter where I roam
Aylak aylak gezmesi için artık çok büyük bir aslan Nuru veya kendisi ile olsa bile.
She's too big now to be allowed to roam about even with Nuru or yourselves.
Güzelim vatanımızın her yanını gezmeyi ve köşe bucak, dere tepe her yeri keşfetmeyi planlıyorum. Bu benim gençlik hayalimdi.
I'm going to roam all over this great big beautiful land of ours and explore every cranny and nook and hill and dale that I ever dreamed of in my youth.
Nereye gidersem gideyim Nereye takılırsam takılayım
Wherever I wander Wherever I roam
Yoksa aylaklığa başlarım, ve nerede olacağımı biliyorsunuz,
♪ Or I'll begin to roam ♪ And soon you know where I will be
Hiçbir şey ona kırda dolaşmak kadar keyif vermiyor.
Nothing gives him more joy than to roam in the countryside.
Şehirde cirit atan 30 katilden biri.
One of the thirty murderers that roam free in this city.
Güneşin ölümsüz elinin dokunduğu, özgür ve yüce, beni eve götüren bu patikada gezinmeyi seçtim.
On this path I choose to roam free and high, it leads me home touched by the sun's eternal hand
Sürü halinde dolaşırlar Dünyaya kötülük saçarlar
Perpetrating evil As they roam the earth in hordes
İkinin birlikte dolaşıyorsunuz!
You roam about both of you, always together!
Buradan toz olup bütün bu bokluklardan uzak duracaktım aylak aylak dolaşıp herşeyi gömecektim ve gerçekten iyi zaman geçirecektim.
I was gonna bug out and be free from all this bullshit... and roam around and dig everything... and really have a good time.
Kasvet ve aklıselimle uzanır ve düşünülmüş en tuhaf projeyi yaratır. Bir şövalye olmak. Dışarı fırlayıp macera arayışıyla dünyayı dolaşmak.
He lays down the melancholy burden of sanity... and conceives the strangest project ever imagined... to become a knight-errant, and sally forth... to roam the world in search of adventures... to right all wrongs, to mount a crusade... to raise up the weak and those in need.
Big T Show'a hoş geldiniz. Tatlı ruhların kız kardeşlerinin dolaştığı evimin arkasında
Welcome to the Big T show, back in my home where the sweet soul sisters roam.
" Oh, give me a home where the buffalo roam.
Oh, give me a home where the buffalo roam
" Bizonların koşuşturduğu...
" Where the buffalo roam