Roots traduction Anglais
1,979 traduction parallèle
İşte burada Müslümanlarla irtibata geçmiş.
It's where he got in touch with his Muslim roots.
Ama madem sen kalmaya niyetlisin... Hayır, hayır.
But, you know, if you're putting down roots... no, no.
Bu ormanların kökleri kıvrımlıdır ve bu kıvrımlar balıklar ve yumuşakçalar için bir barınak oluşturmaktadırlar.
Their roots entwine and form a shelter for the fish... and mollusks that come to breed.
onlara karşı koyan ne bitki örtüsü var nede bitki kökü. toprağı tutan hiçbir şey yok.
With no vegetation and no roots to reinforce them, nothing holds the soils back.
Mangrov köklerinden oluşan labirent adalardan atılan çökeltileri tutarak mercan resifini, alüvyona boğulmaktan kurtarır.
The labyrinth of mangrove roots... captures sediments washed down from the islands... keeping the coral reef from being smothered in silt.
Köklerin labirenti, birçok canlı için izbe bir yaşam ortamıdır.
The maze of roots is a shadowy habitat for many creatures.
Bir Şeritli Kedibalığı sürüsü, köklerde ve alüvyonlu dipte gelişen alglerle beslenir.
A swarm of Striped Catfish feeds on algae growing on the roots... and on the silty bottom.
Düşünüyordum da Liz belki de artık biraz kök salma zamanı gelmiştir.
I've been thinking, Liz. Maybe it's time to put down some roots, find a place of my own.
Onları evlerinden koparıp ülkenin öbür ucuna götüren ben değilim.
i'm not the one who keeps pulling up their roots and taking them across country.
Ve sadece onu. Blekuayr güçlü kökleri var.
Blackweir has strong roots.
Yeter! Şimdi kökünü sökeceğim o bitkinin.
- That's it, I'm tearing it up, from the roots.
Kök salıyorsun.
Putting down roots.
Chopstick cin milletini daha yakindan tanima sansina sahip oldu.
Chopstick was delighted to discover his Chinese roots.
Biliyor musun, Ivy'nin haklı olabileceğini düşünmeye başladım. Belki de gerçekten Don Ready'nin bir yuva kurarak bu çılgın dünyaya kök salmasının vakti gelmiştir.
You know, I'm starting to think that maybe Ivy was right, maybe it's time for old Don Ready to settle down and plant some roots in this crazy old world.
Paxton ve haydut arabası benim kök salmak istediğim yere park edilmişlerdi.
Paxton and the Bandit Car were just parked on the spot where I intend to plant some roots.
Sen, Ferret, delikanlı ol, adamım.
Yo, Ferret. This ain't Roots, man.
Buraya yerleşebilirsin.
You can put down roots here...
Ömür boyu kaçmaya çalıştığın karanlık şimdi sana evine dönmeni işaret ediyor.
The darkness that you are trying to avoid... says you must return... to your roots.
Kendisi bir Gore * idi, kökleri koloni zamanlarına dayanır.
She was a Gore, roots going back to colonial times.
Burada bulunan herkes hepimiz aynı ailedeniz hepimiz aynı köklere sahibiz...
And we're all here meeting. We are of the same family we share the same roots.
Kökleri orada.
His roots are there.
Ağacı kökünden sallayacağım, meyveleri toplayacağım sonra ağacı koparıp atacağım da neler olduğunu anlayacağım.
I'm gonna shake the tree from the roots and rake up the fruits rip it up out the ground, find out what's going down.
Aynısı işte, kökler vajinal bölgeden dışarı fışkırıyorlar.
It's the same, the roots protrude from the vaginal area.
Kimse kim sonuçta birine ötecektir.
No matter who you are, is not going to betray if you suck daisy roots.
Yüceliği köklerini toprağa salmasından dönüşümlülüğü ise büyük bir ağaçtan daha çok kendine yetebilmesinden gelir.
Transcendent'cause its roots are planted in the soil and transmuted from a greater tree and yet still sufficient unto itself.
Kökler çürümüş müydü veya...
Were the roots rotting, were...
Buraya yerleşecek misin yoksa veda mı ediyorsun?
Are you going to grow roots here or are you going to say goodbye?
Bütün toprakların bu kadar derin olmadığı çok açık, diyelim ki burada bir kaya yatağı var, toprak inceldikçe, çok yıllık köklerin toprağı koruması daha da önem kazanıyor.
Now not all soils are this deep obviously, but the thinner the soil let's say we have bedrock right here the thinner the soil the more important it is to have the perennial roots to protect that soil.
Bir grup genç şehir sakini, Brooklyn'den yukarı New York'a yeni kökler salmaya taşındı.
One group of young city dwellers moved from Brooklyn to upstate New York to put down new roots.
Köklerime dönüyorum.
I'm returning to my roots.
Kök ve solucan yedikten sonra, gerisi vız gelir.
After roots and worms, you can do without a lot.
Ama yine de, ara sıra özüme dönmek çok eğlenceli oluyor.
[Narrating] But I still enjoy going back to my roots every now and then.
Soğanın sırrı ; yarım haldeyken doğrayın ama kökleri kalsın. Sonra da dikey dilimleyebilirsiniz.
The trick to onions, cut them in half lengthwise, but leave the roots on, then make your vertical slices.
Kökleri toplamak için büyüye gerek yok.
Gathering roots has no need for it.
Ona sözcüğün latin kökenden türediğini göstermeye mecbur hissettim kendimi. "Ölüm" sözcüğü ve yönelme zarfı "- e" ile birlikte, "ölümüne"
I simply felt obliged to point out the word derives from the Latin roots ad, "to," and mors, "death." "To death."
Jason her zaman ezilen kişiydi ve herkes ezilenleri destekler.
Jason's always been the underdog, and everybody roots for the underdog.
Köklerin arasına uzan.
Lie among the roots.
Ağaçlara geri dön ve Köklerin arasına uzan.
Go back to the trees and lie among the roots.
Ağaçlara dön ve Köklerin arasına uzan.
Back to the trees and lie among the roots!
Aile olmaz, kökler olmaz.
No family, no roots.
Amerikan Ulusalcılar Birliği'nin son yerleştiği yer San Bernardino.
Last place the League of American Nationalists put down roots was San Bernardino.
Zobelle köklerini salıyor.
Zobelle is putting down roots.
Mirasının kökenine dönüyor,
Returning to the roots of his legacy,
Ne demişler "Evden çok uzaklaşırsan kökünü unutursun."
Someone once said, go too far from home and you will lose your roots
Kökler daha iyi tutunabilir.
So the roots really take hold.
Roots filminde küçük bir rolü, The Towering Inferno filminde muhteşem sahneleri vardı.
Had a bit part in Roots. Couple of great scenes in The Towering Inferno.
Basketbol oyuncusuydu ve Roots filminde oynamıştı.
He was the basketball player and he was in Roots.
Albüm iki günde, altın plak ödülü kazanır.
It took them back to their roots - the blues.
Buraya iyiden iyiye yerleşiyorsun.
You really are putting roots down.
Kriz dönemleri, şuan içerisinde bulunduğumuz kriz gibi geçmişimiz hakkında düşünmek için çok iyi bir zaman. ... sürekliliği düşünmek için, köklerimizi düşünmek için.
So a period of crisis, like the one we are in, is a very good time to think about history to think about continuities, to think about roots.
Demek çekilerek koparılmışlar.
And the roots were still attached.