Route traduction Anglais
7,422 traduction parallèle
Alipur yolundaki otobüs efendim. Chhammo Diwani'ye gidiyor.
It's en-route to Alipur, it's called Chhammo Diwani.
Daha önce bu rotadan ilerledin mi?
Have you sailed this route before?
6W9 yolda.
Six-William-Nine, en route.
80. yolda bir konserve fabrikası var.
Got a canning factory off route 80.
Ne yaptınız, manzaralı yoldan mı geldiniz?
What'd you guys do, take the scenic route?
Çıkış yolu açık mı?
Is the exit route clear?
Rota 17C.
Route 17C.
Bu rotayı takip edecek.
This is the route it follows.
Bir çıkış yolu bulmalıyız.
We need an escape route.
Usule dayalı bir yol kesinlikle.
A procedural route is clearly...
Bu yola gireceksek her müttefike ihtiyacımız var.
If we're gonna go this route, we need every ally we can get.
Gemiler hâlen açılıyorlar, yolcular ve kargo da dolayısıyla.
The ships still sail, the passengers and cargo are still en route.
Sana sinemada çalıştığımı anlatabilirim biraz da gazete dağıtımında 8 km bisiklet sürüyordum
I could tell you about working at a movie theater, some paper route.
Paket yolda.
Package is en route.
Rotayı alternatif devam edin.
Proceed to alternate route.
Eğer rota 17 denemek isteyebilirsiniz.
You might want to try Route 17.
M.E. Wagon Sunset ve Highland yolunda.
M.E. Wagon en route to Sunset and Highland.
En kısa yolu bul.
The shortest route.
Font, Funkhauser ve Jacocks'ı al ve kızın okula giderken kullandığı tüm yolları araştırın ve yolu hiç satıcılardan biriyle kesişmiş mi bakın.
Jacocks, and go and check out every route that the girl could've taken to school, and see if her path might have crossed with one of the dealers. Jacocks is at an FBI training seminar.
O kapıya bakıp, kaçış rotan mı diye merak ediyorsun.
You're looking at that door, wondering if that's your escape route.
Cadde'deki park gibi mesela.
Like the park on Route Nine.
Kendi refahınız için çalışmanız bittiğinde rotamız üzerindeki herhangi bir kolonimize sizi bırakabiliriz. O zamana kadar bize aitsiniz.
When you are done working off your fare, we can drop you off at any one of the colonies along our route.
Lucy yolda, gidelim!
Lucy's en route, let's go!
Johnny, manzaralı yoldan mı geldik?
Johnny, did we take the scenic route?
- Gemi yolda.
Ship en route.
Orinoco mümkün olan en yüksek hızla gidiyor ama hâlâ iki günlük yolculukları var.
The Orinoco's en route at best possible speed, but they're still two days out.
Tekrar sıkıştırılamayız, hangar bölümüne sorunsuz ulaşmalıyız.
We can't get pinned down again, we need a clear route to the hangar bay.
- Başka bir yol lâzım.
I'm gonna need another route.
Ayrıca senin de ikincil yolun olacak.
And that's your other route.
Aman ya, Miami yolundan gitseydim keşke.
Oh boy, I should have taken the Miami route.
Harita üzerinde yan cadde ve arka yolları çizdim.
You know that. I got a route mapped out through side streets and back roads.
Yine de onları izleyip yoldayken durdurabiliriz ama fırsat kaçıyor.
We can take him out en route, but the window's closing.
Uçak yolda.
The plane is en route.
Giriyoruz.
We're en route.
Ambulans sizi bekliyor. Üniversiteye giden yolların güvenliği de sağlandı. Eğer beni takip ederseniz...
We have an ambulance waiting and have secured the route to the University Hospital, if you'd like to follow me...
Mahkum ile gidiyorum, çünkü Jackie he zaman polis güzergahında.
I'm going with prisoner,'cause Jackie's already been the cop route. Oh.
- Anlaşıldı, tamam.
Three Niner Alpha, roger. Your ride's en route.
Konvoy yolda ve hava desteği talep edildi.. .. onlar gelene kadar dayanacaksınız.
Convoy's en route and Zero's pushing fast air, but you're gonna have to hang in there.
Afgan Ordusu ateş açıldığını bildiriyor.
AA reports taking fire, I-route 1 and Alpha 7-5.
Arka taraftan, asma bahçelerinden geçip.. .. Hyena yolu üzerinden tahliye edileceğiz.
We'll exfil down the back side, through the grape fields and get picked up en route Hyena.
99T yola çıktı efendim.
We got Niner Niner Tac en route, ma'am.
Ürdün Nehri'ne 3 km uzaklıkta, Route 90'ın sağında bir patlayıcı.
An IED right off Route 90, three kilometers from the Jordan River.
Adamlarımı tüm vadinin en tehlikeli bölgesine gönderen BM'in kendisi.
UN Command sent my men on that patrol, the most dangerous stretch of Route 90 in the entire valley.
Eğer gösterilen ve karşılık gelen niyetleri incelersek sen onu öldürmeyi beklerken Will Graham'in seni öldürmeye geldiği sonucuna varırız.
If we keep track of incoming and outgoing intentions, Will Graham is en route to kill you while you lie in wait to kill him.
ZoGo hala seyir halinde.
The ZoGo's still en route.
Eski yol artık yok, o yüzden elinde olan ne varsa bana getireceksin.
The old route is burnt, so you're gonna bring everything you got to me.
Bu uygulama gittiğiniz yeri bulmak için.
It's an app for tracking your route.
Ne yazık ki yolda giderken Sheffield'da bir nalbantla içme yarışına girip darmaduman olmuş ve sonraki iddiaların birinde kitabı yemiş.
Unfortunately, en-route... he got himself embroiled in a drinking competition with a blacksmith in Sheffield, and when challenged proceeded to eat the book.
- Ne ı duymak o kadar var olduğunu. Eski motel o dışarı rota 40, sahibi.
What I hear is, he's up at that old motel he owns, out on route 40.
Bir tanesi 15. caddeye gitti.
One en route to the 15th.
Yolda olduğumuzu haber verin.
Let them know we're en route.