Rubbing traduction Anglais
1,280 traduction parallèle
- Senin yerine ovalıyorum.
- I'm rubbing this in for you.
- Göbeğini ovuyorum.
Rubbing your belly.
Altı haneli tutarlardaki bir ücret mi yoksa bozuk para karşılığında çıplak ve iğrenç insanları ovmak mı?
Pulling in a salary in the high six figures... or rubbing gross naked people for chump change.
Yani, onu öylece kendine sürüyorsun öyle mi?
So you're just kind of rubbing it on yourself?
Sürmemden mi yoksa kokusundan dolayı mı?
Is it the rubbing or the smell?
Benim için ovalar mısın?
You mind rubbing it for me?
Diyorum ki kıçımı ovalıyorsun!
I'll say. You're rubbing my ass!
Batmış olmamı böyle yüzüme vuruyorsun demek.
So is this your way of rubbing the bankruptcy in my face?
Biliyorum, sadece sataşıyorum.
I know, I'm just rubbing it in.
Sataşmak!
( laughs loudly ) Rubbing it in!
- "Müstehcen Danslar" gayet eski bir film.
I REACH OVER, START RUBBING IT. HE'S PRACTICALLY SWOONING.
Ovuşturuyordu...
And she's rubbing
Hiç olmazsa yaralarımıza sürmek için kolonya verir misin?
- Well, could you at least give us rubbing alcohol for our wounds? .
Kalçayı tokatlamak, başı okşamak ayrı bir şey.
The backslapping and the head rubbing was one thing.
Bunca zamandır bunu yüzüme vuruyorsun!
You've been rubbing it in my face this whole time!
Övünmeyi keser misin!
Stop rubbing it in!
Sırt kaşıma aradaki buzları kırmanın bir yolu.
Back-rubbing is one way this fellow breaks the ice.
Bu yüzden buradan sileceğim.
I'm thinking of rubbing him out.
Ona Olga dediniz.
You were rubbing it, calling it "Olga".
Ne olup bittiğini görmek için gözlerimdeki kumu çıkarmaya çalışırım benzin istasyonunun sonunda yolun dibinde istif edilmiş lastikler vardır.
I'm rubbing the sand out of my eyes, trying to see what's going on, and way down at the very end of the gas station... they had tire racks.
Sürüyorum.
I'm rubbing it in.
Beni Cumartesi ogleden sonrasi yari porno filme davet edip, sonra evime getirip omuzlarimi oksamayi kes. "Hey dostum, cok sag ol gorüsürüz"
And then drag me back to my house and start rubbing my shoulders and expect me to be like, " hey, buddy, thanks a lot.
Hey, Oz, elimi bluzumun içine soktum ve kendimi okşuyorum.
Hey, Oz, I'm reaching under my shirt and I'm rubbing myself.
Ve onu senin için okşuyorum, Heather.
And I'm rubbing it for you, Heather.
Onu okşuyorum ve çok zevk alıyorum.
I'm rubbing it and it feels so good.
Bayan Hobbes ayrı bir bölüme giriyor... gözlerini ovalıyor, kişilik değiştiriyor.
Miss Hobbes is entering a dissociative state, rubbing her eyes, switching to a remote personality.
- Sürtünmekten.
- It's the rubbing.
Çünkü bu kez, onun ayaklarını ovmayacağım.
Because I am not rubbing his feet.
Sanırım, beni etkiliyor.
It's rubbing off on me.
Bana bir şeyler planlıyormuş gibi bakıyor ve pençelerini birbirine sürtüyor.
She keeps giving me these looks like she's planning something. Rubbing her paws together.
Üç ateşli bebek, birbirinize sürtünüp eğleniyor musunuz?
Three hot babies, hangin'around rubbing'moisturiser on each other?
Göbeğimi ovmayı kes!
Stop rubbing my tummy!
Şimdi bütün gece sana merhem sürmek zorunda kalacağım.
Now I'm gonna have to spend the whole night rubbing lotion all over you.
Çatalla ayakkabının altını kazımak ne kadar harika bir duygu, değil mi?
Isn't that just the best feeling? Rubbing a fork on the bottom of your shoe?
Eger kasiklarinizi ovalamak yanlissa, hakli olmak istemem.
If rubbing dirt in your crotch is wrong, I don't wanna be right.
Aslında, bazı insanlara başarılarımı anlatmayı sakıncalı bulmam.
Well, I wouldn't mind rubbing my success in a few faces.
- Anne. Merhaba. Tuvalet ispirtosunu kontrol et.
Check the rubbing alcohol.
Bir "çovçov" a masaj yapıyordu.
And she had this chow, and she was rubbing it...
Sen sürtünmeyi seversin.
You like rubbing. What's the problem?
Karşımda penisini ovalıyordun, ben de bana sokmanı istiyordum.
YOU WERE RUBBING YOUR DICK UP AGAINST ME, AND I WAS ASKING YOU TO PUT IT INSIDE ME.
Ayı seni ormana doğru kovalarken
RUBBING PINK STUFF ALL OVER THE POISON IVY...
Daha önce gözlerimi ovup şaşırmaya hiç bu kadar yaklaşmamıştım.
I've never been so close to rubbing my eyes in disbelief.
Çünkü ben, bilirsin senin iç çamaşırını alıyordum ve vücuduma sürtüyordum.
Because I was, like, you know... taking out your underwear and rubbing it against my skin.
Huyları bana da geçmeye başlayacak ve ben de katalogdan fırlamış gibi olacağım.
That somehow his mannerisms will start rubbing off on me, and I'll become a stereotype.
Artık kendilerini kayalara sürterek, derilerinin dış katmanındaki tüyleri de dökebilirler.
Now they can moult the outer layers of their skin, rubbing themselves up against the rocks
Haftalar sonra grupların bu sürtünmeleri aşırı derecede cinsel olacak ama şu anda bu sadece güneş altında flört etme aşamasında.
As the weeks pass by these group rubbing - sessions will become more overtly sexual. But now - it's just flirting in the sun.
Tekere sürtüyor.
It was rubbing on the tyre.
ve bedenlerimiz birbirine sürtünürken, daha bedenlerimizin sürtünürken ben boşalıyorum.
And just our bodies rubbing. Just our bodies rubbing makes me come.
Omuzlarımı ovalıyor olman gerekiyordu.
You ought to be rubbing a brother down.
Sakıncası yoksa omuzlarımı biraz ovalar mısın?
- Would you mind rubbing a bit of this on my shoulders?
- Beleşçi.
"Moes." I'm rubbing off on you.