Rugs traduction Anglais
274 traduction parallèle
Bütün ev eşyaları dört direkli karyola, halılar ve ayaklı saati de unutmayın.
Complete home furnishings : A four-poster bed and rugs, and don't forget a grandfather clock.
Bu kaygan halılar olmaz.
Those slippery rugs are out.
- Tamam kilim yok.
- The rugs are out.
Bütün elbiseleri, halıları. Hatta Bayan Ellen'ın dua kitabını.
All the clothes and all the rugs, and even Miss Ellen's rosaries.
- Halı çırpmaktan yorulur.
She'll get tired beating rugs.
- Halı falan çırpmayacağım.
I'm not going to beat any rugs.
Evet, orada iki halı vardı.
Yes there were two rugs there.
Diane'nın, aslında Laura'ya ait olan, terliklerinin çıplak zeminde çıkardığı tıkırtıları duyabiliyordum.
I could hear Diane's mules - Laura's they were - clattering across the bare boards between the rugs.
- Oyun odalarına halı serilmez.
- Don't put rugs in children's playrooms.
Zağarlar, tazılar, kurt, çakal bozmaları, çomarlar, finolar da köpek diye geçerler.
as hounds and greyhounds, mongrels, spaniels, curs, shoughs, water-rugs and demi-wolves are clept all by the name of dogs.
Onları yumuşacık yataklara, tüylü halılara sereriz bir merdivenin ucunda uzanırken bırakırız ama asla hareket halindeki bir arabadan, sigara izmaritiymişler gibi atmayız.
Put them in soft beds, lay them on fur rugs, at the foot of a staircase but we could never throw them from a car like cigarette butts.
Tüm hamburgerlerini, sosislilerini, gazozlarını ve Navajo kilimlerini satacaksın.
You'll sell all your hamburgers, hot dogs, soda pop... and all your Navajo rugs.
Evet, halılar için geldim.
Yeah, I came for the rugs.
Halılar mı?
The rugs?
Yatak odası halıları.
The bedroom rugs.
- Unut halıları.
- Forget the rugs.
Halıları almak için iyi bir vakittir diye düşündüm.
I thought it might be a good time to pick up the rugs.
Bırakın halıları yesinler.
Let them eat the rugs.
Vay canına! Geminin halıları pek hoş.
What lovely steamer rugs.
Hayır, hiç ısrar etmeyin boşuna, kilim almak istemiyoruz.
Listen don't insist. We've just told you. We don't need any rugs.
Siz ev kadınları artık güve yediğinde halılarınızı ne yapacağınızı artık biliyorsunuz.
Now you housewives know what to do with your rugs when the moths eat at them.
Sanki uçan halımız yeryüzüne doğru düşüyor ve paçavraya dönüşüyor.
It looks as though our flying carpet is falling Earthward and disintegrating into throw rugs.
Kilimler, yorganlar ve masa örtüleri.
Hooked rugs, quilts and crocheted tablecloths.
Sana Çin sigarası verelim. Ermeni kilimi, bulgar yoğurdu?
We will give you Chinese cigarettes, Armenian rugs.
Ya halılarım?
And my rugs?
280 tane halım?
My 280 Bursa rugs?
"Bütün gün halıların üzerinde uyuyordu, ben de ona gasp edildiğimi söyledim."
He sleeps all day on a pile of rugs so I told him I was robbed.
Halıları benden iyi bilirsiniz ama bunun gibi bir halıyı asla görmemişsinizdir. Evet, evet, evet.
You know rugs better than I do but feel this, you've never seen anything like it.
Ben halıdan hoşlanmam.
- I don't like rugs.
Halı satmayı sıkıcı bulduğun için olabilir.
It could be that you find selling rugs a bore.
Ama bizlere ne toprak verildi, ne de halı dokuması öğretildi.
Except they didn't give us no reservation Or teach us how to weave rugs.
Apartmanını gördün, Japon kimono giyiyor ve halıda uyuyor.
Why? You've seen his apartment. He wears Japanese kimonos and sleeps on rugs.
Bay Gonzales, Bay Armendariz ve Bay Calhoun ikimizi yukarıya taşıdı.
Mr. Gonzales, Mr. Armandariz, and Mr. Calhoun carried us both up there and put us down on the rugs.
Dur, bu film Jeffrey Hunter'ın halıyı, KızıIderili gelinle takas ettiği film mi?
Wait, was that the picture where Jeffrey Hunter is supposed to be trading rugs and he trades for an Indian bride?
Diane'nın, aslında Laura'ya ait olan, terliklerinin çıplak zeminde çıkardığı tıkırtıları duyabiliyordum.
I could hear Diane's mules- - Laura's they were- - clattering across the bare boards between the rugs.
Dinle, Felix, sen büyük işlere kalmayacaksın değil mi?
Listen, Felix, you're not going... You're not going to do anything big like rolling up rugs, are you?
- Onlara eskimiş halıları almalarını söyledim sadece.
I told them to take only worn rugs.
Çomar, tazı, melez, spanyel, sokak iti, fino su köpeği, kurt kırması nasıI hep köpek diye anılıyorsa.
As hounds and greyhounds, mongrels, spaniels, curs, shoughs water-rugs and demi-wolves are clept, all by the name of dogs.
Halılar da burada olduğumuzu bilsin.
Let the rugs know we're here, too.
Bırak bilsinler.
Let the rugs know.
Kapa kapıyı şunun suratına, yoksa halıların üzerine kusacak.
Slam the door in his face, or he'll throw up on the rugs.
Kirli ayakkabılarla pahalı kilimler üzerinde mi yürümek istiyorsun?
Do you want to walk on precious rugs with dirty shoes?
Halıları şampuanla yıkıyoruz, veya...
We shampoo rugs. We even got regular wax!
Bu defa, ufak tefek şeylerle yetinmeyeceğiz Mekke'de bıraktıkları ne varsa el koyacağız. Evlerini satacağız, halılarını, gümüşlerini. Ziynetlerini de Şam kervanına katacağız.
This time there will not be any regret it will take everything of value they left in Mecca their rugs, their houses, their silver and with it, large of caravans to Damascus
Şu halıları kaldır.
Move those rugs.
ve şu alçak yüksek desenli kilim... ve biraz likör ve bir TV... o lanet adamların sahip olduğu gibi.
And one of them high-low pinto shag rugs and some liquor and a TV like them fucking trusties all got.
Halılara dikkat edin lütfen.
Careful of the rugs, please.
Üst kattaki iki büyük halıyı da al.
You'll take the two big rugs on the floor upstairs.
- Yerde kilimim yok.
- I have no rugs, no icebox.
Kırık bir su kayağı.
And your rugs. Ohhhh!
Yarın sabah hepsini şişmanlatma evine götüreceğiz.
Help me with rugs.