Rule traduction Anglais
14,293 traduction parallèle
Kural bu.
That's his rule.
Bizimkilerden bir üniversite profesörü falan çıkar herhalde.
Think we can rule out a university professor.
- Belki olamam ancak sen de öyle çünkü en önemli kuralı unuttun.
Maybe not, but neither will you... 'Cause you forgot the most important rule.
İkinci kural :
That's what it says. Second rule...
Şef özel kuvvetleri istiyor, departmandan birileri bu işe karıştıysa bununla başa çıkamayız, diğerleri harekete geçmeden önce bize 24 saat verecek.
Chief wants a task force, but because we can't rule out that someone from B.P.D. is involved, he's gonna give us 24 hours before he puts it in motion.
Darrell, kuralımız vardı.
Darrell, we had a rule!
O.J. Simson davasında, mahkemenin kararına göre Yargıç Ito Mark Fuhrman'ın kasetleri hakkında karar verebilecek.
In the O.J. Simpson trial, the court handed down a decision that Judge Ito will be able to rule on the Mark Fuhrman tapes.
Demir Adalar'a sen hükmetmelisin.
You should rule the Iron Islands.
- Hükmetmeye uygun değilim.
I'm not fit to rule.
Bir kadının hükmedebileceğine inanmayan birkaç amcayı öldürmemize de yardım edebilirsiniz.
We'd like you to help us murder an uncle or two who don't think a woman's fit to rule.
Westeros'a hükmedeceksem, ittifaklar kurmam gerekecek.
If I'm going to rule in Westeros, I'll need to make alliances.
Bir kız Eldiven'de yarışamaz diye bir kural mı var?
Is there a rule thats says a girl can't run the Gauntlet?
Pykon'da bir kuralım vardır!
I have a rule here at Pykon.
Bu yüzden bir kuralım var. Herhangi biri bana bir şey söylediğinde onu, bilirsin yani kesip açmak istediğim zamanlar için.
And so, I have a rule that anytime somebody says something to me where I think about, you know, cutting''em.
Burada sadece bir kural var, ve hepsi bu.
Now there's only one rule here, and it's this.
Hayatın tadını çıkar!
- Laissez Le bon rule!
Bize bir varis sunun. O da bir gün bu dünyaya hükmetsin cennetin buyruğu altında.
Deliver to us, the rightful heir... who shall one day rule the Earth...
Bu kuralı her zaman uygula Philip.
Good rule of thumb, Philip :
Diğerleri denedi ama başaramadı. Ama sen ve ben Divan'ın içinde birlikte çalışarak demokrasi ve hukuk kurallarını Gotham'a geri...
Others have tried and failed, but with you and I working together inside the Court, we could bring the rule of democracy and law
Kural 1 :
Rule number one :
Yasanın kuralını bilip, onu eğebilirsin.
Know the rule of law, and you can bend it.
? Medya saldırısı, Medya saldırısı, Medya vurgunu, biz yönetiriz?
♪ Media blitz, media blitz, media hits, we rule ♪
- Siz emredin ben de hep itaat edeyim, Ekselansları.
You should rule, Your Excellency and let me slave in peace.
- Ama bir kural adil değilse belki de yerine getirilmemelidir.
- Yeah, but if a rule is unfair, then maybe it shouldn't be enforced.
Öyle demedim, ama kurallar kuraldır işte.
- Rule... No, I didn't, but rules are rules.
Bir numara.
Rule number one.
İki numara.
Rule number two.
Üç numara.
Rule number three.
Kardeşliğin temel kuralını anlamamışlar.
They don't understand the most important rule of sisterhood.
Vibratörler için damar yok kuralımız var da.
We kind of have a "no veins rule" with our vibrators.
Çocuk bakıcılığı 1 numaralı kural :
Babysitting rule number one.
Hayır. 2 numaralı çocuk bakıcılığı kuralı :
No. Babysitting rule number two.
Çocuk bakıcılığı 2 numaralı kural :
Babysitting rule number two.
Şimdiye kadar evde olmalıydık. Bu işte hepsinden önemli olan kuralı çiğnedim.
I knew we would've been home by now if I hadn't broken the most important rule of all.
Orada da kural çiğneme yok değildi hani.
No, that was a little bit of rule breaking right there.
İstesem takarım herhalde.
Yeah, I guess I could. I'm just saying there's no rule about that, as far as I know.
Anladık, Dövüş Kulübü'nün ilk kuralı değil mi?
The first rule of Fight Club, right?
Evet, anlaşılması güç biri olabiliyor ama sonuç olarak lehime bir sonuca bağlamıştı.
Well, he can be a tough nut to crack, but he did rule in my favour.
Hükmü mutlaktı.
His rule was absolute.
Sizi güven duygusuyla yatıştırırken devamlı değişen kurallarıyla şaşırtan bir oyun mu istiyorsunuz?
Do you want a game that lulls you into a sense of security, but surprises you with constant rule changes?
Katı bir kural mı, yoksa biraz esneklik payı var mı?
Is that a hard, fast rule or is there some wiggle room?
Ama hala bana bu kediye nafaka ödeme hükmü veriyorsunuz.
And yet, you refuse to rule on me having to pay alimony to this cat.
Seni şüpheliler arasından çıkarmamız için gönüllü olarak kan örneği vermeni isteyeceğim.
I'm gonna need you to voluntarily submit a blood sample so we can rule you out.
Peter Ashe, Miranda, kocası ve ben.. ... korsanlığı def etmek ve koloni düzenini getirmek için Nassau'ya sunulmak üzere evrensel bir af elde etmeye çalıştık.
Peter Ashe, Miranda, her husband, and I, we worked to obtain a universal pardon and introduce it to Nassau to eliminate piracy and restore colonial rule there.
Bu hiçbir zaman kural olmadı.
It was never a rule. No one ever decided it.
Huysuz ve gri.. ve onun hükmü altın mutlu olan herkese karşı nefret dolu.
Gnarled and gray... and spiteful of anyone who would find happiness under her rule.
Eski korsanların şimdi sokaklarda askerler ile hoşbeş ettiği İngiliz kurallarının benimsendiği Nassau dünyasında bu rejime karşı çıkan son adam şimdi İngiltere'de asılmak üzere gemiyle gönderildi bile.
Now, we are living in a world where Nassau has embraced English rule, where former pirates now exchange pleasantries with soldiers in the street, and where the last man to stand up and defy England is about to be shipped back there to be hanged.
Yeni eleman olamaz.
You rule anyone out yet?
Hakim şu anda 35 numaralı yasayı değerlendiriyor.
The judge is reviewing the Rule 35 order now.
35 numaralı yasayla kimlerin çıkarıldığını Beyaz Saray dahi bilemez.
Not even the White House knows who gets released on Rule 35.
- Olasılıkları elemeyelim.
Well, let's not rule one out over the other.