English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ R ] / Rusty

Rusty traduction Anglais

3,091 traduction parallèle
Rusty Beck.
Rusty Beck.
İşte genç kaçak Rusty Beck 911'i ararken.
Here's teenage runaway Rusty Beck talking to 911.
Rusty onu her şeye bağlıyor.
Rusty links him to everything.
Demiştim.
Told you. What did Rusty say?
Rusty ne dedi? Dedi ki...... hayatını kötü insanlardan kazandığını ve onları dinlemekten zarar gelmeyeceğini annesinin gittiğini ve geri gelmeyeceğini söyledi.
Um... he said that, uh bad men were how he made a living... and that it doesn't hurt to just listen to them... and that, um, his mother was gone and she wasn't coming back.
Merhaba, Rusty.
Ooh. Hello, Rusty.
Bugün Rusty'yi bulmaya çalıştın çünkü biliyordun ki biliyordun ki o seni bu cinayetlere bağlıyordu.
You tried to find Rusty today because you know - - you know - - he connects you to these murders.
Teğmen Provenza, Rusty'nin Savcı Yardımcısı Hobbs'a teslim edilmesini sağlar mısın? İzninizle.
Lieutenant Provenza, would you please see to it that Rusty is picked up by DDA Hobbs? Excuse me.
Tamam, Rusty, benimle gel.
Okay, Rusty, come with me.
Rusty...
Rusty...
Bak, Rusty, annenle yaşadıklarının seninle bir ilgisi yok.
Look, Rusty, what happened with your mother - - it has nothing to do with you.
Hayatım hakkında hiç soru sormadın "Tanrım, Rusty, 16. yaş gününü sokakta kendini satarak geçirmen ne kadar berbat bir durummuş" demek bile yok.
I mean, you haven't even asked one real question about my life - - not even a, you know, "Gosh, Rusty, " what a crappy situation you've got, having to spend your 16th birthday working as a street treat. "
Belki Rusty haklıdır.
Maybe Rusty's right.
Değil mi, Rusty?
Right, Rusty?
Rusty, Rusty, mücadele etme.
Rusty, Rusty, don't struggle.
Doğru söylüyor, Rusty.
She's right, Rusty.
Onunla geçen hafta boyunca günde en az iki defa konuştum baş tanığınız Rusty Beck'e emniyetli bir yer ayarlamak için.
I've spoken to her at least twice a day for the past week, trying to arrange a proper custodial environment for your material witness, Rusty Beck.
Şimdi, ona söz verdiğim gibi Rusty'nin annesini bulacaksınız ve Atlanta'dan döndüğümde... Sokağın karşısında çalışıyor olacağım.
Now, y'all find Rusty's mother, like I promised him we would, and when I come back from Atlanta, we'll - - I'll - - I'll only be working down the street a ways.
Nerede saklıyordun onu, Rusty?
Where you been hiding it, Rusty?
- Öte yandan bunu tek başına yapamazsın.
Besides that fact, you're too rusty to do this shit on your own.
Yeteneklerim paslanmıştı.
My skills were so rusty.
Biraz paslanmış olabilirim.
Might be a little rusty.
İşaret dilim hamlamış.
My A.S.L. has gotten rusty.
Beni aşçı ve hizmetçi olarak işe aldı, maalesef aşçılık yeteneklerim iyi değil.
She's hired me as cook / housekeeper but, to be honest, my cooking's a little rusty.
İki yetişkin çocuğum var, bunları bana geldiklerinde giymek için bıraktılar. Takım elbise kocamın. Ve Rusty'e eşyalarını buraya koyabilirsin dedim ama koymayacakmış.
I have two grown children, and they leave these things here for when they visit, and the suit belongs to my husband, and i've asked Rusty to bring his things in here, but he won't.
Burası güzel bir yer Rusty.
You got a pretty nice setup here, Rusty.
Şu kadarını söyleyeyim, Rusty emin ellerde ve Çocuk Esirgeme size minnettar.
And from what I can tell, Rusty is in good hands here, and DCFS is very grateful to you.
Rusty.
Rusty.
Zaten Rusty bu hafta hiçbir yere gidemez çünkü resmî olarak acil gözetimde.
He's not going anywhere this week because technically Rusty is in emergency care.
Dinlenme odasına Rusty için bir laptop koyabilir misin?
Would you set Rusty up with a laptop in the break room?
Rusty!
Rusty!
Pekâlâ, Rusty, toparlanma zamanı.
Okay, Rusty. Time to wrap it up.
Rusty, anneni bulmak için elimizden geleni yapıyoruz.
Rusty, we're doing everything we can to find your mother.
Hapiste otuz yıl seni paslandırmış March.
30 years in prison made you rusty, March.
Arkadaşım biraz paslanmış durumda.
I'm sorry. My friend here's a little rusty.
- Öte yandan bunu tek başına yapamazsın.
Besides that, you're too rusty to do this on your own.
Taktiklerim konusunda paslandım galiba.
I must be getting rusty with my moves.
Ben de otuz sekiz milimetre buldum. Bu da paslı.
Found this.38- - just as rusty.
Yağmurda paslanır mı acaba, Bayan Thompson?
Do you find it gets rusty in the rain, Mr. Thompson?
# Paslı telleri olan gitar #
♪ the sound of that rusty string guitar ♪
Oh, evet "paslı" da denebilir.
Oh, yeah... I'm little rusty.
Yok hayır pardon "paslı" derken öyle demek istemedim.
Oh no, I'm sorry, I meant, I'm little rusty.
Biraz paslanmışım.
I'm a little rusty.
Paslanmış olabilirim.
I might be rusty.
Evet, paslı bir kaşıktan veya cam kırığından yapılır.
Yeah, you make a shiv out of a rusty spoon or a shard of glass.
"Bir çift pense ve paslı bir çivi benim için yeterli olacak"
"A pair of pliers and a handful of rusty nails are the only tools I need."
Farsçamın paslanmasına rağmen çok güzel ve çok seksüel olduğunun farkına vardım.
Although my Farsi is rusty, I recognized that it was very beautiful and very sexual.
Rusty'e eşyalarını taşımasına yardım edeceğimi söyledim.
I told Rusty I'd help him move some furniture.
Evet bir sorun var Rusty.
Yeah, there's something wrong, Rusty.
Bu şeyleri garajımda tutmam Rusty.
I'm not keeping this stuff in my garage, Rusty.
Önümüzdeki birkaç günde Mike'ı kardeşi Rusty en iyi Rusty performansını sergiledi.
Over the next few days, Mike's brother Rusty was at his most rustiest.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]