Salt traduction Anglais
6,360 traduction parallèle
Bu bir inci değil. Bu kristalize edilmiş tuz kalıntısı.
It's not a pearl... it's a crystallized salt deposit.
Kristalize edilmiş tuz kalıntısı mı?
Did you just say crystallized salt deposit?
Tuzlu havuz suyu.
Salt water pool.
Tuz!
Salt!
- Tuz mu?
- Salt?
- Tuz mu?
[April screams ] - [ roars] - The satchel! - Salt?
- Tuzun iyonik gücü solucanın sinir hücrelerini eritebilir.
- Salt's ionic strength can burn through A worm's neurosectory cells.
Tuz mu?
Salt?
Denedim lakin söylentilere bakılırsa sizin için çalışmak hayattaki beklentileri kısaltıyormuş...
I've tried, but word's gotten out working for you tends to... shorten one's life expectancy.
Tuzla birlikte deriyi bronzlaştırmak için kullanılır.
That and salt is what they use to tan hides.
"Tuzun başka bir adamın ekmeğinin tadı olduğunu ve başka bir adamın merdivenlerinden inip çıkmanın ne kadar zor olduğunu göreceksin."
"And you shall find that salt is the taste of another man's bread, and hard is the way up and down another man's stairs."
! KU, "Konunun Uzmanı" nın kısaltılmışı.
SME is short for "Subject Matter Expert."
Tuz.
Ew, salt.
Çok fazla tuz.
Ugh, so... so much salt.
Sonra da Orson Hardware'e gidip bir çuval kaya tuzu alacaksın.
After that, you're gonna go down to Orson Hardware and pick up a bag of rock salt.
Bir çuval kaya tuzunu sen al.
You pick up a bag of salt.
Baharatlık alırken aklımdan ne geçiyordu?
What was I thinking with the salt and pepper set?
Tuz ve biber.
Salt and pepper.
Yeryüzünün gerçek tuzu, aile adamı.
Real salt of the earth, family man.
Salt bir tiyatroydu.
Pure theater.
Tuz, un, kereviz...
Salt, flour, celery...
Atrianlar tuza karşı fazlasıyla hassastı, değil mi?
Atrians are extra sensitive to salt, right?
- Hiç limon yada tuzunuz yok.
Shots? You don't have any lime or salt, so...
Aynı televizyondaki şu tuz ve biber saçlı çift gibi.
Like that couple on TV with the salt-and-pepper hair.
"Arkayı biraz daha kısalt Helena."
A little more off the back, Helena.
Siz de tuz kokusu alıyor musunuz?
Do you smell salt?
- Tuz.
- Salt.
O kedinanesi gibi ekstra şeyler anneler için.
That salt and pepper thing's like catnip to soccer moms.
Gerçi masamda birkaç paket tuz unutmuş olabilirim.
Although I might have left some salt packets in my desk.
Tatlım önemli değil. Başka tuz paketleri alabiliriz.
There'll be other salt packets.
Erkekler salt cinsel saldırganlık algısıyla linç ve hadım edilse bile bilimsel onayı boş vereceksiniz yani.
Even though men have been lynched and castrated for the mere perception of sexual aggression, never mind the scientific confirmation of it.
Tuz sanırım.
I think it's... salt.
Tuz.
Salt.
Görünüşe göre tuz, şeytanı kapana kıstırıyor ama def edemiyor.
It seems salt can trap the demon but not expel it.
- Tuzdan hoşlanmadığını duyduk.
- Heard you're not a fan of salt.
- geriye kaya tuzu kalmış.
- leaving rock salt.
Hodgins'e göre, katil garajın zeminine su ve kaya tuzu döktü.
According to Hodgins, the killer poured water and rock salt onto the garage floor.
Sadece deniz suyu ile tıraş olunacak. Duş almak yasak.
Salt water shaving only, no showers.
Amelia'nın kısaltılmışı.
It's short for Amelia.
Kafanın arkasındaki bu tuzluk farklı düşünüyor ama.
- The salt shaker behind your head says different.
Phil, her yerimi tuz ettin.
Oh, Phil, you're getting salt all over me!
Kısaltılmış haliyle, quant.
Hence my abbreviated moniker, quant.
Sarhoş oldum ve ona şanslı kaltak dedim bir süre sonra kısaltıp kaltak yaptım.
I... I got drunk and I called her a lucky bitch and then I just shortened it to bitch.
Şafakta uyanırsınız, yıpratıcı işler, kıyafetleriniz tuz ve sakatat kokar.
Up at the crack of dawn, backbreaking labor, your clothes smelling like salt and gristle.
İşinin erbabı olan bir hırsız bunu çalmaz mıydı?
Any thief worth his salt would have stolen that.
Tuzluk da zavallı Noel Ashford'un bulunduğu Lydiard Caddesi olsun.
Now let's say the salt is Lydiard Street where poor Noel Ashford was found.
- Dava dosyalarını arşivden istedim.
I've ordered the case files from the salt mines. Good.
- Evet. Helen Lovejoy bana dedi ki ünlü kurabiyesini ve kekini kilisenin satışı için yapıyormuş ve içine şeker yerine tuz koyuyormuş!
Okay, so, Helen Lovejoy told me that she made her famous snickerdoodle Bundt cake for the church sale, and she put in salt instead of sugar!
O zaman tuzlu krakerin dilimi yarması ne oluyor?
Well, what about when the salt from that pretzel slit my tongue?
Tuzlu su tahtaya zarar verir.
Salt water will warp the wood.
Tuz mu?
Salt? !