English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ S ] / Salına

Salına traduction Anglais

737 traduction parallèle
Lavtanın aşk nağmeleri eşliğinde, salına salına bir bayanın yatak odasına yollanıyor şimdi.
- he capers nimbly in a lady's chamber... - to the lascivious pleasing... - of a lute.
Diğer kasabaları nasıl salına salına terkettiysek burayı da öyle terkedeceğiz.
We leave here like we leave every other place swinging high and wide.
Tekneler üç aydan beri salınan kimseyi götürmedi ve suçlunun kaçtığına dair rapor da yok.
No boats have gone to release anybody for three years, and there are no reports that a criminal's escaped.
Orospunun biriyim ben, daha tanışalı birkaç saat olmadı, yatağına girdim.
A few hours after we met, I'm a whore.
Bürokrasinin, düzenbaz avukatların, yiyici politikacıların, salıverilme emirlerinin hiçbir şey hatırlamayan görgü tanıklarının arkasına saklanabilirsin ama sonunda seni de diğer herkes gibi enseleyeceğiz.
You can hide behind a lot of red tape, crooked lawyers, habeas corpus, witnesses that don't remember, but we'll get through to you like the rest.
Salın ortasına geç Jane, orada kal.
Get in the middle of the raft, Jane, and stay there.
Salın altına giriyor!
He's going under your raft!
- Omuzlarına mor bir şal atıverin hafiften alın size Saba Kraliçesi.
Throw a purple garment lightly over her shoulders. And she becomes the queen of Sheba.
Büyükbabanın yanına kadar yarışalım.
Let's have a race to the grandfather.
Hiçbir şey bulamayacağız! Salın bulunduğu yerden, nehrin aşağısına kadar indik.
We won't find nothin till we get down the river to where the raft was found.
Jenkins, polis dosyalarına bak. Frazier geleli beri Keefer'ın kaç adamı salıverilmiş, öğren.
Jenkins, go back through the police files and find out how many of Keefer's men have been sprung since Frazier moved in.
Aklı başında kimse yosundan şalına patron çıkartmaz.
No sane person would think about using seaweed as a pattern for a shawl.
Sayın Yargıç, geçen hafta salı akşamı 8 : 13'te Bay Stone'un Bayan Manion'dan Plaza Sineması'na bilet satın aldığını ben ve iki güvenilir tanık gördük.
Your Honor, at 8 : 13 on Tuesday night of last week... observed by two reliable witnesses and myself... Mr. Stone bought a ticket to the Plaza Theater from Miss Manion.
Anlaşılan eve şu düşünceyle dönecekler : Burası büyük bir piknik alanı bütün yaptığımız sarışın Alman kadınlarıyla salıncaklarda sallanmak sigara karşılığı Ren üzerindeki şatoları takas edip Mosel ırmağına ayaklarımızı daldırmak.
Seems back home, they've got an idea this here is one great big picnic, that all we do is swing in hammocks with blonde Fräuleins, swap cigarettes for castles on the Rhine and soak our feet in sparkling Mosel.
Memur Rowlins'in vuran şüpheli katilin tutuklanmasıyla ilgili şüpheli gözaltına alınarak salındı.
On the broadcast of the suspect arrested in the shooting of Patrolman Rowlins : Cancel the cancellation. Suspect released from custody.
Kendisini şalına sararak şöyle dedi :
Wrapping herself up in her shawl she said :
Ağızlık kısmını dudağının çok altına salıyorsun.
What do I do wrong? You're dropping your mouthpiece too low on your lip.
Dönüp sal yapımına yardım edelim.
Let's get back and help with the raft.
Peki geri dönüp salımızın durup durmadığına bakmaya ne dersiniz?
But how about going back to see if our raft is still there?
Onları sokaklara salıp tanıdıklarına anlatmaları için... Ölümden korkmak ne harika bir şey...
Send them out in the streets to tell their friends... how wonderful it is to be scared to death.
Akşamları şalını yanına almayı unutma.
Don't forget your shawl in the evening.
18 yaşına gelince onlar gibi başkaları gelebilsin diye salıveriliyorlar.
They just get to be 18. Then they're thrown out to make room for more of the same kind.
Ebedi, değişmez ve gezegenimizin... doğumu ile sonu arasındaki sürenin kısalığına karşı kayıtsız.
Eternal, unchanged and little moved... by the shortness of time between our planet's birth and demise.
Evet, farkına vardık ki... Farkına vardık ki, size birkaç çift yavru erkek fil göndersek bunlar Amerika ormanlarına salınsa...
You see, it has occurred to us... it has occurred to us that if we shall be sending you several pairs of young male elephants to be turned loose in forests of America...
Şey, maalesef, Bayan Collins, şartlı salıverilmiş birinin hapishaneden tanıdıklarıyla veya aileleriyle ilişki kurmasına izin verilmiyor.
Well, unfortunately, Mrs. Collins, a man on parole isn't allowed to associate with men he knew in prison nor their families.
Salın hazır olmasına ne kadar var?
How much longer before the raft's ready?
Eğer şartlı salıverildiysen, Missouri eyaletinin dışına çıkmakla onu ihlal ediyorsun.
If you're on parole, you're violating it by being out of the state of Missouri.
Ve salı günü tenis maçına.
And on Thursday to the tennis matches.
# Hasmına korku sal
Fill the foe with fear
Beni bulmalarına izin vermezsen ben de bu salı, senin için bir mum yakarım.
Don't let them find me and I'll light a candle for you on Tuesdays.
Yağmur korku salıyor insanın içine. Büyük Okyanus'un sularına yağan kül yağmuru.
Rain causes panic, the rain of ash on the waters of the Pacific.
Salıverilmeyi talep etme hakkına sahibiz
We have the right to be released.
Susan, bir dakikalığına tarayıcı açar mısın? nerede olduğumuzu öğrenmeye çalışalım.
Oh Susan, just turn on the scanner a minute, let's try and see where we are.
# Salına salına gideceğiz #
Jim.
"Aşağıda imzası bulunan bizler, Rio de Janeiro'daki yedi sanatçının sadece, devlet politikalarına karşı çıkıyorlar diye tutuklanmalarını ve mahpus edilmelerini ki bu durum, Brezilya'da sıkça yaşanmaktadır ifade özgürlüğünü ihlâl etmek olarak görüyoruz ve o sekiz mahkûmun hemen salıverilmelerini talep ediyoruz."
"We, the undersigned, concerned with the arrest and sequestering of eight artists and writers in Rio de Janeiro accused merely of voicing their opposition to state policy... hereby protest this violation of freedom of expression traditionally recognized in Brazil and demand the release of these eight prisoners."
" Şimdi Sal pek güzel bir kızdı Allah'ına...
" Now Sal was a gal of rare beauty...
Bendeki bilgilere göre Mart ayına kadar hapisteymiş, salıverilmiş.
According to my information, he was in prison until last March, when he was released.
Başlarına ateşler sal... çukurlara düşsünler... asla çıkamasınlar.
Throw him onto the fire into a deep pit.
Önümüzdeki salı günü, Dr. Raynor'ın cezası sona erecek ve kızı ile birlikte acilen Güney Amerika'nın Ubera Limanı'na uçakla giderek kendisine gidiş-dönüş uçak bileti gönderen kimliği belirsiz bir bağışçıya teşekkürlerini iletecek.
On Tuesday of next week, Dr Raynor finishes his sentence and with his daughter flies immediately to Puerto Ubera in South America, thanks to the generosity of an anonymous benefactor who has sent him a round-trip ticket.
O Bellevue'den salıverilmeden bunu aklına bile getiremezsin.
You can't think about that until he's released from Bellevue.
Geçmişteki yapısal tecrübelerime dayanarak,... çelişkilerin kesinlikle gerekli olduğu kanısına vardım.
My past constructive experience tells me that contradictions are absolutely necessary.
Salı gecesi bir yabancı size kendi evinizde saldırdı. Kafasına bir çorap taktı.
Tuesday night a stranger... attacked you in your own home... his face covered with a stocking.
Yüce tanrım, kutsa bizi, sana duacıyız büyük ordumuz ve üstün komutanımız bir kutsal savaşın arifesindeler, bize elçinin, peygamberimizin adına iyilikler bahşet, biz senin kutsal görüntünle doğmuş, seçilmiş hizmetçilerin, kutsal tanrı katına, ve tanrısal güzelliğe doğru
O God, bless, we pray You, our great army and its supreme commander on the eve of a holy war undertaken for Your sake, and grant, in the name of your Prophet, our great Lawgiver,
Yüzündeki belli belirsiz ifade ona karşı içimde bir talebin uyanmasına salık verdi.
The turmoil she arouses in me gives me a sort of right over her.
Gemiyle salın arasına bakın, efendim.
Look between the ship and the raft, sir.
siz ikiniz nehir kenarına gidin! Prensin geçmesi için bir sal yapacaksınız!
You and your brother go to the river side immediately and prepare a raft for Prince Kang to cross the river.
Şu okun kısalığına baksana.
Look how short the arrow is.
Hey, dinle, annemin üstüne yemin ederim, salı günü benle gel çeki senin adına keseyim.
Hey, listen, I swear to my mother, you come with me next Tuesday I sign the paycheck over to you.
Salı günü, Helen ile birlikte birkaç haftalığına gittiler.
He and Helen left Tuesday for a couple of weeks.
Earl Williams kaçmasına sen izin verdin ki önümüzdeki Salı sana oy versin.
Oh, yeah. I think you let Earl Williams out yourself, so he could vote for you next Tuesday.
Önümüzdeki Salı o koca kıçına tekmeyi basacaklar.
Come Tuesday, they're gonna kick you out on your big fat can.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]