Sameen traduction Anglais
101 traduction parallèle
Sameen.
Sameen.
Tamam Sameen, dayan yavrum.
Okay, Sameen, hang on, kiddo.
Hey, konuş benimle Sameen. Televizyon izlemeyi sever misin?
Hey, so talk to me, Sameen.
Anneni aradık Sameen.
So we called your mom, okay, Sameen?
Çok üzgünüm Sameen.
Look, I'm so sorry, Sameen.
Çok parlak bir zekan var, Sameen.
You have a brilliant mind, Sameen.
Yeni yılın kutlu olsun Sameen.
Happy new year, Sameen.
Sen, Sameen ya da başka birisi bu numaralara müdahale ederseniz büyük ihtimalle kendinizi ölü olarak bulacaksınız.
If you or Sameen or anyone else attempt to intervene with these numbers, you will surely find yourselves dead.
Sen ve Sameen başka birisinin sizi dinliyor olma korkusu olmadan irtibat kurabilirsiniz. Buna Samaritan da dahil.
You and Sameen will be able to communicate without fear of anyone else listening, including Samaritan.
- Senin için endişeleniyorum Sameen.
I worry about you, Sameen.
Sameen?
Sameen?
JOHN REESE, SAMANTHA GROVES, SAMEEN SHAW.
_
- Plana göre hareket etmeye devam et Sameen. - iyi.
Stay the course, Sameen. Fine.
Suclular siradandir Sameen.
Criminals are ordinary, Sameen.
Samaritan'in oyundaki amacini ve Claire'den ne istedigini anlayana kadar kendinin ve Sameen'in hayatini tehlikeye atmana izin veremem.
Until I can understand Samaritan's intent with the game and what it wants with Claire, I won't have you risking your life and Sameen's.
- Sameen, yeni başladım.
Sameen. I'm new.
- Sameen, ben de Walter.
Hi, Sameen. I'm Walter.
- Hayır Sameen, John aşağıda.
- No, Sameen. John is downstairs.
Sameen, yeni numaramızla ilgili doğabilecek teknolojik sorunlarla ilgili sana güvenebilir miyim?
Sameen, can I depend on you to handle any technological issues that the new number presents?
En sonunda ölümsüzlüğe kavuştuk Sameen.
We have finally achieved immortality, Sameen.
Sameen mi?
Sameen.
- Sameen'in yardıma ihtiyacı yok diyorsun öyle mi?
Sure Sameen can't use some help?
- İyi tarafından bak Sameen.
Look on the bright side, Sameen.
- Sameen, zaten bir görevimiz var.
Sameen, we already have a mission.
N'aber Sameen?
How's it hanging, Sameen?
Yaşadığın andan daha güzeli yoktur Sameen.
There's no time like the present, Sameen.
Evet Sameen.
Yes, Sameen.
- Sameen seni bırakacağımı aklının ucundan bile geçiriyorsan...
Sameen, if you even think I'm gonna let you- -
- Sameen Borsa'da her şeyini riske attı.
Sameen risked everything at the stock exchange.
- Sameen bizi öldürecek.
Sameen's gonna kill us.
Kamyonu bulursak Sameen'i de buluruz.
We find the truck, we find Sameen. Don't give up on her, Harold.
Sameen'i bulmamız ne kadar uzun sürerse...
The longer it takes us to find Sameen...
Sameen'i hastaneye mi götürmüşler?
Were they taking Sameen to a hospital?
Ajanlar madem Sameen'i kurtarmaya çalışacaklardı, neden vurdular ki?
Why would agents shoot Sameen in the head only to try to patch her up?
Ama lütfen kan örneği analizini hızlandırın ve başkalarının canı yanmadan Sameen'e ait olduğunu doğrulayın.
But please expedite a blood sample for analysis and verify that it is Sameen's before any heads roll.
- Sameen Shaw nerede?
Where is Sameen Shaw?
Kulağındaki ses sonunda Sameen'le ilgili bir şeyler mi söyledi?
Your little voice finally tell you something about Sameen?
Sameen'e ne yaptın?
What did you do with Sameen?
- Sameen'e ben de en az sizin kadar üzülüyorum. Ama canavara dönüşemeyiz.
I feel Sameen's loss as acutely as you, but we can't become monsters.
Kamyondaki kanın test sonuçları geldi.
The blood from the truck... the test came back... it isn't Sameen's.
Sameen'in yaşayıp yaşamadığına dair bir cevaba ihtiyacım var.
I need an answer if Sameen is alive or if she's dead.
Umarım iyice dinlenebilirsin sevgili Sameen'im.
I sincerely hope you managed to get some rest, my dear Sameen.
Sameen'in nerede olduğunu söylemezsen Julia senin gibi olmanın nasıl bir şey olduğunu öğrenir.
You tell me where Sameen is, or Julia will know what it's like to be you.
Sameen Borsa'da her şeyi göze aldı. Sadece hayatlarımızı kurtarmak için değil tüm dünyayı büyük bir felaketin eşiğinden kurtarmak için. Kimsenin onun ismini bile hatırlamayacağını bilmesine rağmen.
Sameen risked everything at the stock exchange, not just to save our lives, but to pull the whole world back from the brink of disaster, all with the knowledge that no one would ever even know her name.
Solucan telefonda köşe bucak Sameen'le ilgili bilgi arayacak. Ve 18 saniye sonra bir sonraki Samaritan telefonuna geçecek. Ve aradığımız şeyi bulana kadar da durmayacak.
The worm will scour the phone for any information relating to Sameen, and then 18 seconds later, move on the to next Samaritan phone, and it won't give up until we find what we're looking for.
- Sameen mi?
Sameen?
Samaritan'ın ağındaki bir telefon Sameen'i kaybettikten 15 dakika sonra soğutmalı kamyonla Borsa'dan ayrılmış.
A phone on Samaritan's network left the stock exchange in a refrigerated truck 15 minutes after we lost Sameen.
Sameen'i feda etmeyi ben de istemiyorum.
I don't want to sacrifice Sameen, either.
Sameen'e ait değil. Lütfen evime gitmeme izin verin.
Please let me go home.
Sameen vuruldu.
Sameen was shot.
Sameen'i kaybettik.
We let Sameen slip away.