Sana bir şey diyeyim mi traduction Anglais
170 traduction parallèle
Sana bir şey diyeyim mi?
Let me tell you something.
- Sana bir şey diyeyim mi?
Shall I tell you something?
Sana bir şey diyeyim mi?
And I'll tell you something.
Sana bir şey diyeyim mi?
I got something to tell you.
Sana bir şey diyeyim mi?
You know something?
Sana bir şey diyeyim mi!
I'll tell you something about this.
Sana bir şey diyeyim mi?
Hey, look. Ya know somethir?
Baksana Paul, sana bir şey diyeyim mi...
Yeah. Oh, listen, Paul. I gotta tell you...
Baksana Paul, sana bir şey diyeyim mi,
Yeah. Oh, listen, Paul, I gotta tell you...
Sana bir şey diyeyim mi? O kişi ben olmayacağım!
I can tell you one damn thing, it isn't gonna be me.
Sana bir şey diyeyim mi.
Let me tell you something.
Sana bir şey diyeyim mi, bu karınla ilgili en kötü anınsa çok mutlu bir adam olmalısın.
If that's the worst story you can tell about your wife, you must be a very happy man.
Sana bir şey diyeyim mi evladım, benim asıl zevkim... senin gibi gençlerle bizim gençlik merkezinde çalışmak.
I'll tell you, son. My main satisfaction is working with young people like yourself at our new Youtheran Center.
Sana bir şey diyeyim mi?
You know, something?
- Charlie, sana bir şey diyeyim mi?
Charlie, do you know something?
- Sana bir şey diyeyim mi?
- No. - Tell you something.
Fakat sana bir şey diyeyim mi?
But I'll tell you what.
Sana bir şey diyeyim mi Sam?
You know something?
- Bıktım müvekkillerimi savunmaktan. Sana bir şey diyeyim mi?
I'm sick of defending my clients.
Sana bir şey diyeyim mi, dostum.
Let me tell you something, amigo.
Sana bir şey diyeyim mi?
Can I tell you something?
Sana bir şey diyeyim mi, şef.
I'll tell you something, chiefie.
Sana bir şey diyeyim mi?
L don't believe you!
Sana bir şey diyeyim mi, canım?
- Saunter me over there.
Tracy'nin icabına bakarım demiştin. "Bana bırak," demiştin. Sana bir şey diyeyim mi,
You said you had a way of taking care of Tracy. "Leave it to me," you said.
Sana bir şey diyeyim mi... er geç kimsenin yapmak istemediği bir şeyi yapmak zorunda kalırsın.
Let me tell you something. Sooner or later, it's gonna be your turn to take out the garbage.
Bunu söylediğimi hatırlıyorum. Sana bir şey diyeyim mi?
I remember saying that, and you know what?
Sana bir şey diyeyim mi, dışarıda bir yerde bir salak daha var.
But you know something, somewhere out there there's another fool.
Sana bir şey diyeyim mi JB, Al Bundy o turtayı senden daha çok istemiş.
I'll tell you what, it looked like Al Bundy wanted it just a little more than you.
Sana bir şey diyeyim mi Nina bebek sahibi olmak dünyanın en güzel şeyi.
I'm telling you, Nina, having a baby is the most wonderful joy in the world.
Sana bir şey diyeyim mi Lisi, hiç tahmin etmezdim bu filmin...
I'll tell you, Lisi, I never expected that movie to- -
Sana bir şey diyeyim mi?
You know what?
Sana bir şey diyeyim mi canım, günün birinde bu ev çok derli toplu olacak.
I'll tell you something, dear. Someday this house will be a lot neater.
Sana bir şey diyeyim mi?
Let me tell you, you'll end up like a one-legged man...
Sana bir şey diyeyim mi?
Tell you what.
Sana bir şey diyeyim mi?
Oh, okay. You know, can I tell you something?
Sana bir şey diyeyim mi?
I'll tell you something.
Ben sana bir şey diyeyim mi?
Can I tell you something?
Sana bir şey diyeyim mi, artık seninle yarışmam gerekmiyor.
Oh, yeah? Let me tell you something.
Sana bir şey diyeyim mi, dünyadaki gelişmelere paralel, değerler değişti.
I gotta tell you, in light of world events, values have changed.
Sana bir şey diyeyim mi? Bu hiç komik değil. Ne?
Really- - let me tell you something, Ray, this stuff is not funny.
Ama "benim dokunmam yasak." Ama sana bir şey diyeyim mi?
Except I'm not allowed to touch it. But I'll tell you something.
Sana bir şey diyeyim mi, her kimsen defolup git!
Tell you what. You best clear the hell out, whoever you are!
Bir şey diyeyim mi, böyle bir gün sanki biri sana hediye vermiş gibi hissediyorsun.
You know something, a day like this is just like somebody gave you a present.
Bir çoğunu. Bir şey diyeyim mi sana?
Want to know something?
Sana bir şey diyeyim mi?
Youse know something?
Sana bir şey diyeyim mi? Açık konuşacağım.
I'll be frank with you.
Ama sana bir şey diyeyim mi?
Do you know something?
Bir şey diyeyim mi sana?
Can I tell you something?
Sana bir şey diyeyim mi?
That's your problem, Frank.
Tabii, tabii, bir şey diyeyim mi, okuldaki çocuklar özel bir giysi giydiğini gördüklerinde, o giysi üzerindeyken sana vurmak isterler.
Yeah, Ma, let me tell you something. When kids at school find out you're wearing an outfit, all they want to do is hit you in it.