Sandık traduction Anglais
4,296 traduction parallèle
Bir sandık aç.
Open a chest.
Köpek balığı dolu bir havuzda sandık içine zincirlenirsen Paul Daniels'i çağırmazsın.
If you're chained up in a safe at the bottom of a shark tank, you don't call for Paul Daniels.
Kanı ilk gördüğümüzde, bir hayvan ölüsünün üstünden geçtiğimizi sandık. "
"When we first saw the blood " we presumed we had stepped in the remains of an animal. "
- Ayrıca bir sandık var.
There's also the trunk.
Sandık.
That trunk.
Karısı 6 ay önce kaybolmuş ve aynı şey bu sandık için de geçerli.
She went missing six months ago, same time as this trunk.
Sandık, Rebecca Burrell'un geçen gün bize bahsettiğinin aynısıydı.
The trunk was the same one that Rebecca Burrell mentioned to us the other day.
Sandık satması için ona ait değilmiş.
The trunk was not his to sell.
- Sandık hakkında yanıldın.
You were wrong about a trunk.
Üzerinde Berk arması olan bir sandık arıyoruz.
We're looking for a chest with the Berk crest on it.
Sandık, o... o gitmiş.
The chest, it... it's gone.
O sandık onun annesinden.
That chest is from his mom.
O sandık olmadan buradan gidemem.
I can't leave here without that chest.
Sandık!
The chest!
Bunun bütün kaçırma yöntemini açıkladığını sandık sonra Garcia arabanın bilgisayarını kontrol etti.
We thought that explained his entire abduction MO. Then Garcia ran a diagnostic on this car's on board computer.
- Ne? - Yemek zehirlenmesi sandık.
We thought it was food poisoning.
- Büyükbabası gibi tuhaf sandık. - Babam hakkında konuşma.
I just thought she was weird like her grandfather.
Biraz önce kaçak bir sandık indirdin.
You just unloaded a smuggled crate from it.
Sevgiliniz sandık.
We thought he was your boyfriend. [Sighs]
Yüzüğün var sandık!
I thought you had your ring on.
Seni hayalet sandık.
We thought you're a ghost.
Sandık sonuçları başladı. Şunu belirteyim, bu kesinlikle nihai sonuç değil.
... Says nothing about the final result.
Sedir bir sandık ve akçaağaçtan bir yatakla beraber.
Cedar chest and bed of maple.
Evet Peter, seni tamamen kaybettiğimizi sandık.
Yeah, Peter, we thought we'd lost you for good.
İşte bizim aradığımız içinde kutsal emanetin saklandığı bu yok edilemez sandık.
it is this indestructible reliquary we seek.
- Evet ama birkaç dakika önce, nefes almakta sorun yaşamaya başladı, biz sorun astım sandık.
Yes, but a few minutes ago, he started having trouble breathing- - um, we thought it was his asthma.
Yumurtalar kuma gömülür... ve yavrular yaklaşık iki ayda çıkar.
The eggs are buried in the sand, and the hatchlings will emerge after about two months.
Yani bulduğumu sandığım şey bir kızdı.
Yeah, well, what I found there... well, at least what I thought I found there was this girl.
Beni ne tür bir sapık sandın?
What kind of twisted person do you think I am?
Er ya da geç diğer çiftler gibi her şeyi oluruna koyarız sandım ama asla "biz" olamadık.
I assumed that we'd decide how to move forward together like couples do but there never was we.
O kızların beni düzeltebileceğini sandım.
I thought that maybe those girls could fix me.
Bu, içinde balık olmayan bir akvaryumda, küçük süslü bir hazine sandığı.
Well, that is a fancy little treasure chest In a tank with no fish.
Burayı Alabalık Dünyası mı sandın?
What do I look like, trout world?
Sandık kayıp değildi, onu Callie almıştı.
It didn't go missing ; Callie took it.
Sandık baldızına aitti.
It belonged to his sister-in-law.
Verdiği ifadeye göre karısının bıraktığı videoyu aldıktan kısa süre sonra sandığı satmış.
According to the statement that he gave them, he sold the trunk shortly after he received the video from his wife.
Söylediğine göre, bu "minnacık yaratıkların" - kendisi böyle söylüyor - 100 tanesini tek bir kaba kum tanesine sığdırabilirsiniz.
He said that he estimated you could line about 100 of the "wee little creatures"... those are his words - on the length of a single coarse sand grain.
Seni kaybettik sandık evlat.
We thought we lost you, kiddo.
Hayatın sandığımızdan daha kısa olduğunu hatırladım.
Well, the reminder that life is shorter than we think it is.
Ve belki de Derek yüzünden sana kızgın olduğumu sandığını sanıyorum ama değildim.
And I think maybe you think that it was because that I was mad about you and Derek, but I wasn't.
Artık beni unuttun sandım.
Now you have forgotten about me...
Onun bir sapık olduğunu sandım. Ama baktım ki bıyığı yok...
I just thought he was a pervert, but then when I saw he didn't have a mustache,
Araçlarımızı teste tabi tutmak için, kum tepeleri üzerinde dağ eteklerinin dolambaçları yollarında ve Yosemite ulusal Park yakınındaki Mammoth Dağının 3300 metre zirvesinde 870 km yolculuk yaptık.
To put our vehicles to the test, we traveled 544 miles, over sand dunes, through the winding roads of the foothills, and up to the 11,000-foot peak of Mammoth Mountain near Yosemite National Park.
Beni Kız Birliği'ndeki metreslerinden biri mi sandın?
Do you think that I'm one of your BDM-Bunnies?
Kızların bayıldığını sandığın berbat k-pop tarzı saçların.
And your hair! Your awful K-pop hair... that you think the girls go wild for.
İngiliz Endüstriyel Limanı'nda pek çok iş yaptık.
We did a lot up at British Industrial Sand.
İşte günün ilk sandık sonuçları.
Here is the first exit poll today.
Tefeciden çuvalla para alıp pejmürde kıyafetlere harcayabileceğinizi mi sandınız?
You bastards think you can just borrow a bunch of money from a loan shark and then waste it on tacky suits?
Göğsündeki morluk sandığımız renk değişikliği aslında yanık iziydi.
Discoloration on the chest that we thought was bruising... was really burns.
Açık söylemeliyim ki beş yaşında falan bir kızın bacağı kırıldı sandım.
I honestly thought some five year old girl must have broken her leg.
Arka bahçesinde yaşayan ve herkesin neslinin tükendiğini sandığı bir kuşla ilgili bir makale yazan KK adında bir kız vardı.
Look, there's this girl named K.K. who wrote an article about some bird that everyone thought was extinct living in her backyard.