Satranç traduction Anglais
2,675 traduction parallèle
Satranç seven birine benziyor muyum ben?
Do i look like the kind of guy
Satranç oynamıyorlar.
They don't play chess.
Zihinsel özürlü birine karşı satranç oynamak gibi.
Like playing chess against a retard.
Onun oyunu satranç.
His game is chess.
Bak şimdi Dave, iş satranç gibidir.
Dave, look, business is like chess, okay?
Satranç oynayan bir örümceğim diyorsun yani?
So, you're saying, you're a chess playing spider?
1988'de Asya Gençlik Satranç Turnuvasında birinci olmuş.
In 1 988, He was the Champion in the Asian Youth Chinese Chess Tournament.
Adam satranç oynuyordu.
He plays chess.
Bakalım satranç oynadığı adamlardan birini bulabilecek miyiz.
Let's see if we can dig up some of his opponents.
- Satranç alanlarını geziyorlar. Blakely'yi bilen birilerini bulmaya çalışıyorlar.
They're canvassing chess parks, looking for anyone that knew Blakely.
2 kez ulusal satranç şampiyonu, şimdi de Uluslararası İlişkiler Bölümü... -... ekonomi profesörüymüş.
2 - time national chess champion, now an Economics professor at the School of International Affairs.
- Yürüyüşlerimizden birinden sonra satranç takımımı parkta unuttuğumu farkettim.
After one of our walks, uh, I discovered I'd left my chess set in the park.
- Satranç mı?
Chess moves?
O satranç şifresini çözmeliyiz.
I think we should crack that chess code.
Bu üç satranç parçasıyla ilgili.
involving these three chess pieces.
Tüm klasik satranç stratejilerini inceledim.
- Ohh. I've been looking up classic strategies.
Belki de oturup satranç oynanacak bir yer.
Maybe even a place where they play chess.
- Yani ceza almış bir adam gibi bu hücrede oturup, bu kahveyi içeceğim, satranç oynayacağım.
So I'm gonna sit in this cell, drink this coffee, play this chess, take my punishment like a man.
Sonra da satranç oynadılar.
And play chess.
Ama bu bir satranç oyunu Trev.
But it's a chess game, Trev.
Satranç oynamıyoruz burada.
Okay, you guys, it's not a chess game.
Satranç kulübü, matematik yarışmaları gibi.
Like mathletes. Or chess club.
Satranç mı?
Chess?
Hayır, bence sen yaşlanan balerin, satranç dehası çocuk, profesyonel büyücü çılgınısın.
No, I mean, you're like aging - ballerina, child-chess-prodigy, professional-magician crazy.
Sen satranç taşlarını düşün.
You worry about the chess pieces.
Bugünlerde satranç bilen birilerini bulmak kolay olmuyor. Ayrıca dert etme.
It's not every day that a perfectly suited chess partner comes along.
Dur tahmin edeyim ; kahvaltıdan sonra disk iteleme oyunu saat 2'de satranç, saat 4'te akşam yemeği.
Let me guess - - shuffleboard after breakfast, chess at 2 : 00, dinner at 4 : 00?
Satranç sanatında asıl iş bir taşın en değerli olduğu anı ve o anda da onu feda etmeyi bilmektir.
The art of chess, the art is knowing when a piece is most valuable, and then, in that very moment, being willing to sacrifice it.
Chumhum'dan satranç taşı logosuydu.
It was the chess piece logo from Chumhum.
İş yazılımı, sözcük işlemcisi, tablolama programları,... ve diğer bütün belirtilenler aynı satranç taşı logosunu kullanmıyorlar mı?
Business software, word processors, spreadsheets, and all are designated to use the same chess piece logo?
Her yazılımın satranç taşı farklı renkte.
All the software has different colored chess pieces.
Bu satranç taşı kırmızıydı.
This chess piece was red.
Simülasyon, karolardan oluşur. Bir nevi satranç tahtası gibi. Her yönde sonsuza dek uzanan bir tahta.
The simulation consists of a grid, a bit like a chessboard... extending infinitely in all directions.
Satranç oynamayı severseniz, ki severim, fakat oynayabileceğiniz kimse yoksa, ki kimsem yok, o zaman bazen kendinle oynarsın.
If you love chess, which I do, but you don't have anybody to play against, which I don't, then sometimes, you just gotta play yourself.
Şuna baksana... Simpsonlar satranç takımı.
Look, a Simpsons chess set!
Tamam. Sen ödevini bitirdiysen bilgisayarımda satranç oynayabilirsin.
Um, you can play chess on my computer if you've done your homework.
- Evet, satranç takımında.
Yeah, he's on the chess team.
Evet ve artık acil gözetimden çıktığıma göre satranç takımına girebilirim.
Yeah, and... and now that I'm out of emergency care,
Senin Bobby Fischer gibi satranç oynamanı ve Sheldon'ın yerine oturulmasını sorun etmemesini düşününce birinin zamanda geri gidip bir böceği ezerek insanlık tarihini değiştirdiğini düşünüyorum.
Between you playing chess like Bobby Fischer and Sheldon being okay with you in his spot, I'm guessing someone went back in time, stepped on a bug, and changed the course of human events.
Ben olsam daha önce satranç oynamamış bir kızın seni yenmesi konusunda endişelenirdim.
If I were you, I'd be worried that a girl who's never played chess in her life just kicked your ass.
Wickes bir satranç oyuncusu.
Wickes is a chess player.
Üniversite tezini satranç üzerine yapmış.
He wrote his college thesis on chess.
Ben değil. Rusty, satranç değil bu.
Rusty, this is not chess.
Satranç oynar mısınız Ajan Callen?
Do you play chess, Agent Callen?
Yada... satranç klubünde?
Or... Chess club?
Satranç oynar mısın Ajan Callen?
You play chess, Agent Callen?
Satranç kolundaydım da.
Chess club.
Satrancı ne kadar sevdiğini anlatıp anlatıp durdu.
She wouldn't shut up about how much she loves chess.
Tamam. İnsanlar satrancı parkta oynayabilirler.
Okay, well, uh, people play chess in parks.
Bir nevi satranç tahtası gibi.
Aristarchus'idea to the contrary had been long forgotten.
Satrancın esas amacı da budur zaten.
That's, that-that's what chess is all about.