Satın al traduction Anglais
4,678 traduction parallèle
Cesaretimiz ve yeteneklerimiz emsalsizdir. Ama böylesine yetenekler ucuza satın alınamazlar.
Our bravery and skills are unrivalled, but such skills do not come cheap.
Babam yalnızca satın alınanları seviyor.
Daddy only likes the store-bought stuff.
Muhtemelen aynı zamanda aynı dükkandan satın alınmış.
They probably bought'em at the same time at the same store.
Biraz su satın al!
Buy some water!
Sen dedin ya satın alındı.
Well, you said you were buying.
Satın alıyorum.
I'm buying.
İfadeni satın alıp almadığını bulmaya çalışıyor.
She's trying to find out if you bought her testimony.
Thundergun'ı satın alıp başka bir Wawa'ya gidebiliriz.
You know, we could just buy Thundergun and go to a different Wawa.
Ehliyetini alır almaz, kendine bir araba satın aldı.
As soon as he got his driver's license, he bought a car.
Tek bildiğimiz Santos'un nalburlarda satılan boruya asıldığı ve misinayı besleyen makaranın 2005 yılında Kuzey Caroline'dan satın alındığı!
All we know is that the rig Santos was hung from was built from standard hardware store pipe, and that the fishing reel that fed the line was bought from a bait shop in North Carolina in 2005.
- Birleştirme ve satın alım.
- Mergers and acquisitions.
Kalbimdeki acıdan kurtulmanın yolunu satın alabilseydim alırdım.
If I could buy my way out of the ache in my heart, I would.
Ama bazı şeyler satın alınamaz ve severek sunulması gereken bir şeyi almaya çalışmak huzursuz edicidir.
But some things cannot be bought. And to try to buy that which can only be given freely would be a comfortless thing.
Yok, hayır. Matmazel Romanis satın alınıp ödemesi yapıldı.
Oh, no, Mademoiselle Romanis is bought and paid for.
Borçları satın alınıp ödendi.
Her debts are bought and paid for.
Sadakati satın alınabilecek birine.
Someone whose loyalty can be bought.
Uçakta sandviç satın alırım.
i'll buy a sandwich on the plane.
Kendi oğluna yalan söyleyen kimdi o heykelleri satın alırken?
Who's the one who lied to her own son when buying those sculptures?
Arkadaşından şarkının haklarını satın alırız olur biter.
We'll just buy the rights from your friend. Oh...
- Bir kulübe satın al o zaman, John.
You should buy a cabin, John.
Baban geçen haftadan beri geçici isimlerle satın alınan İmparatorluk Grup hisselerini.. ... gerçek bir isim altında toplamaya başladı.
Your father is reclaiming Jeguk Holdings shares under borrowed names since last week.
Biri satmaya kalkarsa önce sen git ve daha fazla para verip satın al.
If anyone is about to sell, go buy it back even if it costs more money.
5 bin dolar neleri satın alır?
And what does $ 5,000 buy?
9'dan 9'a satın alır... Akşam 9'dan sabah 9'a istediğiniz her şeyi satın alır.
It buys you the 9 : 00 to 9 : 00... 9 : 00 p.m. to 9 : 00 a.m., anything you want.
Daha fazla yükselmeden önce bizim hisselerimizden satın al.
Buy some shares before they go up higher.
Bunlar ki, Küçük Ted'i öldüren bombada bulunan malzemelerin satın alınmasında kullanıldılar.
Which were used to purchase the material in the bomb that killed Little Ted.
Ben, sanırım Noel Baba'nın söylemeye çalıştığı Noel ruhunun kalbinde olduğu satın alınacak şeylerde değil.
Ben, I think Santa's trying to say that the spirit of Christmas is in your heart, not in material things.
Şirket satın alındı. - Ne?
We just got acquired.
Hisse senedi alım satımı ile ilgili herşeyide öğrendi, satın aldığı senetlerle nası kar etti anlatamam.
not understand about the stock, but miraculously he shares bought always give you an advantage.
1 milyara satın alıp Başbakan Oh'a 2 milyara sat.
Just buy with a billion and give President Oh 2 million. Okay!
Bu da demek oluyor ki Damien White'ın ölümünden sonra isteyerek içeceği satın alıyorlar. İntiharından sonra... çünkü artık daha da havalı.
This means that you've made a conscious decision to buy this drink after Damien White's death- - after his suicide- - because it's even cooler.
- Bunlardan ABD'de satın alınamıyor mu?
And you can't buy them back in the U.S.A?
- Telefonu satın alıyorum!
- I buy the phone!
Haftada 100 kilo satın alıyordum.
I was buying a hundred kilos a week.
Vasiyet işini halledince hisselerinizi değerine satın alırım.
Now, after we settle the will, I'll buy out your shares at a fair valuation.
Aslında ben Judd'ın hisselerini satın alınca ortak olacağız.
Well, see, we'd be partners, actually, after I buy Judd's shares.
Beş para etmez şeyi satın alıp da ne yapacağım.
What I do or don't buy counts for shit.
İyi atlar satın alıyor.
Sounds like he's putting together a nice string of horses.
Pekala, ben satın alırım.
I'll tell you what then. I'll buy him.
Ben satın alırım.
I'll buy him myself.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra da Burke Stodger tarafından satın alındı.
Then after World War II, she was bought by Burke Stodger. Burke Stodger.
En baba DJ'ler ondan satın alıyor.
All the top DJs buy from him.
Ne mal alıyor, ne dans ediyor, ne plak satın alıyor.
He never buys gear, never dances, never buys records.
Patlayıcıların alımıyla ve satımıyla uğraşmış.
He did time for possession and transportation of explosives.
Şifreli metinler için eve aceleyle gelmeye alışkın değilim, Bay Mathis, özellikle de bir Brancusi bronz eserinin satışının tam ortasındayken.
I am not accustomed to rushing home for cryptic texts, Mr. Mathis, especially when I'm in the middle of a sale of a Brancusi bronze.
sergide satıldığını zannettiğin heykellerini de... "... annenle ben alıyorduk aslında. "
The sculptures you think you s A old at the exhibitions... your mother and I were the ones buying them.
Larry, şu anda bir gayrımenkul alım-satımının ortasındayız.
Larry, this is part of a real estate transaction now.
"Biber alım satımları, politik bir mayın bölgesi gibidir."
"pepper transactions are a political minefield."
İnsan hayatlarını alıp satıyorsun.
- Buy and sell human lives.
Bana, alınıp satılacak, sergilenecek ya da sahip olunacak değerli bir şeymişim gibi davrandın.
You act like I'm some precious thing to be bartered or put on display or possessed.
Eğer kız arkadaşım alınıp satılan bir orospu olmak için yatırımcı herifin tekine kaçmış olsaydı o kadar sinirlenirdim ki ne yapacağımı bilemezdim.
If my girlfriend had run off to be the bought-and-sold whore... of some scumbag developer... I'd just be so angry, I don't know what I'd do.
satın aldım 43
satın almak mı 17
all right 20
allo 25
alex 1064
alice 882
alvarez 41
allah rahmet eylesin 22
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39
satın almak mı 17
all right 20
allo 25
alex 1064
alice 882
alvarez 41
allah rahmet eylesin 22
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23
allah 1043
alan 546
alarm 144
alvaro 24
allen 166
ally 413
alma 146
allie 67
allison 206
allah 1043
alan 546
alarm 144
alvaro 24
allen 166
ally 413
alma 146
allie 67
allison 206