English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ S ] / Scratching

Scratching traduction Anglais

1,026 traduction parallèle
Bütün o yüzlerin kazındığını, itildiğini ve ısırıldığını görürdüm va sonra sis dağılırdı ve her nasılsa bütün o yüzler ben olurdum.
I used to see all those faces scratching and shoving and biting. And then the mist would clear and somehow all those faces would be me.
Eli, seyahat etmeyi çok sever. Durmasınıda sağlayacak bir ilaç olduğunu da pek sanmıyorum.
Eli has the itchy foot and don't know the medicine is to stop scratching.
Tükürmek. Kaşınmak. O bakmıyorken pandik atmak.
Spittin', scratching'... whacking her on the behind when she isn't lookin'.
Yeter artık, kes şu kaşınmayı, Bernstein.
Stop the scratching, Bernstein.
Dişimizi tırnağımıza takıp çalıştık. Savaşın bitmesini bekledik.
We had poor scratching to keep body and soul together waiting for the war to end.
- Bana yardım etmek istiyorsan uzatma da sus.
If you want to help me, stop scratching.
Sen de benim gibi olacaksın, önündeki her şeye tekme atan biri!
You're gonna wind up just like me, kicking and scratching every inch of the way!
Söylersem yine gülüp, apoletlerimin kaşındırdığını söylersin ve yine bozulurum.
If I do, you'll laugh at me again and say my epaulets are scratching and I shall be disconcerted again.
- Çiftlik işinden bahsetmiyorum.
None of this weed-scratching.
Tırnaklarıyla tabutun kapağını tırmaladığını duyduğumu biliyor muyudunuz?
Did you know I could hear the scratching of her fingernails on the casket lid?
Kıvranıyor... Dönüyor... Kanlı tırnaklarıyla kapağı tırmalıyor.
Twisting, turning, scratching at the lid with bloody fingernails.
O ağır makinesini buraya çekmiş. Döşemede izi var. Tekrar sfenksin dışında ortaya çıkacak.
He dragged his heavy machine back in here scratching the floor so he could appear outside the sphinx again and help the Eloi build a new world.
Ha, kaşırken yükseğe.
Oh, higher in the scratching.
Bahse girerim ilkel mitleri uygulamaya çalışacaktır.
A night shirt in crude lin. I bet it's scratching.
Ufak bir kazıma, ama doğru işaret.
It's a poor scratching, but the true sign.
Bir öpmemle aniden beni cırmalayıp çığlık atmaya başladı!
I gave her a kiss and she started screaming and scratching immediately!
Tek işe yaradığı konu sırtımı kaşımaktı.
Only thing he was ever good for was scratching my back.
Para için dilenen paralı askerlerdiniz.
You've been mercenaries, scratching for pay
Tabii ya! Birkaç şimşek çubuğu sattın, üçkâğıt açıp biraz para toplayıp hödüğün tekini bir çizik dahi atmadan kazıkladın ya ciğeri beş para etmez, çıngıraklı yılandan aşağılık bir adamsın!
Sure, peddle a few lightning rods, pick up a couple of bucks in a shell game fleece a yokel without even scratching him and you're a scalawag.
Bana mırıldanıp hırıldayan bir küçük rol aktörü gibi geliyor
I see him as one of those mumbling scratching actors destined only for minor roles and character parts.
Ben bir şey tırtıklamıyorum.
I'm scratching nothing.
Tanrı aşkına bir yerini keseceksin.
Oh don't for heavens sake start scratching there.
Bu yaşta hayatta kalmaya çabalıyorsam, sen daha çok çabalarsın.
If I'm still scratching around to keep alive at my age, I figure you care a lot at yours.
Samanlıkta iğne arıyorsun.
Scratching around in the dust.
- Kaşımaya başla.
- Start scratching.
Oynamayı bırak.
And you're scratching me.
Şuradaki hoşuma gitti kafasını kaşıyan.
I like that one, the one scratching her head.
# Lena kiremitlerin önünde ayakta durur, kaşınır
In front of the tiles stands Lena, scratching her...
Hazır oradayken sol omzumu kaşımaya ne dersin Mowgli?
How'bout scratching'that ol'left shoulder while you're up there, Mowgli?
Buna büyük kaşınma denir.
This calls for some big scratching'.
Şu orospuya bak, beni yaraladı.
Look at that son of a bitch, scratching me like that.
Neden böyle kaşınıp duruyorsunuz?
Why are you scratching like that?
Yarın, şunun gibi bir parça senin sırtını kaşırken ben nerde olacağım?
Tomorrow, some piece like that might be scratching your back at the Plaza... and where am I gonna be?
Kafamı kaşıyorum.
I'm scratching my head.
Ve senin sırtını kaşıma konusunda, o kadar emin değilim.
And as for scratching your back, I'm not so sure.
Bundan daha hızlı kaşıyamam.
I'm scratching as fast as I can.
Zaten acayip bir şeyin sırtımı tırmaladığını hissetmiştim, efendim.
I knew something queer was scratching my back, sir.
Kaşınan ihtiyar için ilaç
The old man who is itching and scratching
Seni görünce bir yerlerim kaşınıyor.
I got an itch that needs scratching.
Dün gece onu duymadın ama 2 : 00'de geldi camı tırmaladı, haylaz.
You didn't hear him last night... but he came scratching at the glass at 2 : 00, the scamp.
Benim için kaşımanın sakıncası var mı?
You mind scratching it for me?
Ben elleriyle kapıyı tırmaladığını duydum ve açmaya, kırmaya çalıştım.
I heard her hands scratching the door, and tried to open it, to break through!
Sakalımın yüzünü tırmalamasını hatta.
My beard is even scratching your face.
Kaburgaları kalbini çiziyor.
His ribs are scratching his heart.
Onları tırmıklamak için kullanabilirim.
I might need them for scratching.
Gil'in arabasını çizmene rağmen senden hoşlandım.
Despite you scratching'Gil's car, I like you.
Fark etmeden edemiyorum, madam, geçen bir kaç gündür ellerinizi kaşıyorsunuz ve eldiven giyiyorsunuz.
I couldn't help noticing, ma'am, the past few days you've been scratching your hand and wearing gloves.
Ve bu beni sabahın 06 : 00'sında uyandırdı. Şu kulağı tırmalıyordu.
And this thing wakes me up at 6 : 00 a.m. scratching that ear.
- Kaşınıyordum.
- I'm just scratching.
Tren istasyonuna geldiğinde kahkahalar atıp kaşınarak, yapacak bir şey olması ne güzel diyen ihtiyar.
The one that came riding in back at the train stop... laughing and scratching, saying how good it was to have something to do.
- Sessiz ol Melvin.
You're scratching the casket!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]