Secrets traduction Anglais
10,517 traduction parallèle
Revere ve onun sırları.
Oh, Revere and his secrets.
"Tüm yöntemler onun ilkel mezarının içinde, sırları ise yalan."
"All our methods built inside house primal tomb, his secrets lie."
Benden ne kadar çok sır sakladığının farkında mısın?
I mean, how many secrets did he keep from me?
Sen kendin söyledin, adamın sakladığı bir sürü şey var.
You said it yourself... the man had a lot of secrets.
Sırlar.
Secrets.
Konuşmuyor, eğer sakladığı şeyleri bulmak istiyorsak kendi başımıza halletmeliyiz.
He's not talking. If we want to find her secrets, we'll have to do it on our own.
Eğer Derin Karanlık'ı bulabilirsek, bir sürü sır perdesi aralanacak sadece Gronckle'ları değil tüm kaya sınıfı ejderhaları öğrenebileceğiz.
If we were able to find Dark Deep, it could unlock so many secrets, not only of Gronckles, but the entire Boulder Class of dragons.
Senin Dünya'ndaki Harrison Wells olmayabilir ama senin tanıdığın adam kadar sır saklayan birisi.
He may not be Harrison Wells from your Earth, but he has just as many secrets as the one you knew.
Elbette Marcel'e tüm sırlarımızı söylemeden önce halletmemiz gereken küçük bir iş var.
Of course, before we tell Marcel all of our secrets, there's one small piece of business to which we must first attend.
Hadi ama Mike. Graceland'te sır olmadığını sen de biliyorsun.
Come on, Mike, you know there are no secrets in Graceland.
Bilmediğim başka sırlar da var mı?
Are there other secrets I don't know?
- Sırlar olmadan...
- No secrets...
Arkadaşlardan sır saklama konusunda ders çıkartırsın sanıyordum.
I thought you would learn your lesson about keeping secrets from friends.
İki sırrı vardı. Bir tanesi söyleyebileceği, diğeri uğruna ölebileceği. - Öyle mi oldu?
He had two secrets- - one he could tell, one he was willing to die for.
- Çünkü sır tutmada berbatsın.
Because you're terrible at keeping secrets.
Özellikle ailemiz hakkında.
I swore that I would never keep secrets from you again, especially when it has to do with our family.
Senin Dünya'ndaki Harrison Wells olmayabilir ama senin tanıdığın adam kadar sır saklayan birisi.
He may not be Harrison Wells from your earth. He has just as many secrets as the one you knew.
Bu gizli bilgiler beni inanılmaz güçlü yapıyor.
Its secrets are making me a force of nature, girls.
Bu sırları Mega Konsey ile paylaşacak mısın?
And you'd share these secrets with the... Mega Coven?
Daha fazla sır yok.
No more secrets.
Thea, sırf sır sakladığı için birine kızmaya hakkım yok.
Thea, I don't have the right to be mad at anyone for keeping secrets.
Bütün sırlarını gömmeden önce kimi istedin? Acından saklanmayı öğrenmeden önce.
Who did you want in that moment before you buried all your secrets, before you learned how to hide from your pain?
Tüm sırların ve hassas noktalarında onunla birlikte ölür.
All of your secrets and vulnerabilities can die with her.
Belki de sakladıkları şey her neyse benimle bir ilgisi yoktur.
Maybe, whatever those secrets are, maybe they weren't meant for me.
Jekyll sırlarını saklamaya bayılırdı. Benden bile saklardı.
Jekyll loved to keep his secrets, even from me.
Sırları olan yalnızca sen değilsin.
You're not the only one with secrets.
Sırlar açığa kavuştu mu?
More secrets revealed?
Nahoş sırların bunu berbat etmesini istemezsiniz, değil mi?
Now, you wouldn't want any nasty secrets screwing that up for you, though, would you?
Aramızda gizli saklı bir şey kalmasın istedim çünkü.
Because I didn't want there to be any secrets between us.
Yıllar boyunca David partilerin her iki tarafını da temsil etmişti ve bizim en korunan sırlarımızı korudu bu yüzden.
For years, David has represented people on both sides of the aisle. And he has guarded our most tightly held secrets.
Ted de şey dedi "Senatör, senden David Williams'ı aramanı ve ona en büyük sırlarını söylemeni ve güvenli tutması için para ödemeni istiyorum"
And Ted says, "Well, Senator, I want you to call David Williams, and I want you to tell him all your secrets, and then pay him to keep them safe."
David insanların sırlarını bilmekle kalmıyordu, onların kaydını da tutuyordu.
David not only knew everybody's secrets, he kept a record of them.
Neden o sırları Pamela'ya versin ki?
So why pass on those secrets to Pamela?
Williams'ın orada ne gibi sırları varsa, onları istiyoruz.
Whatever secrets Williams has in there, we want them.
- Herkes Williams'ın sırlarından haberdardı.
Everyone knew about Williams'secrets.
Williams sırlarını paylaşmak istemiyordu, o yüzden biz alacağız.
Williams wouldn't give up his secrets, so now we're gonna take them.
Devlet sırlarını çalmıyor.
He's not stealing state secrets.
Bana ondan sır saklamayı öğreten sensin.
You're the one who taught me to keep secrets from her.
- Sihirbazlar sırlarını açıklamaz.
A magician never reveals his secrets.
Sirlarimi paylasmam.
Well, I'm not just gonna give up all my secrets.
Butun sirlarimi veremem.
I can't give away all my secrets.
Sırlarımızı.
Our secrets.
Araştırmam konuşulması istenilmeyen sırları öğrenmek üstüne.
My study deals with extracting secrets from unwilling subjects.
Baş Belası Brian sırlarını saklar.
Badass Brian keeps his secrets private.
Artık ikimizinde sırları var.
So now we both have secrets.
Sadece onları bildiği sırlar vardır.
These are the secrets which only they know.
Bizim gibi insanlar sır tutmada iyidir.
People like us are good at the game of secrets.
Sırlar bizi ayakta tutuyor.
Secrets keep us alive.
SB'nın bazı çok ileri teknoloji sırlarını biliyor. Bunların arasında Aşırı Keskin Özellikli Mühimmat AKÖM ve 50 kalibrelik güdümlü mermi olarak bilinen şey de var.
And because he knows the secrets to some of the DoD's most cutting-edge technologies, including the Extreme Accuracy Tasked Ordinance, aka EXACTO, aka a.50 caliber guided bullet.
İrisinizin boyutunda değişim var mı diye bakarken en derin en karanlık sırrınızı söylemenizi istiyorlar.
They'll ask you to reveal your deepest darkest secrets, while monitoring any change in the size of your iris.
Kilit kelime "sırlar."
Keyword - - secrets.