English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ S ] / Serpent

Serpent traduction Anglais

923 traduction parallèle
Hazineye ulaşmak için çabul olmalıyız.
Restrain a fire serpent who wants to crush your treasure.
"Şarap yılan gibi ısırır..." "... engerek gibi sokar. "
"It biteth like a serpent, and stingeth like an adder."
Yılan sokmuş dediler bağ köşkümde uyurken.
'Tis given out that, sleeping in my orchard, a serpent stung me.
Ama şunu bil ki soylu oğlum benim, babanın canına kıyan yılan, onun tacını giyiyor şimdi.
But know, thou noble youth, the serpent that did sting thy father's life now wears his crown.
Lekesiz bir çiçek gibi görün, ama altında bir yılan olsun.
Look like the innocent flower, but be the serpent under't.
Bu kız yılan gibi zeki.
This girl has the wisdom of a serpent.
Zehir, konuşmalarını bir süreliğine durdurmuştu. Yılan kümesinin, tek bir çok başlı yılan görünmesi gibi büyüleyici, ama aynı zamanda tiksindiriciydi.
The ball of poison imposed silence fascinating and repellent as a single serpent's coil revealing several heads
Bir yılan!
A serpent!
İmdaat! Yılan!
Serpent!
Yılan!
Serpent!
- Ama ben yılan değilim. - Ne--Doğru mu bu?
But I'm not a serpent.
Yılan.
Serpent.
Yılaaan!
Serpent!
sokak köpeği, yılan!
Cur, dog, serpent, snake!
Evet, bu görmüş olduğunu yılan, dünyanın en zehirli yılanı, bir adama sonsuza dek yaşama fırsatı verdi.
Yes, this very reptile. The most poisonous serpent known to man. One nip from this fellow and the gates of eternity open.
Ve şimdi, bayanlar ve baylar, faydalı ve yıllar boyunca denenmiş bu ilaçtan, hepiniz birer şişe alın.
And now, ladies and gentlemen, refined and scientificated through the ages, has come to us, as by a miracle, a medicine, a balm to make your aching joints as supple as a serpent's.
Yılanı, flütün müziği çekmiş olmalı.
The serpent must have been drawn to the music of the flute.
Ağzının her iki tarafı ile konuşuyorsun, tıpkı tıpkı çatal dilli yılan gibi.
You talk out of both sides of your mouth at once, like a... Like a forked-tongued serpent.
Şimşek gibi hızlıydı!
EYES LIKE A BEAST AND QUICK AS A SERPENT.
Musa'nın yılanı ötekileri yutuyor.
Moses'serpent swallows up the others.
Yılan dilin kalbimi katılaştırdığı için o kavmin gitmesine izin vermedim.
I would not let his people go because your serpent's tongue hardened my heart.
Ya da deniz canavarı.
Or a sea serpent.
Bu bir yılan.
It's a serpent.
Beyaz Yılan
The White Serpent.
Pazardan beyaz bir yılan aldı.
Bought a serpent at the market.
Yılan ile çok iyi arkadaş oldum.
I became good friend with the serpent.
Yetişkinler beyaz yılanımı sevmediler.
The adults did not like my serpent.
Kalbimde büyük bir acıyla yılandan ayrılmak zorunda kaldım.
I was forced to separate from the serpent with great pain in my heart.
Beyaz Yılan.
It is a white serpent.
Çocukken terk etmek zorunda olduğum yılan mı? !
Could she be the serpent I had to abandon when I was a child?
Lanet ruh!
Damn serpent!
yılan formundayken görmesi çok acı olacaktır.
Pai Niang, now a serpent would suffer if Hsu Hsien saw her in this form.
artık beyaz yılan değil.
So... Pai Niang is not a serpent spirit anymore.
Yılana bile elmayı yedirebilir.
She would've made the serpent eat the apple.
Korkmayın. Ben yılan değilim, Küçük Havva.
Don't worry, I'm not the serpent.
Nerede o yılan dilli kadın?
Where is that serpent-toothed siren?
Ve koca sürüngeni görün.
And see the Great Serpent.
Hakiki deniz yılanı.
A genuine, bona fide sea serpent.
Deniz yılanını kızdırıyorsunuz.
You make sea serpent very mad!
Bu yüzden deniz yılanıyla birlikte.
So it is with the sea serpent.
Bay Eckland adalarda üç çeşit yılan bulunuyormuş hepsi de ziyadesiyle zehirliymiş.
Mr Eckland, there are three varieties of serpent indigenous to those islands and all are extremely poisonous.
Onunla çok sert bir dille konuştu.
He talked to her with a serpent's tongue.
Ya da balık isteyince ona yılan verir?
If he asks for a fish, will you give him a serpent?
Gözüm görmesin, seni yılan!
Out of my sight, you serpent!
Yılan, "Ölmeyeceksiniz gözleriniz açılacak ve tanrılar gibi olacaksınız" dedi.
The serpent hath said that we shall not die... that our eyes shall be opened and we shall be as gods.
Yılan beni aldattı ve yedim.
The serpent beguiled me and I did eat.
Burada da yılanlar ve jaguarlar var.
These are serpent and panther.
Şarabı suya dönüştürmek, yılanı sopaya,..
Wine into water? Stick into serpent?
"Yılan hepimize de zehirlidir."
"The serpent is venomous to us all."
Yılaan!
Serpent!
Onun için bir yılan yumurtası saymalı onu.
And therefore think him as a serpent's egg which, hatched, would, as his kind, grow mischievous,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]