Sert traduction Anglais
21,701 traduction parallèle
Bu yatak çok sert.
'This bed is too hard.
Sanırım ikinci kural.. tam bir sert çocuk ol.
I think lesson number two is - - be a badass.
Farketmez, sen oradaki en sert hatundun.
Top dog, big dog, you were the baddest bitch in there.
Sert olduğumu düşünebilirsiniz ama bunun adalet olduğunu biliyorum.
Now, you may think I am harsh, Constable but, I know that this is justice.
Kusuruma bakma hâlâ kanıtlamam gereken bir şeyler varmış gibi biraz sert çıktıysam.
Excuse me if I... look a little too hard like I still got something to prove.
Naomi sert oynuyor.
Naomi gets rough.
Sert adamı mı oynayacaksın yoksa işimi yapmama izin mi vereceksin?
You want to play tough guy, or you gonna let me do my job?
Yani elimizde kızının radikal ve sert bir Wesen örgütüne katılmasını destekleyen normal bir anne baba var.
So we have a normal middle-class mother and father who are backing their daughter's involvement in a radical, violent Wesen organization.
Eylemlerim sert sonuçlandı.
My actions proved out too severe.
- Başın mı döndü, sert çocuk?
- Dizzy, tough guy?
Çok sert bir atak geçirdi.
She's had a very tough relapse.
Onlar için sert ya da yumuşak hedef ayrımı diye bir şey yok ve tatil köylerini, restoranları, büyük turist mekanlarını vurmakla ünlüler.
No differentiate between hard and soft targets... And are known for attacking meeting places... Restaurants, tourist sites.
Sen beni sikersen ben seni iki katı sert sikerim.
You fuck me, I fuck you twice as hard.
O kadar sert birisi değilsin.
You're just not hard enough yet.
Sert olmak zaman alır.
Takes time to develop calluses.
Güçlü bir kadındı sert bir Teksaslı.
She was a strong woman... a fierce Texan...
Yalnızca Kasıma kadar, ondan sonra göreve başlayınca çok sert müdahale ederiz.
Just until November, and then we'll hit'em hard after inauguration.
Ordularimizi güneye yollayip hizli ve sert bir sekilde saldirmalarini emredecegim.
I will redirect our armies south. Command them to attack hard and fast.
İyi olan şey sahip olduğumuz işte sert bir yumruğa ihtiyacı olan insanları bulabiliyoruz, ve onları yumruklayabiliyoruz.
Good news for us is that we have jobs where we get to find people who need a slap, and we get to slap them.
Bize sert davranmasınına ihtiyacımız vardı, doğruyu söylemesi için, ve söylediği zaman sorun olmazdı, bunun doğru olduğunu bilirdik.
We needed her to be tough on us, to tell us the truth, so when she told us it was going to be all right, we knew that was true too.
Ona şöyle sert bir tokat atmak ve sonra da en baştan tamamen Punjab tarzıyla yetiştirmek istiyorum.
I feel like giving her a hard slap. And bring her up all over again, in full Indian style.
Bozkırlarda dolaşmaktan ayakları büzülen bizler, sert rüzgârlardan burunları düzleşmiş bizler, artık ihtiyacımızdan fazla yemeğimiz var.
We, whose feet lost form from walking the steppe, whose noses grew flat from punishing winds. We now have more food than our stomachs need.
Niye bu kadar sert çıkıyorsun?
Hey, what's with the attitude?
Biraz sert görünüşlüdür.
Somewhat severe.
İlk olarak ben yöntemlerimdeki hatayı anladığımı söylemem lâzım. Ve sen de bana bunun yeterli olmadığını söylemelisin. Sonra beni daha sert yargılaman gerekiyor.
First I'm supposed to say that I see the error of my ways, and then you tell me that that's not good enough, and then you judge me harder.
Stan sert adam olmayı çok sevmiştir hep.
Stan is so into always being the tough guy.
Evet, biraz sert davranmış olabilirim.
Yeah, um, maybe I've been a little too hard on him.
Bazen onu çok sert buluyorum.
I find him so stiff so much of the time.
Dostum, çok sert vurdu.
Man, she hits hard.
Sert ve klasik.
Strong, classic.
Sert ve parlak Havisham maskesinin altında başka bir şey gördüğüm için.
Because beneath all that stiff and shiny Havisham veneer, I saw something else.
Buraya birini öldürmeye geldiğimizden değil de genelde kötü adamlar listesinin peşine düşünce daha sert olurlar.
Not that we're here to kill anyone. But usually, when you're going down a list of bad guys, they're supposed to get tougher.
Sert içkiler içtiğimde, ben böyle oluyorum.
I get like that when I drink hard alcohol.
- sert çocuk.
- Tough guy.
Bilmiyorum. Kadın ona çok sert vurmuş. Kim olduğunu bilmiyor.
He doesn't know... she hit him so hard he doesn't know who he is.
Kaya gibi sert.
It's rock hard.
Herkesin bir zayıflığı vardır, sert adam!
Everyone has a weakness, tough guy!
Stan amcanın her zaman söylediği gibi, bir kapı kapandığında, en yakınında ki duvarı seç ve ona tüm gücünle sert bir yumruk indir!
Like Grunkle Stan always says, when one door closes, choose a nearby wall and bash it in with brute force!
Bazı sert kesikler atmam gerekiyordu.
I've had to make some really harsh cuts.
Bize sert ve hızlı vurdu.
He hit us hard, and he hit us fast.
Onunla barda tanıştığınızı, odana çağırdığını ve sert seks yaptığınızı söyle.
You say that... That you met the guy at a bar, that you brought him back to your room, that... that you had rough sex.
Sert ancak bilge bir hükümdardım.
I ruled firmly, but wisely.
Sert.
Hard.
Sert bir hatun olduğunu biliyordum.
I always knew you were a badass.
Sert çocuğu oynamaya devam et.
Keep acting'tough.
Kafatasına öyle sert geçirdim ki gözün dışarı fırladı ve iğrenç görünüyor lan.
I just popped your skull so hard, your eyeball just popped out, and it is gross as shit!
Donanma, İlk sen vur, sert vur ve sürekli vur, diyor.
The Navy says Hit First, Hit Hard and Keep Hitting.
Sert olduğunu mu sanıyorsun, Prenses?
You think you're tough, Princess?
Bazen farkında olmadan fazla sert tepkiler verebiliyor.
I think... I think he just lashes out without realizing it.
Sert bir şeyle vurdu.
'Hit something sharp.
Sağa dönerken oldukça sert döndün.
You took a pretty hard right turn back there.