Seul traduction Anglais
1,505 traduction parallèle
Esen kalın. JODK. Burası Seul Radyo İstasyonu.
I was a top executive of Tokyo Broadcasting Company, J.O.A.K.
Seul Tren İstasyonuna vardı. Yalnızlığından başka hiçbir şeyi yoktu.
It was an army of young patriotic men leaving to fight in Manchuria.
Havai fişekler bütün Seul'ün göğünü kapladı!
Open up! Open! Open the door!
Yoo Rin'in babasıyla birlikte Seul'de olduğunu kim bilebilirdi ki.
Who knew that Yoo Rin noona would be in Seoul with her dad...
Eğer acil durum olursa, o zaman Seul Kulesinin tepesinden bir lazer "Bip" diye yayılacak, 63.
If it is deemed an emergency situation, then from the top of the Seoul Tower a laser will emit like "Beep,"
Ben Seul Bölge Savcısı, Lee Mong Ryong.
I am Seoul District prosecutor, Lee Mong Ryong.
Görünüşünün değişmesi için seni Seul'e getirdim.
I brought you to Seoul to change your looks. How good is that!
En kısa zamanda Seul'a git ve bağışlanmak için yalvar.
Go to Seoul as soon as possible and beg for forgiveness.
Seul'de.
Seoul.
Seul'den ayrılıyor musun?
Are you leaving for Seoul now?
Ben Seul'lüyüm.
I'm from Seoul.
Ben de Seul'denim.
I'm from Seoul, too.
Bana bir içki ısmarlarsan seni Seul'e kadar bırakabilirim.
I can give you a ride back to Seoul if you buy me a drink.
Seul.
Seoul.
Babanın şirketi var ve Seul'de yaşıyorsunuz.
Your dad's running a business and you live in Seoul.
Seul'e dönünce beni ara.
Give me a call when you are in Seoul.
Seul'lüyüm.
I'm from Seoul.
Seul'deyim.
I'm in Seoul.
Seul'e geri mi dönüyorsun?
Are you coming back to Seoul home?
- Seul'e döndü.
- She's gone to Seoul.
Seul doğumlu.
Born in Seoul.
Seul'den buraya havalı bir ajan gelmiş.
We're going to have a screwball from the Seoul Agency come in!
Seul'den gelen genç polis.
A young kid cop from Seoul!
Bu çocuk benim oğlum. Seul Narkotik Departmanında çalışıyor.
This kid, my son, works for the Narcotics Dpt.
Seul'deki piliçler çok ateşli değil mi?
I know Seoul chicks are really hot right?
Seni görmek için Seul'e gelmeyi düşündüm. Fakat yüzüne bakmaya utandım.
I thought of going to see you in Seoul, but I was ashamed to face you.
Birkaç ay sonra arkadaşımın düğünü için Seul'e geleceğim.
I will go to my friends'wedding in Seoul next month...
Seul, 1953
Seoul, 1953
BİR ZAMANLAR SEUL'DE
Once upon a Time in Seoul
Abimizin demek istediği Seul'e ailemizi aramaya gidiyoruz.
What our big brother means is we're on our way to Seoul to find our parents we split up with.
Ama Seul'e gelince okulu bıraktım.
But I dropped out when I came to Seoul.
Seul'da insanlar onlara bir hayvan gibi sahip olmak isterler.
People in Seoul have them as a pet.
Seul Sanat Koleji, Seul Müzik Üniversitesi, Juilliard Okulu...
Seoul Art College, Seoul University of Music, Juilliard School...
Önündeki uzun yolu takip et, sen o zaman Seul'e varırsın.
Take the long way around as long as you get to Seoul.
Acaba o gerçek Seul olur mu?
But will that really be Seoul?
Kuzey Koreliler Seul anlaşmasını bıraktıklarını açıkladı. ve nükleer çalışmalarını yeniden başlatıyorlar. Sebebiyse bizim, yetkisiz ve yasal olmaya nükleer testimiz.
The North Koreans have announced they're abandoning the Seoul agreement and reopening their nuclear program because of our recent unauthorized
Bu gece Seul'e gel.
Come to Seoul tonight. I'll arrange for you.
Seul Üniversitesi Hukuk Fakültesine birinci olarak girmiş.
He's been accepted at Seoul University of Law ranking on top of his class.
Seul Üniversitesi Hukuk Fakültesine birinci olarak kabul edildiniz.
You've been accepted at Seoul University of Law ranking on top of your class.
Oğlum bu sene Seul Üniversitesi İşletme Fakültesi'ne başladı.
He entered into the business school of Seoul University.
Ama kardeşi Seul Üniversitesi Hukuk Fakültesine birinci olarak girmiş.
But I heard his brother got into Seoul University's law school in first place.
Seul Üniversitesine en yüksek puanla giren öğrenciymiş.
It's the top scorer of Seoul University's law school.
- Seul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mi?
- Seoul University's law school? Top scorer?
Seul gibi büyük bir şehirde yine de karşılaşabiliyoruz.
In this big city, Seoul... We can still meet like this.
- Seul yırtığı Hi-mi Busan'daymış.
- The "off to Seoul" Hi-mi is here in Busan.
Seul'dan üniversiteye giden, zengin güzel bir kız karşıma çıkarsa böyle bir kızla beraber olabilir miyim?
If there's a girl from Seoul who goes to a good university and is so hot and from a rich family,
Neden önce Ji-min'i Seul'a yollamıyorsun?
Why don't you send Ji-min to Seoul first.
Ben, Seul bölgesinden Savcı JANG
I'm Prosecutor Jang from the Seoul District.
Bu senin Seul'da ki son haftan.
It's your last week in Seoul.
Burada Seul da çürük bir hayat sürdürmekten iyidir.
It's way better than the rotten life here in Seoul.
Burası JODK, Seul Radyo İstasyonu.
How does it feel?