Shadow traduction Anglais
6,237 traduction parallèle
Ne gölgesi?
What shadow?
Kendi gölgesinden korkardı.
Jump at his own shadow.
Evet, ölüm gölgesi vadisinde gezsem bile,
Yea, though I walk through the valley of the shadow of death,
Onu son gördüğümden bu yana çok zaman geçmişti, onun yerinde gölgeden başka bir şey düşünmek çok zordu.
It had been so long since I'd seen her, it was hard to imagine anything but that shadow in her place.
Ama ben, güçlü erkeklerin gölgesinde kaldıktan sonra öz saygımı geri kazanacak mıyım diye endişeleniyorum.
But I'm more concerned with getting my self-esteem back after being in the shadow of powerful men for so long.
Bugün, sizlere hiç şüphe etmediğim şefkatini ve iyi niyetini anlatmaya çalışacam.
And today, I will prove beyond the shadow of a doubt that she was both kind and generous.
Madde ve zaman arasındaki karanlık ruh, kus gölgeni önüme mazideki gücünü göster.
Spirit of darkness between matter and time, cast thy shadow before me, reveal forces past.
Ama Gotham'ın Keçi'si Wayneler'in oğlunun kutlamasını henüz karartmadı.
But Gotham's Goat hasn't cast his shadow over Thomas and Martha Wayne's celebration of beloved son...
Bu gece Gotham'ın en zenginleri taklitçi bir katilin gölgesi altında uyuyacak.
Tonight, Gotham's wealthiest one percent rests fitfully under a copycat killer's deadly shadow.
Gölge 2 bölgesinde benimle buluşun.
Rendezvous at Shadow Site 2.
Far.
Eye shadow.
Şuradakinin de ruhunu izleyen bir gölge var.
That one's got a... a shadow dogging his soul.
# Gölgelerden seslen ve hayalinin peşinde #
♪ you speak from the ♪ ♪ shadow and I want you ♪
Bu kesinlikle Jake'in şu saçlarından kurtulması için yazılmış. Hayır.
This is obviously for Jake to get rid of his 2 : 00 shadow.
Göz farlarına bakış açımı değiştirdi resmen.
He's totally changed my approach to eye shadow.
Makine eskisi gibi benimle konuşamıyor. Ama sana bunu vermemi istedi. Bir hediye, New York'un bir gölge haritası.
The machine can't talk to me as much as she used to, but she did want you to have this, a gift, a shadow map of New York.
İçişleri bana yeni bir gölge verdi.
Yeah, Internal Affairs gave me a brand new shadow.
- Makine bu yüzden bize gölge haritayı verdi.
This is why the machine gave us the shadow map.
Gölgeler içinde gördüğü şekilden bahsedip durmuş.
He keeps making reference to a shadow figure he saw lurking there.
Burada derin devleti yok etmeye çalışıyoruz, Aubrey.
What? We're trying to destroy a shadow government here, Aubrey.
Derin devlet de yok.
Hey, no more shadow government.
O gölge haritayı kullanıp NYPD sevk çağrılarına ulaşmanı istiyorum.
Now I'm gonna need you to call up that shadow map and access the NYPD dispatch feeds. Go, go, go, go, go!
Elimizde bir tek bu gölge var.
All we have to go on is this shadow.
- Yani ara sokaktaki gölgenin fotoğrafı bu fotoğraftaki pozuyla aynı.
- So... This pic of the shadow in the alley, It matches his pose in this photo.
Biliyorum ama atomik gölge sorunu hakkındaki her şeyi bilmiyorum.
- I know, but I- - I don't know anything About an atomic shadow trouble.
Sonra da o kişi ardında bir gölge bırakarak kayboluyor.
And then a person vanishes, leaving behind a shadow.
Peki ya ardında bıraktığı gölge?
- What about the shadow that it left behind?
Onun gölgesindeymişim gibi görünmez mi?
Won't it look like I'm in his shadow?
Aksi hâlde, o karanlık büyüyüp yayılacak ve hepimizin üzerine bir gölge gibi çökecek.
Otherwise, that darkness will grow and spread and cast a shadow over us all.
Derler ki, Cooper döneminden sonra seçilen her... cumhuriyetçi Başkan onun gölgesinden ilerlermiş. Askeri konulardaki çözümleri iyimser, güçlü ve güneş kadar parlaktı. Savaş sonrasında meydana gelen olumsuzluklar karşısında...
It is said that every republican President elected in the post-Cooper era stands in his shadow, his military resolve so strong and sunny optimism so bright... that brought this nation out of its postwar malaise and onto its feet and another...
-... ya da kendi gölgenden bile korkarak...
Or scared of your own shadow... Like me.
- Gölge haritayı kullanın.
Use the shadow map.
- Gölge haritada neredeyiz?
Where are we on the shadow map? We're clear to the end of this block.
Ama oraya gitmek için gölge haritayı kullanacağız.
But we use the shadow map to get there.
Makine gölge haritanın içinde bulunan bir yerin GPS koordinatlarını gönderdi.
She sent me GPS coordinates that fall inside the shadow map.
O zaman, al beni Casey'nin altından görevlerde de senin emrin altında olayım.
Okay, so, take me off of Casey's hands and let me shadow you on calls.
Tamam, al beni o zaman Casey'nin ellerinden, senin emrin altında çalışayım.
Okay, so take me off of Casey's hands, and let me shadow you on calls.
Güçlü bir babanın gölgesinde büyümek bir çocuk için ağır bir yük.
Growing up under the shadow of a powerful father is a terrible burden for a child...
Gölge moda geçiyoruz.
Commencing shadow mode.
Angela bir kadın gölgesi gördü ve diş izleri bir kadına ait.
Anything else? Angela saw a female form in the shadow and the dentition appears to be from a woman.
Gölgen canlanmış ve dost olduğunu sanmıyorum.
Your shadow's alive, and I don't think it wants to be friends. Hulk :
Gölgem mi?
My shadow?
Gölge geri geldi!
( laughs ) shadow's back!
- Evet, sadece... garip bir gölge gördüm sonra salak gibi ağaca doğru uçtum ve bayıldım.
- Yeah, I just... I saw a weird shadow and then stupidly flew into a tree and got knocked out.
Balığı bulmak çok zor, çok iyi kamufle oluyor neredeyse kumla aynı bu yüzden sadece gölgesini ya da gözünü görebilirim.
Fish is very difficult, almost camouflaged very well, like almost sandy, so just I can see shadow or just eye.
Göz kapaklarına daha çok gölge yapalım.
Put more eye shadow on her eye lids
Eğitim Bakanı Chris Crichton'ın, bu yeni durumun üstesinden nasıl geleceği şimdiden merak konusu oldu.
How Shadow Education Secretary Chris Crichton, Will cope with this new strain upon him
Eğitim Bakanı Chris Crichton!
Shadow Education Secretary, Chris Crichton...
Elimin gölgesine bakın.
Look at the shadow of my hand.
Hayalden başka bir şey değil hayat. Çalımla yürüyen zavallı oyuncu sahnedeki vakti için yıpratır kendini ama bitince rolü ne ses kalır ne seda.
Life's but a walking shadow, a poor player that struts and frets his hour upon the stage and then is heard no more.
Annem heyecan verici bir sevgilinin imajıyla ölüme boyun eğmiş... aynı zamanda sükunet gölgesinde saklanmaya hazırdı.
Mom painted death to herself in the image of an exciting lover and at the same time ready to hide under the shadow of its peacefulness.