English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ S ] / Shiny

Shiny traduction Anglais

2,156 traduction parallèle
Ama parlak değil, efendim.
But it isn't shiny, sir.
Çünkü ayakkabıların çok parlak.
- Yes, because they are so very shiny.
Ayrıca senin saçların da çok parlak yeni temizlenmiş buz hokeyi sahası gibi.
And your hair is super shiny... Like freshly zambonied ice.
herşey parlıyor
Everything is shiny!
Gölgeler mi? Parlaklar mı yoksa başka bir hayalet mi?
Is it a shadow or a shiny or another ghost?
Yepyeni rozetini göstermek için sabırsızlanıyorsun.
Can't wait to show off your shiny new badge.
Jack, ayakkabıların çok parlak.
Jack, your shoes are shiny.
KAE bir kızın dolabındaki, En önemli şeydir. Çünkü erkekler parlak şeylere bayılır.
The LSD i t element to a girl's wardrobe because boys like shiny things.
Baksana, bunlar çok parlak.
Look, these are so shiny.
Minik parlak kafa bakıyor.
Little shiny-dome motherfucker.
Burada her şey pırıl pırıl.
It's all, like, shiny up in here.
Windu'nun odası şu tarafta, Parlak.
Windu's quarters are that way, shiny.
Tanrı sana yeni ve güzel kanatlar verdi sen de yeniden onu kölesi oldun.
God gives you a brand-new, shiny set of wings, and suddenly you're his bitch again.
Yine de, Neil Armstrong tarafından Ay'a bırakılan Geri Yansıtıcı'nın parlak bir objeyi nitelediğini düşünüyorum.
Although I suppose the retroreflector left on the moon by Neil Armstrong does qualify as a shiny object.
Pırıl pırıl bir genç.
All shiny and bright.
Yeni mopediniz için parlak bir renk mi seçiyordunuz?
You picking out a color for your shiny new scooter?
Ama seninle rol yapma oyunları oynamak çocukluğumun en güzel kısımlarından biri ve bana yeni bir mopetden çok daha fazla şey ifade ediyor.
But playing pretend with you was one of the best parts of my childhood, and it means more to me than a shiny new scooter ever could.
ışığa girip parlak olarak geri döndü.
She crossed over, and now she's a shiny.
* Göremezsin parlak arabaları *
♪ you can't see shiny cars. ♪
Bu gün kahraman gibi görünüyorsun ve gömleğin parlıyor!
Looking like a hero today, shiny shirt and all!
Zoya onun anlı parlıyor.
Zoya his forehead's shiny.
Hadi şimdi parlak olanı bulmaca oynuyoruz!
Let's play "find the shiny."
Parlak metal kıçımı öpme uygulaması da var mı?
Is there an app for kissing my shiny metal ass?
Parlak düğmende kendimi görebiliyorum.
I can see myself in your shiny button.
Bizse ona Maviş Maviş Parlak Boncuk diyoruz.
Although we call it Blue Blue Shiny Ball.
- Parlak ve popüler olduğu için. - Hayır.
Because she was so shiny and popular.
Babam gerçekten limonata standım iyi iş çıkardığı ve benim iş zekama inandığı için mi beni bu işe soktu, yada zaten parlak zekalı Kitty'nin limonata standından hoşlanmadığını bildiği için mi?
Did dad groom me for the business because my lemonade stand kicked ass and he really believed in what I'm capable of, or did he do it because he knew shiny Kitty wouldn't want a lemonade stand?
Sen hep yetenekli biri oldun, ve eve dönüşlerinde hep bir kraliçe gibiydin.
You've always been shiny, and... you know, you were homecoming queen.
- O zaman heyecanlanmaya başla çünkü bize ihtiyacımız olan 5 milyonu verecek.
- Then get excited'cause he's gonna give us $ 5 million so you can build - a shiny new factory.
Dün bir içki alemindeydim ve bu gün gözümü bir açtım, yepyeni gıcır gıcır bir Bentley!
I went on a bender and wound up with a shiny, new... Bentley, you wanker!
İçlerinden birisi, sokakta parlak bir çanta görür ve almaya karar verir.
One of them sees a shiny briefcase on the street. - Crime of opportunity.
Ben de cinayet masası dedektiflerini hep güneş gözlüklü, takım elbiseli cama yazan, yağmurda dolaşan tipler olduğunu sanırdım.
And here I thought homicide was all sunglasses and shiny suits, writing on glass, walking on water...
Jan-Janlı.
Shiny.
Baksana portakallı olan ne kadar...
Look how shiny the orange...
Gözlerin parlaktı ve cildin süt gibiydi.
You had shiny eyes and milky skin.
Ve Depo'ya giderken yolda her şeyi anlatırsın.
I'm gonna put these bright, shiny bracelets on you, okay? And you can tell us all about it on the way to the Warehouse.
Eşyaları çalmayı severler... Parıltılı şeyleri.
They like to steal things- - shiny things...
Nathan'a göre Shiny Scupper'da da piyano çalıyormuş ya da en azından çalmaya çalışıyormuş.
- Well, according to Nathan, she was playing at the Shiny Scupper too or, at least you know, trying to.
- Shiny Scupper.
- Shiny Scupper.
Parlak valizli ufacık tefecik bir bilim adamı.
He's just a teeny little scientist with a shiny suitcase.
Evet. Gerçekten kulüpler burada kariyerimi başlattı Bu parlak fırınlı benim göğüsler üzerinde eldiven'e.
I'm really launching my career here with these shiny oven mitts on my boobs.
İçimizdeki bu grilikle dolaşıp duruyoruz ama siz buna rağmen etrafa gülücükler saçan fırsatlarla dolu biri gibi mi görünmek istiyorsunuz?
You know, we... we walk around with this grayness inside of us, and you want to pretend that we're bright and shiny and full of possibilities?
Mesaiden sonra, ailemin yanına gittiğimde, parıldayan küçük meleklere gibi görünüyorlar.
After a shift here, I go home to my family, and they look like shiny little angels.
Parlaklığa bak.
Oh, shiny.
Sırf senin becerikli parlak aletlerin bunu yapamıyor diye bu yapılamayacağı anlamına gelmiyor.
Just because your bright, shiny objects can't do it doesn't mean it can't be done.
Gidecek başka yerleri olmayan gıcır gıcır parası olan insanlara.
People that have nowhere else to turn, People with shiny, shiny money.
Bu şey ne kadar parlak.
This stuff is so shiny.
- Parıldıyorlar!
So shiny!
SIMON SERSERİ CASUS, AYAKLI KABUS Peki, Vaughn'un yeni, parlak oyuncağı olmak nasıl bir şey.
So, how you like being Vaughn's shiny, new toy?
Çok parlak.
It's so shiny.
Güzel ve parlak.
Nice and shiny.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]